English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Can we go

Can we go translate Turkish

16,463 parallel translation
- Can we go?
- Gidebilir miyiz?
Can we go home?
Eve gidebilir miyiz?
Please can we go to the police?
Lütfen polise gidebilir miyiz?
Can we go to your place, please?
Senin evine gidelim mi lütfen?
Can we go?
Gidebilir miyiz?
Now, can we go catch this son of a bitch, or do you need to wave your gun around some more?
Şimdi gidip bu aşağılık herifi mi yakalayalım yoksa sallanıp duracak mısın?
Can we go back? Pwease?
Geri dönebilir miyiz lütfen?
You ask me every day, "when can we go see Mommy?"
Bana her gün "Annemi ne zaman göreceğim?" diye soruyordun.
Well, can we go to the Penvenen party?
Penvenen partisine gidelim artık.
Now we can go to work, drop our children off at school, and enjoy life's small pleasures... without the threat of violence looming around every corner.
Şimdi her köşeden fışkıran şiddetin tehdidi olmadan, işe gidip, çocuklarımızı okula bırakıp küçük zevklerin tadını çıkarabiliyoruz.
We can't go back into Hong Kong without raising a few eyebrows.
Kimseye görünmeden Hong Kong'a geri dönemeyiz.
Once we're 48 hours disease-free, our lives can go back to normal.
48 saati hastalıksız geçirdiğimiz zaman, hayatlarımız normale dönebilir.
- Well, we can't go out.
- Dışarı çıkamayız.
We can go...
Çıkabiliriz...
If you drop the stuff and go, we can leave it at that.
Eğer onları bırakıp gidersen bununla kapatabiliriz.
We can go tomorrow.
Yarın gidebiliriz.
We just have to get out of here quickly and quietly... we can, we can go out the window.
Sessizce camdan çıkabiliriz.
We can't just keep driving around. We need to go somewhere.
Böyle boş boş dolanıp duramayız, bir yere gitmemiz lazım.
We can't go with them, Cap.
Onlarla gidemeyiz, Yüzbaşım.
Once we're 48 hours disease-free, our lives can go back to normal.
48 saat sonunda hastalıktan kurtulunca hayatlarımız normale dönecek.
LOMMERS : Once we're 48 hours disease-free, our lives can go back to normal and this will be over before it begins.
48 saat içinde hastalığı bitirdikten sonra, hayatlarımız normale dönecek ve bu şey başlamadan bitecek.
We can go together.
Birlikte gidebiliriz.
We can either turn back or we can go for it right now.
Geri de dönebiliriz devam da edebiliriz.
We can go back.
Geri dönebiliriz.
When the mission's over, then we can all go
Görev bitince hepimiz ayrı yönlere...
'Cause, like, there's stuff I want to talk to you about, but we've been hating each other so bad, so I can't, and it sucks because I don't know who else to go to,
Ama birbirimizden nefret ediyoruz bu yüzden konuşamıyorum. Bu çok kötü çünkü başka kime gideceğimi bilmiyorum.
Because once we do, you'll see that you can go further than you ever imagined.
Çünkü bir kez bunu yaparsan ilerleyebilirsin, hayal ettiğinden daha ileri.
Or we can go home and watch a movie and eat some popcorn.
Ya da eve gidebilir, film izleyip patlamış mısır yiyebiliriz.
So, yeah, this has been great, but why don't we go downstairs and check out the other bar, where we can get some dessert or...
Hey bu harikaydı ama neden aşağı gidip tatlı falan yiyebileceğimiz diğer bara bakmıyoruz.
And then we can go visit the site. [Sighs]
Sonra araziyi görmeye gidebiliriz.
Let's go out here and see if we can make this work, huh?
Çıkalım da bakalım halledebilecek miyiz şu işi.
I can't. We need to go right now.
Olmaz, hemen çıkmalıyız.
Can we just go home, please?
Eve gidemez miyiz ya?
We can get in the car right now and go anywhere we want.
Şu an arabaya atlayıp istediğimiz yere gidebiliriz.
We can go round and round on this all night.
Bunu tüm gece sürdürebiliriz böyle.
Oh. Oh, we can go over the schedule.
Şifti hazırlarız.
We can go over it all night long.
Bütün gece şifti hazırlayabiliriz.
We can go now.
Artık gidebiliriz.
- We need to go. - We can't.
- Haberi vermeliyiz.
- No, I can't say nothing,'cause I got 100 reporters that are about to break down that door. We are not going to expose ourselves until we have something concrete to go on.
Devam edebileceğimiz sağlam bir şeyler olmadan kendimizi göstermeyeceğiz.
Oh actually before we go, can I just ask you one more thing?
Son bir soru daha sorabilir miyim? .
We can go right now.
Şimdi gidebiliriz.
We'll just write down what we can and go home.
Bu yüzden yazabildiğimizi yazıp eve gideceğiz.
Let's go play Clash of Clans. Can we play the racing game?
Yarış oyununu oynayabilir miyiz?
We... we can't go to the FBI, NSA, or the DA.
Biz... FBI, NSA veya DA'ye ( bölge savcısı ) gidemeyiz.
His runes are too weak and he needs blood, but we can't go back to the Institute. Simon.
Simon.
We can, we can go to the shallow end and just try and push it up from there, alright?
Havuzun kenarlarına gidip oradan itmeye çalışırız, tamam mı?
Now, now, Mr Bucket, we can't just go pointing the finger.
Şu anda, Bay Bucket, birini mimleyemeyiz.
He knows we were in his home, he can't go back there.
Evine gittiğimizi biliyor, oraya dönemez.
Shall we go see if we can strike lucky?
Bakalım turnayı gözünden vurabilecek miyiz?
Because of this, the claim against The Blue Limit will go public before we can even build a case against Gudmund Friedrich.
Bunun yüzünden Mavi Sınır'a karşı suçlamamız Gudmund Friedrich'e dava bile açamadan duyulacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]