And then i realized translate Turkish
658 parallel translation
And then I realized...
Ve sonra fark ettim ki...
And then I realized that I had been wandering about for over three hours... but it didn't seem to be any time at all.
Farkettim ki üç saatten fazladır dolanıyormuşum ama hiç zaman geçmemiş gibiydi.
And then I realized that, that it was one of the nicest things that could happen to me.
Ve sonra fark ettim ki bu şimdiye kadar başıma gelen en güzel şeydi.
And then I realized that these two people were North and South Vietnam being united
Sonra anladım ki bu iki insan birleşen Kuzey ve Güney Vietnam'dı.
And then I realized.
Sonradan anladım.
And then I realized, like I was shot, like I was shot with a diamond... a diamond bullet right through my forehead.
Sonra farkına vardım sanki vurulmuş gibi, sanki elmas bir kurşunla vurulmuş gibi- - tam alnımdan elmas bir kurşun.
Now that's the question that's been keeping me up at nights, and then I realized that the answer is so simple...
Beni geceleri uyutmayan soru da buydu işte. Cevabın çok basit olduğunu fark ettim.
And then I realized it was too late because I had reached up and broken off my teeth with my hand as if they were made of plaster.
Ve o anda bunun için çok geç kaldığımı da fark ettim ve sanki alçıdan yapılmışlar gibi elimle dişlerimi kırdım.
And then I realized that somehow that was the secret of everything.
Sonra fark ettim ki bir şekilde her şeyin sırrı buydu.
And then I realized... that my hands and dress were covered with blood
Sonra her şeyi anladım. Ellerini elime aldım, giysisi kan içindeydi.
And then I realized that the reason that I couldn't. Stop thinking about you was because I didn't want to.
Ama sonra, seni aklımdan çıkaramamamın sebebinin çıkarmak istemediğimin olduğunu fark ettim.
I couldn't understand why I kept looking at this one face, and then I realized why :
Anlayamamıştım ama gözümü ondan alamıyordum. Sebebini sonra anladım.
And then I realized all my friends were really good in different ways.
Sonra tüm dostlarımın farklı biçimlerde iyi olduklarını gördüm.
And then I realized that I'm against that. So then we bought some....
Sonradan düşündüm ki ben hayvanların öldürülmesine karşıyım...
And then I realized that, you know, that's just the way people are.
Ama sonra şunu anladım ki, insanlar işte böyledir.
And then I realized : "That's my daughter."
Sonra farkettim ki, bu benim kızımmış.
Then I found another one and another one, and I realized it's a path.
Ve sonra başkasını ve başkasını daha buldum ve bunun bir yol olduğunu anladım.
and then when I realized what I was doing, I let her go.
ve sonra ne yaptığımın farkına vardığımda, onu bıraktım.
- I started to lift her up and then realized -
- Onu kaldırmaya çalıştığımda fark ettim ki...
Then I caught on and realized I was only a desert rat... ... and that's all I'd ever be.
Sonra anladım ki ben bir çöl faresiyim ve öyle kalacağım.
I realized then for the first time that what you were doing was right and that we were wrong.
O gün ilk kez, senin yaptığının doğru, bizimkinin ise yanlış olduğunu fark ettim.
Then I found that hole... and realized it had been drilled into the rock for some reason.
Sonra o deliği buldum... ve bir sebepten dolayı kayanın delinmiş olduğunu anladım.
It was really pretty wonderful, and then... all of a sudden I realized that this girl was almost literally insane about me.
Her şey mükemmeldi taa ki... ansızın kızın benim için deli olduğunu hissettiğim ana kadar.
How you thought high school romances were goofy... and we started dating only because you thought I was cute and funny... but then you suddenly realized... you were in love with me, it was serious...
Lisedeki aşkların nasıl salakça olduğundan bahsediyordun... ve sırf tatlı ve komik olduğum için benimle çıkmaya başladığını... ama daha sonra bana aşık olduğunu... fark ettiğini, bunun ciddi olduğunu...
I then realized that this body needed new blood to fulfill its arteries and go back to life.
Sonra vücudun yeni bir kana ihtiyacı olduğunu far ettik, böylece arterlerini yerine getirecek ve hayata döndürecektik.
Then I went to high school and read the book... and I realized that...
Sonra liseye başladım ve okuduğum kitapta... fark ettim ki...
I decided to take a stroll and then realized it was getting late.
Dolaşmaya çıkayım dedim, bir de baktım ki saat geç olmuş.
I spent eight years trying to reach him... and then another seven trying to keep him locked up, because I realized that what was living behind that boy's eyes was purely and simply evil.
Ona ulaşmaya çalışarak sekiz yıl harcadım... ve sonra onu kilit altında | tutmaya çalışarak da yedi yıl. çünkü farkettim ki... bu çocuğun gözlerinin ardında yaşayan açıkça ve basitçe kötülüktü.
And then last year in Israel, I looked at the picture... and I realized that that face in the picture was the saddest face in the world.
Ama geçen sene İsrail'de bu fotoğrafa baktığımda fotoğraftaki yüzün, dünyadaki en mutsuz yüz olduğunu fark ettim.
And then, at a certain point, I realized I'd just gone for a good 18 years unable to feel... except in the most extreme situations.
Ve bir anda fark ettim ki, çok olağanüstü haller dışında hiçbir şey hissetmeden 18 sene geçirmişim.
And then I suddenly realized. An entire page has been torn out between these two.
Sonra, birdenbire fark ettim ki, bu iki sayfa arasındaki bütün bir sayfa yırtılıp alınmış.
And then one day I realized, I did the greatest thing for him before he died.
Ama bir gün, o ölmeden onun için en güzel şeyi yaptığımı fark ettim.
But then you realized how upset your father and I would be?
Fakat sonra baban ve benim kızacağımızı anladın değil mi?
I was startled and then realized it was dream
Başta irkildim ama sonra rüya olduğunu anladım.
Then I realized that I was alone... and that while I had killed Manuel, I had not killed my love for him
Yalnız olacağımı onu öldürürken fark ettim... onun yüzünden aşkımı öldürmedim.
You should have killed yourself when you first realized... and then I would have been able to mourn.
Bunu ilk anladığın an kendini öldürmeliydin... ancak o zaman yasını tutabilirdim.
I just headed instinctively back to my apartment because I wanted to hold Judy and kiss her and say things to her, and then then I realized that, you know, I really blew it.
İçgüdüsel olarak daireme döndüm çünkü Judy'ye sarılmak, onu öpmek ve ona bazı şeyler söylemek istiyordum ama sonra sonra fark ettim ki her şeyi mahvetmiştim.
But then I realized what was going on and I said that she left a note.
Ama sonra ne olduğunu anladım ve not bıraktığını söyledim.
But then Catherine was born, the years went by and one day I realized I loved my husband.
Ama sonra Catherine doğdu. Yıllar geçti ve bir gün kocamı sevdiğimi anladım.
And then, as I watched him struggling, I realized something was obstructing its breathing.
Sonra onun zorlandığını farkettim sanki birşey nefes almasını engelliyordu.
And then one day I realized, you know, you could get it out of the tree.
Bir gün onları oradan alabileceğimi fark ettim.
And then, as I watched him struggling, I realized that something was obstructing its breathing.
Onun kıvrandığını seyrederken bir şeyin nefes almasını engellediğini anladım.
Then I got to know you and I... realized you were just as confused as the rest of us.
Ama sonra seni tanıdım ve anladım ki diğerleri kadar kafan karışıktı.
Then I realized it was Lucky because his breath was sweet his feet were warm, and just a little bit more furry.
Sonra Şanslı olduğunu farkettim. Çünkü nefesi iyiydi ayakları sıcaktı ve küçük bir kürkü vardı.
I was terrified at first and then, I realized what was happening.
İlk başta çok korkmuştum ve sonra farkettim neler olduğunu.
And then, as I watched it, I suddenly realized that I was... watching myself as well.
Ve daha sonra, aniden, fark ettim ki... kendimi seyrediyordum.
And then when when I didn't get it no more I realized that was the last....
Ama bir gün onu yitirince son kez olduğunu anladım.
And then one day, I found myself up and down at the same time, and I realized that I wasn't God.
Sonra bir gün kendimi ikisinin ortasında bombok buldum. ... ve o zaman Tanrı olmadığımı anladım.
I realized right then and there, you just don't fool around with the Vietcongs.
Hemen oracıkta anladım ki bu Vietkongla oyun olmaz.
She saw a worthwhile person where I saw a lost and hostile misfit, and because she had faith in me, I began to have faith in myself and when she died, the first thing I thought was that I couldn't do this without her, that I needed her too badly- - her strength and her compassion, but then I realized
Harcanan emeğe değer biri görmüştü ama ben kendimi o kadar değerli görmüyordum ve o bana güvendi, bu sayede ben de kendime güvenmeye başladım, ve o öldüğünde ilk düşündüğüm şey o olmadan bütün bunları asla yapamayacağımdı, bu yüzden ona çok ihtiyaç duyuyorum- -
Then one day, I realized a century had passed... and for years, I had been celebrating birthdays... for the dead.
Bir gün farkettim ki yüzyıl geçmişti... Ve yıllardır, doğumgünlerini kutlamaktaydım... ölülerin.
and then 7362
and then i met you 29
and then she said 33
and then what 920
and then i 152
and then some 118
and then we 52
and then there's me 17
and then suddenly 99
and then you 113
and then i met you 29
and then she said 33
and then what 920
and then i 152
and then some 118
and then we 52
and then there's me 17
and then suddenly 99
and then you 113