English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Down low

Down low translate Turkish

821 parallel translation
What we're looking for is underneath here that's what the ritual meant by deep down low.
Burada yerin altında aradığımız şey yerden daha derindeki tören sözlerinin kasdettiği buralarda.
YOU WEAR IT DOWN LOW, STRAPPED TO YOUR LEG. AND WHEN YOUR HAND FALLS,
Kabzası eline gelecek şekilde olmalı.
Now, down low.
Şimdi aşağı.
All right, down low!
Pekala, çömelin!
Keep down low.
Alçaktan uçun.
They marked it way down low.
Fiyatları aşağı çekmişler.
Now, you low-down rat, get out...
Seni aşağılık sıçan, defol...
It's just possible that a certain low-down coyote left his sign there.
Aşağılık çakal olay yerinde işaretini bıraktığı için bu mümkün olabilir.
Five hundred dollars Mex to Captain Li and you can get the low-down on whatever happens around here.
Yüzbaşı Li'ye 50 dolar verirsen etrafta olup biten tüm pislikleri öğrenebilirsin.
That low-down, conniving rat... making Gladys believe he's in love with her.
Alçak, düzenbaz sıçan... Gladys'e aşık numarası yapıyor.
You dirty, low-down, cheap, double-crossing snake.
Seni pis, ahlaksiz, adi, ikiyüzlü yilan.
That low-down skunk sucked me into betting'my ranch and cattle... - and then switched cards on me.
O alçak herif çiftliğimi ve hayvanlarımı bahse yatırmaya çekti beni... ve sonra kartları değiştirdi.
You low-down, cowardly, nasty thing, you!
Seni alçak, korkak, iğrenç şey!
Saunders must have the low-down on this.
Saunders bu işin içyüzünü biliyordur.
- Is it low down in your back?
- Aşağıya doğru mu?
For when the sun is low... and the cold wind blows across the desert... there are those of Indian blood... who still speak of Pearl Chavez... the half-breed girl from down along the border... and of the laughing outlaw... with whom she here kept a final rendezvous... never to be seen again.
Her zaman güneş batsa da ve her zaman soğuk rüzgarlar çöllerde esip savursa da hala o kızılderililerin kanı vardır orada. Onu anlatan kızılderililerin. Pearl Chavez'i anlatanların.
Ma, it seems like times a body gets struck down so low ain't a power on earth can ever bring him up again.
Anne, zaman herşeyin ilacıdır Tabiatın gücü onu tekrar yeşertir.
Nice set of hers low down on that cupboard door. Right hand.
Orada aşağıda dolap kapağında bir takım parmak izi var.
But every time he's low-down, he's gone to Peg. He's not gonna feel so high after this fight.
Bu dövüşten sonra kendini o kadar iyi hissetmeyecek.
I'm scared... so low-down, I...
Çok berbatım.
You low-down, no-good redneck!
Alçak, beş para etmez yobaz!
You're a low-down scum.
Sen alçak pisliğin tekisin. İşte busun.
A low-down, dirty scum, to talk to me like that.
Benimle böyle konuştuğun için alçak ve pisliksin.
No blues and no low-down jive. The public likes novelty stuff.
Halk, yeni moda zımbırtıları seviyor.
I was trying to shoot low. And he went down.
Ayaklarına ateş etmeye çalışıyordum.
Then I heard a kind of low moaning coming from the road down there.
Sonra aşağı yoldan inlemeler geldiğini duydum.
Parading around, showing herself off in that dress, cut down so low in front you can see her kneecaps.
O elbiseyle etrafta kendini teşhir ediyor. Ön kesim yeri o kadar kısa ki dizkapaklarını görebilirsiniz.
You low-down rat!
Kancık herifin tekisin!
- You're a low-down, lying Yankee.
- Sen basit ve yalancı bir Yankisin.
I've heard that you're a low-down, Yankee liar.
Senin beş para etmez yalancı bir Yanki olduğunu.
They're dropping down for a low-level attack.
Düşük irtifadan saldırmak için alçalıyorlar.
One's a low-down coyote who always figured a cowboy's coin was his legitimate loot.
Biri var, bir çakal. Hep kovboy gibi giyinip bozuk para ile oynuyor onun meşru yağmacısı.
Of all the low-down, double-crossing... thieving, cut-throat... dirty, underhanded...
Tamamen, ahlaksızca, çalarak, öldürerek..... kirli, hileli...
Now, we'll dim the lights down real low, so we can all get in the mood and hear a beautiful song of the range from Slim Moseley.
Şimdi ışıkları biraz karartıyor ve Slim Moseley`nin bu güzel şarkısına kulak veriyoruz.
Down on earth, as you all know there's high German and there's low.
Hepimiz biliyoruz, yeryüzünde soylu Almanlar da var, bayağı Almanlar da.
We're so low-down lonely, the fella we couldn't stand the sight of this morning tonight, when they get ready to douse the lights and plunge us into darkness why, that same fella seems like our nearest, dearest buddy.
Öyle kederli ve yalnızızdır ki, sabah yüzünü görmeye katlanamadığımız adam gece, ışıkları karartıp bizi karanlığa gömdüklerinde evet, o aynı adam, bizim en değerli, en yakın dostumuz olur.
Of all the low-down gall.
Ne düzenbaz herifmissin.
Of all the dirty, rotten, low-down tricks.
İğrenç, kokuşmuş, adi numaralar...
You take that cartwheel and put it in a safe place, where there ain't no low-down, western horse thief can get his hands on it, huh?
Bu parayı al ve aşağılık at hırsızlarının bile bulamayacağı bir yere sakla, tamam mı?
You know, I think my editor might go for the low-down on that arson case.
Bilirsiniz, sanırım yayımcım şu kundakçılık olayında samimiyetsiz görünebilir.
When I shout, get down as low as you can.
Ben bağırınca mümkün olduğu kadar eğil.
Every time I quit to get married, that miserable, low-down silver-tongued Houston starts bending my ear about how Texas needs every man and every gun, what with this Comanche and renegade trouble.
Her evlenmek istediğimde o berbat, alçak Houston kulağıma eğilip, Comanche ve kaçak sorunundan dolayı, Texas'ın her adam ve silaha ihtiyacı olduğunu söylemeye başlar.
We just turned down his very low offer.
- Düşük teklifini geri çevirdik.
On my low-down comrades, on my comrades without work,
gecekondu yoldaşlarıma, işsiz yoldaşlarıma,
Back off, you low-down critter!
Defol git, hayvan herif!
Of all the nasty, low-down, underhanded, despicable tricks you're not even honest enough to be crooks.
Bütün bu pis, ahlaksız, hileli, alçak numaralar... Siz sahtekar olacak kadar bile dürüst değilsiniz.
We're down to battery power, and we're low on that.
Batarya gücüyle ilerliyoruz.
Mr Douglas needs a car, and for a very low amount down... and the usual monthly payments, the car will become his.
Bay Douglas'ın bir arabaya ihtiyacı var, ve çok düşük miktarda olağan aylık ödemelerle, araba onun olacak.
We'll give you the low-down.
Dün akşam muhteşem bir soygun oldu.
- That thieving, low-down...
- Bu adi hırsız...
Oh, you got me down for some kind of low scuff from New Orleans, hmm?
Beni New Orleans'lı bir alçak mı sandın?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]