And then she said translate Turkish
575 parallel translation
And then she said, "What happened?" Yeah, it was a girl.
Sonra da "Ne oldu?" dedi. Evet, bir kızdı.
And then she said the most beautiful thing I've ever heard in my life.
Ve sonra hayatımda duyduğum en güzel şeyi söyledi.
Well, she stopped for a minute when I called to her, and then she said, "There's no one home. There's no one home at all."
Seslendiğimde bir an durdu, sonra dedi ki, "evde kimse yok, hiç kimse yok."
She was very hungry and I made her a sandwich and then she said that she was tired and she had to go right to bed.
Acıkmıştı, ona bir sandöviç yaptım ve sonra uykusu olduğunu ve yatması gerektiğini söyledi.
And then she said...
Sonra da dedi ki,
And then she said terrible things.
François, karım bir histerik!
And then she said, "Come, come, throw it out".
Sonra "At onu" dedi.
"I chased him past the grocer's, and the butcher's, and the baker's." And then she said, "I finally caught him by the cobbler's"
Onu manavı geçene kadar kovaladım, ve kasabı ve fırını ve... der ki, sonunda ayakkabıcının önünde yakaladım.
♪ And then she said, I got some news this mornin'♪
Evet, siyah-beyaz olduğunu biliyoruz. Merak etmeyin, yakında renklenecek.
And then she said I'd be able to fuck Lula...
Sonra da dedi ki, ben Lula'yı...
And then she said. Would you like to play with fire little boy.
Sonra şöyle dedi : " Ateşle oynamak ister misin ufaklık?
Then she said, "What part?" and I said, "All of me!"
.. sonra dedi ki, "Ne tarafından?" ve ben de dedim ki "Hepsi benim!"
Then suddenly she laughed and said...
Sonra biranda güldü ve dedi ki...
She said it very loud, like a shriek, and then they shot and she fell, and I wanted to got to her, but we were all tied by the wrists in a long line of girls and women.
Çok hızlı söyledi bu sözleri, daha çok haykırdı meydanda, sonra onu da vurdular. Yere düştüğünde yanına gitmek istedim, fakat bütün kadınları ve kızları bileklerinden birbirine bağlamışlardı.
Then she took out a thermometer... and she said, "Open your mouth."
Sonra termometresini çıkarttı ve ağzımı açmamı söyledi.
Then one Tuesday, she phoned and said she couldn't come.
Sonra bir Salı günü, telefon edip, gelemeyeceğini haber etti.
She said "I always do", then she got angry and... well, in American I think it would be "Drop dead"!
"Hep ben yapıyorum" dedi ve sinirlendi. Amerika'da "Canın cehenneme!" diyorlar sanırım.
And then the memory came, the memory of that look on Sarah's face when she said, "Maurice, you're not dead."
Sonra birden gözümün önüne geldi. Sarah'nın, "Maurice, ölmemişsin." derkenki yüz ifadesi gözümün önüne geldi.
Then Jo said it wasn't a man but a place, and she dashed off.
Sonra Jo dedi ki insan değil, yer ismiymiş ve o da çıktı.
Then Abigail said it would be better if we moved and she'd say she was my sister and then people wouldn't make cruel remarks.
Sonra Abigail, taşınırsak iyi olacağını söyledi ve o kızkardeşim olduğunu söyleyecektir ve sonra insanlar acımasız sözler söylemeyecektir.
And then and then suddenly Jenny said she was too busy even to see me.
Sonra Jenny, birden bire beni görmek için bile vakti olmadığını söyledi.
And then when I went up to get her... she cussed me out and said she never would come home.
Onu getirmeye gittiğimde, bana küfretti asla eve dönmeyeceğini söyledi.
Well, he said that Marion was there for one night and then she left.
Marion'un bir gece orada kaldığını sonra gittiğini söylemiş.
If I were to call her and tell her what a sensational new discovery I had here, she'd drop it in a little box that said "press agents", and then they get thrown out with the rest of the trash in the morning.
Ama onu ben arayıp yeni bir yeteneğim var dersem, "haber merkezi" yazılı bir kutuya atar beni. Sabah geri kalan çöplerle biz de atılırız.
And then, just before my dream ended, she said, "Hedge".
Sonra, tam rüyanın bitmesine yakın, "Hedge" diye bir isim söyledi.
Then she said I was strange somehow, and that she loved me because I was strange, but that one day she may come to hate me for just that reason.
Sonra bir şekilde garip biri olduğumu söyledi ve garip olduğum için beni seviyordu ama gün gelir benden tek bir sebepten dolayı nefret edebilir.
"It was your husband who said it." And then she began to falter, saying she only copied very pretty handwriting.
Yargıç da, "Ama bu doğrulandı." dedi. Sanki bunu doğrulayan kişi benmişim gibi bana döndü ve "Ne hafıza ama!" dedi.
She went out to the beach house on a weekday, which is unusual, and she said to the caretaker she had some thinking to do and then she went for a walk.
O sıradışı bir şekilde, hafta içi bir günde, sayfiye evine gidiyor, ve kapıcıya düşünecek şeyleri olduğunu söylüyor ve sonra yürüyüşe gidiyor.
When the film ended she sat there, then turned to me and said " I did all that?
Film bittiğinde ekrana baktı, bana döndü ve dedi ki, "Bütün bunları ben mi yaptım"
She said... she heard a man's voice claim that he had car trouble on the highway... then after her husband was murdered and the killers ran out of the house... she said she heard them drive away.
Bir adamın, otoyolda arabasının arıza yaptığını ileri sürdüğünü duyduğunu söyledi, kocası öldürüldükten ve katiller kaçtıktan sonra da arabalarını sürerek uzaklaştıklarını ifade etti.
Then she said good night and after I'd closed up the viewing room, I came up here and found the door locked.
Sonra iyi geceler dedi ve film izleme odasını kapattıktan sonra buraya çıktım ve kapıyı sürgülü buldum.
Then she woke up and said, "This ain't Nick."
O da uyandı ve dedi ki : "Ben Nick değilim."
And, then kids from my street asked me "What's your mom's doing with that guy?" I said : "She's shagging'."
Sonra, mahalledeki çocuklar bana... annemin o adamlarla ne yaptığını sorunca... tüyleniyor dedim.
She said, "Mr Lieberman, if you can escape Buchenwald, and you can escape those bullets, then a few cigarettes will not hurt you."
"Bay Lieberman," dedi. "Toplama kampından ve o kurşunlardan da kurtulduysanız,... birkaç sigara size zarar vermez."
She said her legs were paralysed. She cried and cried. Then I thought about you.
Bacaklarının tutmadığını söyledi, sonra ağladı, ağladı... sonra da aklıma sen geldin.
Then she calmed down and said that life must take its course... and that one shouldn't force one's children.
Sonra sakinleşti ve hayatı akışına bırakmamız gerektiğini,.. ... başkasının çocuğunu kimsenin zorla tutmaya hakkı olmadığını söyledi.
Erm, me mother's. She said I can go there for a bit and then then I'll get a flat.
Ere, Annemlerde. bir süreliğine oraya gidebileceğimi söyledi sonra daha sonra bir daireye taşınacağım.
I was makin'a few records by then, and she was singin'when I met her, and she said she'd give it up when she got married, but then she recorded a song of mine, and she done well with it...
O zamanlar birkaç plak kaydediyordum, onunla tanıştığımda o da şarkı söylüyordu ve evlendiği zaman bırakacağını söyledi. Ama sonra benim bir şarkımı kaydetti ve çok başarılı oldu ve beş yıl daha şarkı söyledikten sonra bırakacağım dedi.
She was moaning and groaning, then she sort of collapsed on the floor and she hasn't said anything since.
İnliyordu, ardından yere yığıldı ve bir daha hiç ses çıkmadı.
Barbara got a telephone call, said she was gonna meet a girlfriend, and then she rushed out.
Barbara'ya bir telefon geldi, bir kız arkadaşıyla buluşacağım dedi ve aceleyle çıktı.
It was said of her then she'd done her damnedest... and no man alive ever accomplished more.
Arkasından elinden gelenin en iyisini yaptığı... ve hiçbir erkeğin onunla boy ölçüşemeyeceği söylendi.
Then she looked at me in a frightening way and said :
Bunun üzerine dehşetle bana baktı ve dedi ki :
Then she got real romantic and said she wanted to get in bed with me.
Sonra gerçekten romantik biri oldu ve benimle yatmak istediğini söyledi.
she became great and then everybody said
İdmana çıkıp harikalar yaratınca hepimiz :
Then one day, my daughter sat me down and she said,
Sonra bir gün kızım beni karşısına oturttu ve dedi ki :
Then she said any thing and he said "Up to abbreviation".
Sonra kadın bir şey dedi ve o "Kısa bir zamana kadar" dedi.
And then, suddenly, this beautiful lady she spoke up and said that was the thing she didn't mind about Hitler was the way he was treating the Jews.
Sonra birdenbire, bu güzel hanım yüksek sesle konuşarak, Hitler'in Yahudilere yaptığı muameleyi yanlış bulmadığını söyledi.
She looked at me and came close, then she said : "You are wonderful!".. she said that to me!
bana baktı ve yanıma geldi, bana dedi ki :'sen bir harikasın! ".. evet bana dedi!
Then she suddenly came closer as if she wanted to kiss me, she almost touched me, and said : "You're my dream!"
sonra aniden daha yakına geldi, sanki beni öpmek istiyor gibi neredeyse dokundu bana, ve dedi ki : "sen benim hayalimsin!"
Yeah, she walked right in, said hi, and then, uh, walked right out with your voice.
İçeri girip merhaba dedi ve giderken sesini de yanında götürdü.
But then I realized what was going on and I said that she left a note.
Ama sonra ne olduğunu anladım ve not bıraktığını söyledim.
and then 7362
and then i met you 29
and then what 920
and then i 152
and then some 118
and then we 52
and then suddenly 99
and then there's me 17
and then you 113
and then i said 46
and then i met you 29
and then what 920
and then i 152
and then some 118
and then we 52
and then suddenly 99
and then there's me 17
and then you 113
and then i said 46