Could you just translate Turkish

Could you just ask him if he wants to talk to me?

Benimle konuşmak isteyip istemediğini ona sorabilir misiniz?

How could you just leave Thorn out there?

Thorn'u orada yalnız başına nasıl bırakırsın?

Could you just watch your language, please?

Çocuğun yanında kullandığın kelimelere dikkat eder misin?

But could you, could you just give me a sign that Big Man is doing alright?

Ancak bana bir işaret verebilir misin, yanındaki "Büyük Adam" ın sağlığı yerinde mi?

Could you just tell me later, please?

Sonra söyleyebilir misin, lütfen?

Could you just turn the radio down, just a little?

Radyonun sesini kısabilir misiniz? Sadece birazcık.

OK, could you just chill out a little bit.

Birazcık yemesen olur mu?

Could you just, um... just wait a minute?

Bir saniye, um bir saniye bekler misin?

He just clawed you before I could.

Seni ben yapmadan önce tırmaladı.

Sir, if you could just put in a word. Kohli!

- Araya girseydiniz efendim...

- You know, The Sopranos could have just been a show about mob guys that people forgot, but they made it, like, a piece of art.

Neyi? Sopranos insanların unutacağı kabadayı adamlarının olduğu bir dizi olabilirdi ama bunu sanat eseri yaptılar.

Listen, if there is a man selling a private arsenal to an Egyptian crook and he's English and you're English and those weapons could cause a lot of pain to a lot of people, then you just do it.

Bakın gizli bir silah deposunu Mısırlı bir dolandırıcıya satan biri varsa hem o kişi hem de siz İngilizseniz ayrıca bahsi geçen silahların pek çok insana zarar verme ihtimali varsa o zaman harekete geçersiniz.

Couldn't just scratch my nose, could you?

Burnumu kaşıyamazdın, değil mi?

You think this could all just be a dream then?

Bunların hepsi bir rüya olabilir mi yani?

You just couldn't leave it alone, could you?

Peşini bırakamadın, değil mi?

So it'd just be great if you could be mellow and low-key, and just basically not party for 30 days. And that's it.

O yüzden önümüzdeki 30 gün boyunca sakin durup parti yapmazsanız çok iyi olur.

Yeah, no, I know, but you know, here, I tore a picture out of a magazine, and I thought, you know, if you could do this, just shape it like that.

Evet, yani, biliyorum ama.. dergiden bir fotoğraf yırtmıştım, düşündüm de, eğer bu şekilde, yapabilirsen, .. iyi olur bunu beğendim de.

If you could just remind me how, um...

Rica etsem bana hatırlatır mısınız, nasıldı...

I sometimes wish nothing would ever change it could be just you and me and Sonya, like this.

Bazen hiçbir şey değişmesin istiyorum. Sen, ben ve Sonya hep böyle birlikte olalım.

I could've just said I was going to Sarah's and you'd have never known.

Sarah'lara gidiyorum derdim, haberin bile olmazdı.

And you would be my personal hero if you could just toss in a couple of loads of laundry.

Ve bir de çamaşırları makineye atabilirsen benim kişisel kahramanım olursun.

If you could just please unhook it, we're here now.

Lütfen, arabayı indirin, işte burdayız.

If you could just please give us the car now, I promise you I will give you the money tomorrow.

Eğer arabayı bize şimdi verebilirseniz söz veriyorum, size parayı yarın vereceğim.

If you could just send me the address,

Bana adresinizi verebilirseniz,

And there's a weekly billing quota that I'm about 40 hours behind on so could you please just go?

Şu an da doldurmam gereken haftalık fatura kotasında 40 saat gerideyim gider misin lütfen?

Thanks, and I appreciate that, but if you could possibly just spare $ 5 instead? I'd rather grab a cab than take a chance with my old clunker.

Sağ olun, çok teşekkür ederim ama onun yerine bana 5 dolar verebilirseniz taksiye binip benim külüstürü daha fazla zorlamamış olurum.

It would be incredibly helpful if you could get those kids in that building over there to just keep it down for a bit.

Şuradaki binaya giren çocukları biraz olsun susturabilirseniz inanılmaz iyi olur.

Well, look, if you could just casually, off the cuff, mention that I can bench-press...

Belki bir ara, ona göğüs kası çalıştığımdan bahsedersen...

Maybe I could just hop the fence, you know?

Belki de tellerin üzerinden atlayabilirim öylece?

Ah. Wish there was a way we could just know for sure, you know.

Keşke kesin olarak öğrenebileceğimiz bir yol olsa.

Oh, okay, Frank, so you clearly just hired this guy so that you could win and put your stamp on the game!

Tamam Frank, belli ki kazanmak için bu adamı tuttun.

I thought maybe tonight could just be about you and me.

- Aslında, bence bu gece sadece ikimiz olabiliriz.

I figured you guys could just take my bed, and I'll crash on the couch.

Siz benim yatağımda uyursunuz, ben de kanepeye kıvrılırım.

Could you not have just stopped when I said "great"?

"Harika" dediğimde durmaz mısın?

You know, we could just sit and talk, and...

Biliyor musun, sadece oturup konuşabiliriz...

I wish I could tell you something else, but I just did it.

Keşke farklı bir şey söyleyebilseydim, ama yaptım bunu.

You could have just asked.

- Baştan sorsaydın ya.

And we both know I can't stop you from poking around, but it would make my life easier if you could just keep me in the loop.

Seni bu işten uzak tutmayacağımı ikimiz de bal gibi biliyoruz o yüzden, beni de bu döngünün içinde tutarsan işimi kolaylaştırırsın.

- Maybe I could just join you and worship with you and your buddies?

Belki sana katılıp seninle ve dostlarınla tapınabilirim.

Or you could just not do the swim at all.

Ya da yüzme işini direk iptal edebilirsin.

You know what, Bill, if you really wanted her so bad, you could have just asked.

Biliyor musun Bill? Onu o kadar istiyorsan bana söylemen yeterliydi.

Before you know it, I'll be on a... On the phone with CJ, and I'll get him and a couple of other rent boys to fuck Eddie just so I could feel better about myself.

Senin haberin olmadan, ben CJ ile telefonda olacağım ve o ile birkaç erkek fahişeyi Eddie'yi becermek için ayarlayacağım ki böylece kendimle ilgili daha iyi hissedebileyim.

Here's one... maybe you could just put lids on your coffees.

Mesela, kahvene kapak koyabilirsin.

You know, if I could just get to the head of that snake.

Bilirsin, yani yılanın başını ezebilirsem...

And I just became fascinated with the ability to create an image, something that you could hold, an object you could hold in your hand, and there it is.

Somut bir nesne olarak eline alıp tutabildiğin bir imge yaratabilme fikri beni büyülemişti ve bunu yapabiliyordum.

Okay, I'm sure you're just doing your job, but could you not come a wee bit sooner?

Sadece işinizi yaptığınızdan eminim ama birazcık daha erken gelemez miydiniz?

Uh, I just wanted to bring you here so I could talk to you about my journey, um, and that I've been feeling really crazy.

Bir yolculuğa çıktığımı ve bu yolculuğun burcuma uymadığı için hislerimi bayağı bir oynattığını söylemeye çağırdım.

Do you really think you could just come here and tell me to come back and that's how it'll go?

Buraya gelip bana geri dönmemi söyleyince istediğin gibi mi olacak sanıyorsun cidden?

Just asking if you could do that.

Yapabilir misin diye sorayım dedim.

I'm just asking you some questions, and if you could answer them, that'd be a real help.

Sadece bir kaç soru soruyorum, ve cevaplarsanız bize yardımcı olursunuz.

And, you know, you could just be yourself.

Ve kendin olabilmiştin.