At translate Turkish
1,022,251 parallel translation
So we're just supposed to let her sit at home and sweat?
Yani, onun evde oturup terlemesine izin mi vereceğiz?
Christy... look at us.
Christy... Bize bi'bak.
Oh, but you sit at the receptionist's desk? No, no, no, no.
Her neyse, gezinin hepinizin sevdiği şeyleri içermesini sağladım.
I think at your age being entrusted with parking stickers speaks to your character.
Pekala, ama ciddi olarak helikopterimle gelemez.
Tarantula! They jump at your face... and... [whimpers]
Gazın dağılmasının 12 saat süreceğini düşündüklerine inanamıyorum.
it turned out Van actually won. I don't know. [chuckles ] [ light applause]
Sadece Jackie'nin zeki ve pratik olması ve ayrıca o bir anne, yani çantasında atıştırmalık saklar biliyorsun.
I'm giving him a dose of reality. - Look at him.
Odaklanabilir miyiz?
I've never lost at anything.
- Gününü gösterdin ona.
In nature, animals sprint at top speed when escaping a predator.
Doğada hayvanlar bir avcıdan kaçarken en yüksek hızda koşarlar.
That wouldn't benefit me at all.
Bunun bana faydası olmaz.
That's not a snack you forget about.
Öylece bıraktığın atıştırmalık değil o!
We had a pizza party. Okay, that is not silly at all.
Pekâlâ, kesinlikle saçma değil.
Um... you know, we've been getting along lately, and, um... we had a incident the other day... that was upsetting, at our daughter Casey's track meet.
Son zamanlarda aramız iyi ama kızımızın yarışını izlemeye gittiğimiz gün üzücü bir şey yaşadık.
And Sam grabbed this girl's ponytail, and I honestly didn't know what to do.
Sam, bir kızın at kuyruğunu çekti ve ben doğrusu ne yapacağımı bilemedim.
He doesn't know that because it's just, we don't do that at our house.
Bunu bilmiyor çünkü evde böyle konuşmuyoruz.
They were all out of that at the market.
Markette ondan kalmamıştı.
You want me to throw balls at Paige?
Paige'e top mu atmalıyım?
Gardner, I think of you like a daughter... much to the chagrin of my real daughter, who can't run fast at all.
Gardner, seni kendi kızım gibi severim. Tabii kendi öz kızım senin kadar hızlı koşamasa da.
I think you should at least consider this opportunity.
Bence en azından bu fırsatı bir düşünmelisin.
And then I'd have to make Spam sandwiches and deliver them to you at whatever bus stop you'd be living in.
Sana sandviç hazırlayıp yaşadığın otobüs durağına gelmek zorunda kalırdım.
We did that as an icebreaker at Sam's camp last summer and, boy, were there some red faces.
Geçen yaz Sam'in yaz kampında bu oyunu oynamıştık. Kızaran suratlar hâlâ aklımda.
Something weird happened at school today.
Bugün okulda tuhaf bir şey oldu.
I mean, everyone at that school smokes.
Okulda herkes sigara içiyor.
What are you laughing at, Cheech? He did say you have very clean shoes.
Ayakkabılarını temiz tuttuğunu da söyledi.
I mean, we need you at the same school as Sam, right? But we'll talk about it when your friends aren't here.
Biliyorsun, senin Sam ile aynı okulda olman gerekiyor ama arkadaşlarınız gittiğinde konuşuruz.
But, I mean, I don't want her to go three towns away, either, but at least I get that she's... she's too good for this place.
Yani ben de uzağa gitmesini istemiyorum ama en azından anlıyorum... O, burası için fazla iyi.
[McCarthy] At the end of the day, we tell stories.
Nihayetinde, hikayeler anlatıyoruz.
I think at first he wonders- - He thinks he did something wrong.
Bence ilk önce merak ediyor. Yanlış yaptığını düşünüyor.
[Dr. Hu] At that point, Hannah's been through so much, even being with a nice guy, like Clay, she starts to get almost Post Traumatic Stress Disorder.
Bu noktada Hannah pek çok şey yaşamış, Clay gibi iyi bir çocukla birlikte olmak bile neredeyse travma sonrası stres bozukluğu yaşamasına sebep olmuş.
You have nothing more to tell me... about bullying at school?
Okuldaki zorbalıkla ilgili söyleyecek başka bir şeyin yok mu?
And both Clay and Hannah, at times, really would like some help, but don't know how to ask for it.
Ve hem Clay hem Hannah, zaman zaman, yardıma ihtiyaçları olduğu hâlde nasıl isteyeceklerini bilemiyor.
Hannah missed the opportunity to say what had happened to her, and Mr. Porter missed the opportunity and missed a lot of signs to see that this was someone in immediate crisis who needed more help than he gave her at that moment.
Hannah başına gelen şeyi söyleme fırsatını kaçırdı. Bay Porter da bu kişinin kriz içinde olduğu, kendisinin verebileceğinden fazla yardıma ihtiyacı olduğu konusundaki fırsatı ve pek çok işareti kaçırdı.
[Jones] That's when it becomes dangerous, is bro code at the expense of accountability.
O zaman bu kardeşlik anlaşması sorumluluğu hiçe sayarak tehlikeli oluyor.
In the scene at the party, not only is Justin culpable, there's, I think, maybe some people wondering :
Partideki sahnede, kusuru olan sadece Justin değil, burada, bence insanlar şöyle diyebilir :
A lot of people who have, at some point, committed sexual assault, or some form of it, or rape, they're acquaintances.
Cinsel taciz veya tecavüz uygulayan pek çok kişi, çevrenizdeki insanlar.
If that's rape, every girl at school wants to be raped.
Bu tecavüzse, okuldaki her kız tecavüze uğramak istiyordur.
She's completely lost her sense of self at that point.
O sırada benlik duygusunu tamamen kaybeder.
[Dr. Hsu] She stops trying, and she stops reaching out for any life lines, and she's not strong enough or healthy enough at that point to stand up and assert herself.
Denemeyi bırakıyor ve yardım istemiyor ve o noktada kendini savunacak kadar güçlü veya sağlıklı değil.
[Dr. Hsu] There are statistics that say that for every suicide there's at least six people who are very intimately impacted.
Her intihardan yakın olarak etkilenen en az altı kişi olduğunu gösteren araştırmalar var.
[Dr. Hu] People are at a higher risk of suicide if someone that they know has died by suicide.
İnsanlar tanıdıkları biri intihar ettiyse daha fazla intihar riski taşıyor.
He's in critical condition at Mercy.
Mercy Hastanesi'nde, durumu kritik.
[Langford] Reach out, even if you feel like Hannah and can't talk to your parents, or don't want to tell anyone at school because you're embarrassed, call a hotline.
Hannah gibi hissediyorsanız bile yardım isteyin, ailenizle konuşamıyorsanız ya da utandığınız için okulda kimseye söyleyemiyorsanız yardım hattını arayın.
And just know that there's life beyond what you're feeling at the moment.
Bilin ki şu an hissettiklerinizin ötesinde hayat devam ediyor.
And if you need help at all, you can go to 13reasonswhy.info to find an organization in your area.
Ve yardıma ihtiyacınız varsa 13reasonswhy.info adresine girebilir ve kendi bölgenizde bir organizasyon bulabilirsiniz.
Is that photo for your mug shot? Because I'm looking at a criminal.
Evet, herkesin.
But there's something bigger at stake here.
Ben Van'i seçerdim, çünkü o zengin ve insanlar muhtemelen onu arar.
At the puppies... and rainbows school...
"Gaz ihlali"
There is a long list of some very talented people who have fallen at the feet of Vanderveer Wayne.
Muhtemelen bunu duymadınız ama Emily, ölürse eşyalarını bana bıraktığını söyledi.
They must've really cared about you. You know, you haven't lost at everything.
Yani gerçekten bir şey hatırlamıyorsun?
You did beat me at the Green Arrow game all by yourself.
Hayır, tamamen boşluk.
I'm good at my job!
- İşimde iyiyim!
attention 2122
athena 123
atlanta 78
atlas 35
atlantis 57
atom 38
attend 22
atmosphere 21
attitude 81
attack 517
athena 123
atlanta 78
atlas 35
atlantis 57
atom 38
attend 22
atmosphere 21
attitude 81
attack 517
atlantic 17
attorney 223
attraction 18
athletic 62
athens 42
attica 54
attacked 36
atticus 114
attractive 118
attila 22
attorney 223
attraction 18
athletic 62
athens 42
attica 54
attacked 36
atticus 114
attractive 118
attila 22
attacks 36
athletes 26
atlantic city 73
athelstan 45
attenborough 43
atoms 18
attagirl 140
atten 44
at your service 364
at the movies 19
athletes 26
atlantic city 73
athelstan 45
attenborough 43
atoms 18
attagirl 140
atten 44
at your service 364
at the movies 19