Could you do that translate Turkish
4,737 parallel translation
How could you do that?
Bunu nasıl yapabildin?
"How could you do that?"
"Bunu nasıl yaparsın?"
Could you do that?
Bunu yapabilir misin?
Could you do that?
Yapabilir misin?
- How could you do that?
- Nasıl yapabildin?
- how could you do that to dad?
- Bunu babama nasıl yapabildin?
How could you do that if you knew the numbers were gonna be this bad?
Madem numaraların bu kadar kötü olacağını biliyordunuz, neden yaptınız?
But you could have had your restitution without burning bridges, without causing so much pain for people that had nothing whatsoever to do with what happened to your father.
Ama tazminatını köprüleri yakmadan babana olanlarla bir ilgisi olmayan insanların canını yakmadan da alabilirdin.
There's nothing you could do but embrace the fact that every day of your life ought to be your last.
Yapabileceğin tek şey her gününün son günün olduğu gerçeğini kabul etmek.
- ( Turns radio down ) - Aria : Do you think that this could be about Ali?
Sizce Ali ile ilgili olabilir mi?
You could do a lot of damage with that.
Bununla çok hasar verebilirsin.
You don't seriously believe that Shana moved all the way up from Georgia so she could hunt down the person who tried to kill her childhood friend, do you?
Shana'nın onca yol gelip çocukluk arkadaşını kimin tehdit ettiğini bulmak için buraya taşındığına cidden inanmıyorsun, değil mi?
I'm sure that you could do this.
Bunu yapabileceğine eminim.
We could do that... or you could go get in your car and drive away.
Böyle yapabiliriz. Veya arabana binip devam edebilirsin.
- Thanks. Listen, do you think that maybe I could get a little advance on my paycheck?
Baksana, belki maaşımdan biraz avans alabilirim, ne dersin?
I know that you would do anything you could to help Clay.
Clay'e yardım etmek için her şeyi yapacağını biliyorum.
Why the hell would you do that... we could've had a case.
Neden böyle bir şey yaptın ki? Dava açabilirdik.
We both know that you could have sent an apprentice to do this.
Bunun için bir acemi de yollayabilirdin.
I could have been there, but I didn't... I didn't wanna owe you anymore, not for Dad, not for anyone. Don't do that.
Yanında olabilirdim ama sana daha fazla borçlanmak istemedim.
I was hoping that maybe you and I could do something.
Seninle bir çalışma yapabileceğimizi umuyordum.
— Do you think that just for once you could stop following me around like a fucking spaniel and let me have a life of my own?
- Sence bir kereliğine beni kuyruk gibi takip etmeyi kesip kendi hayatımı yaşamama müsade edebilir misin?
We could lose everything, do you understand that?
Her şeyi kaybedebiliriz, anladınız mı?
So, if you want to do that, if you want to damn anyone and everyone you've ever loved in the slightest chance that you could win, then by all means, pal.
Eğer bunu yapmak istiyorsan eğer azıcık şansın olan bir şeyde tüm sevdiklerini lanetlemek istiyorsan sen bilirsin dostum.
If you could do that, you wouldn't need my help in the first place.
Eğer bunu yapabilseydin en başta benim yardımıma ihtiyacın olmazdı.
Do you know of any places that he could have gone?
Nereye gidebileceği hakkında bir tahmininiz var mı?
Do you think some child could do that?
Bunu bir çocuğun yaptığını mı düşünüyorsun?
But I reckon we could do better than that, don't you?
Biz daha iyi bir lakap buluruz ama. Düzeltici de neymiş? - Salakça.
If you do end up taking that 10 million dollars because we could really make the world a better place.
10 milyon doları alacak olursan tabi çünkü dünyayı gerçekten daha iyi bir hale getirebiliriz.
Do you even realize the impact that a compression this good could have on the world?
Böyle güzel bir sıkıştırmanın dünyaya olacak etkisinin farkında mısın?
Do you have any friends that you could call, maybe?
Çağırabileceğin hiç arkadaşın var mı?
Do you have a bathroom that we could use?
Kullanabileceğimiz bir banyon var mı?
Come on, you don't actually think you could do that.
Hadi ama, bunu gerçekten yapabileceğini düşünmüyorsun.
All you could do was tell her what was wrong with her. That wasn't nice.
Tek yaptığın ona yanıldığını söylemekti.
That's what you could do.
Bunu yapabilirsin.
He knows you could never do something like that. - How?
Senin böyle bir şey yapmayacağını biliyor.
Do you think that we could borrow your coat, just for the speech?
Kürkünü ödünç alabilir miyiz acaba sadece konuşma için?
Do you think I could or would believe in anything that you say?
Senin söylediğin herhangi bir şeye inanacağımı mı düşünüyorsun?
Do you think that could ever happen to you?
Aynı şey sana da olur mu?
Maybe you could do that when you come to check on me.
Belki sen de beni kontrol etmeye gelirken aynısını yapabilirsin.
Could you do it like that?
- Böyle yapabilir misin?
You do know that thing could kill hundreds of people.
O şeyin yüzlerce kişiyi öldürebileceğini biliyorsun, değil mi?
Sure, I... I could do that for you.
Senin için bunu yapabilirim.
I'm still angry that you could try your best with these people to do the right thing, and they'd turn everything against you. And they will hurt you with anything they can.
Bu insanlarla doğru muhattap olmak için elinden geleni yaparsın, ama onlar herşeyi aleyhine çevirirler ve incitebilecekleri her şeyi kullanırlar.
You could argue that MIT turned a blind eye, and that was okay for them to do, but taking that stance - -taking that neutral stance, in and of itself - -was taking a pro-prosecutor stance.
Olan biteni görmezden geldiler diyebiliriz. Ve aslında "tarafsız" duruşları, savcılığın yanında olmaktan farksızdı.
Or you could not do any of that.
Ya da bunu yapmayabilirsin.
This had nothing to do with trying to solve the case and everything to do with you getting me alone in that plane so you could try to change my mind.
Bu küçük gezimizin davayı çözmeyle hiçbir ilgisi yok. Tek amacın o uçakta ikimizin yalnız kalması ve böylece aklımı çelme fırsatı yakalaman.
- Well, not to be that guy but could you look into that before I do this?
Ben bunu ayarlamadan önce ilgilenmek ister misiniz?
And do I hear correctly that as a five you felt you could park in handicap spots?
Doğru mu anladım, Beş olduğun için engelli parkına, park edebileceğini mi sandın?
Actually, Kirstie, could you get me one of those juice drinks that you used to do for Tony?
Kirstie, aslında bana daha önce Tony için hazırladığın şu içkiden getirir misin?
You ever think about all the things you could do with that gift of yours?
Bu yeteneğinle neler yapabileceğinin farkında mısın?
You think you could do that?
Bunu yapabilir misin sence?
could you give me a hand 26
could you say that again 20
could you repeat that 46
could you do it 21
could you please 43
could you do me a favor 94
could you tell me 38
could you 1023
could you do me a favour 26
could you excuse me 18
could you say that again 20
could you repeat that 46
could you do it 21
could you please 43
could you do me a favor 94
could you tell me 38
could you 1023
could you do me a favour 26
could you excuse me 18