Bend down translate Turkish
253 parallel translation
Can't he bend down?
Kendisi eğilemiyor mu?
Perhaps I should bend down so you can hear me better.
Eğilsem daha iyi olur, belki o zaman beni duyarsın.
Bend down.
Eğil.
Bend down, Papa.
Eğilsene baba.
You only have to bend down to pick it up, Ben!
Almak için tek yapman gereken yere eğilmek, Ben!
Why, couldn't she bend down?
Neden? Aşağıya eğilemiyor muydu?
Bend down.
Eğilerek.
Bend down and pick it.
Eğil ve topla.
Bend down.
Eğil biraz.
- Can you bend down in that thing?
- Bu şeyin içinde eğilebiliyor musun?
- How's my tie? - Bend down.
- Papyonum nasıl?
Now, will you bend down and pick up my rifle?
Şu yerdeki tüfeği alır mısın?
"If a piece of meat held between the finger and thumb of the gloved hand is offered to the hawk, it will probably bend down and pull at it with its beak".
"Eldivenli elinizde bir parça eti başparmağınız ile işaret parmağınız arasında tutarak doğana uzatırsanız, olasılıkla eğilip gagasıyla eti kapacaktır."
Bend down!
Eğil!
Dim, bend down.
Dim, eğil.
Bend down on the rock
Şuraya uzan
Bend down here.
Eğil şöyle. Şuraya bak.
Put your foot right on the stomach, then raise backward, bend down.
Ayağını karnıma daya, geriye doğru çekil, eğil.
Bend down! Bend down and lies will hit him!
Eğil, yat yere, ben hallederim!
Bend down soon.
Çabuk eğilin.
Bend down, you thoughtless...
Eğilsene kaba şey!
The King of Tigora is gonna bend down and hold the football for a place kick?
Tigora kralı eğilip, ilk sayı için topu mu tutacak?
And then as you all fall down onto the floor, then instead of being swept up like you ´ re gonna be put into the incinerator, as soon as I bend down, you ´ ll spring back up and you ´ ll become a big cherry blossom.
Ve hepiniz yere düşer düşmez yakılmak üzere süpürülmek yerine ben eğilir eğilmez, tekrar sıçrayıp kiraz ağacına dönüşeceksiniz.
Bend down!
Eğilsene!
Bend down and pick up two big stones.
Eğil ve iki tane büyük taş al.
Do I actually bend down- - I physicallyyank it out- - or do I just nod to an official plug-puller?
Gerçekten fişi benim çekmemi mi istiyorsun? Yoksa görevliye başımla işaret mi edeyim?
What, bend down and put my back out again?
Ne, aşağı eğileyim ve tekrar sırtıma kramp mı girsin?
Bend down.
Eğil bakalım.
Bend down.
Eğilin.
Bend down.
Aşağı eğil.
You take him down below and let him bend on some of your clothes.
Sen bunu aşağı götür de giysilerinden ver, giysin.
Of course, Im not bright about doing things but if youll just bend the nail down, maybe Illl slip off and -
Elbette ben sorun çözmede pek parlak değilim ama çiviyi eğecek olursan, belki kayıveririm...
Well, scrunch down on the running board till we get around the bend.
Peki, köşeyi dönene kadar kenarda çömel.
And then, out of the dark, around the bend... this other barge comes bearing down on us.
Ve birden köşeden, karanlığın içinden... bir başka kayık tam üstümüze geliyordu.
Hey, we're not going round a bend but we sure are slowing down.
Makas değiştirmiyoruz ama yine de çok yavaşladık.
bend you over and then paddle your fanny till you can't sit down.
Önce sana yardım ederler sonra... poponun üstüne oturamayacağın kadar talepte bulunurlar.
How about this? We get some trees, bend them down, make some snares.
Bu nasıl olur : birkaç ağaç belirler onları eğerek tuzak kurarız.
Gutkowski, get down there on that bend and keep an eye out.
Gutkowski, aşağıdaki kıvrıma git ve etrafı kontrol et.
Bend my head down.
Boynum kıldan ince.
Bend down lower!
Çök!
All right, whenever you get ready, just... bend over the table there, trapdoor down.
Tamam, hazır olduğunda. Şuradaki masaya sırt üstü uzan... Başın dolaba doğru,
Bend down, you little squirt!
Eğil, küçük fırlama!
Okay, strip him down, look in his eyes, look in his ears, look in his nose... and have him bend over and touch his toes and look up there.
Tamam, soyun, gözlerine bakın, kulaklarına bakın, burnuna bakın... ve parmak uçlarına değinceye dek eğip orayada bakın.
I may bend your precious airplane, but I'll get it down.
Değerli uçağınıza zarar verebilirim ama onu indireceğim.
Bend down!
İçinde de belalım var!
Well, the sheriff was concerned, and he thought we might bend the rules. Put that down real easy.
Şerif kuralları hafifçe çiğneyebileceğimizi ima etti.
I'll tell you what. While your britches are down why don't you bend over and kiss your ass goodbye!
Hazır pantolonunu indirmişken eğil ve kıçına veda öpücüğü ver!
Bend your knees. Down.
Dizlerini bük.
Let's get down there and bend some metal!
Haklıymışım.
Bend your knees, get your butt down.
Dizlerinizi bükün, kalçanızı alçaltın.
Whole lot of shaking going on down in Bend.
Orada sarsıcı olaylar olmakta.
down 3353
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
down in front 26
downing street 23
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
down in front 26
downing street 23