Could you do it translate Turkish
3,477 parallel translation
If it was me, could you do it?
Ben olsaydın, sen ittirir miydin?
Could you do it, Cody?
Yapabilir misin, Cody?
You know, if you could just do something to help me take my mind off it? Tell me what's going on with you.
Biliyor musun, bunu aklımdan çıkarmamı istiyorsan, senin hakkında bir şeyler anlat bana.
You could do it.
Bunu yapabilirsin.
It was everything you could do.
Elinden geleni yaptın.
But there's one thing even a master ladies'man like you could never do, and if you could ever do it, it would be worth 500 points.
Ama hatunlar konusunda senin gibi bir ustanın bile yapamayacağı bir şey var. Bunu yapabilirsen 500 puan kazanacaksın.
When it comes to mom, you are the princess who could do no wrong, and I was...
- Hayır doğru. Annemin gözünde, sen asla hata yapmayan bir prensestin.
Well, if that's all I can bring, can you at least see how much damage I could do with it? Yep. I got to go.
Tüm getirebileceğim bu olursa, en azından bununla ne kadar hasar verebileceğime bakabilir misin?
I told you I could do it.
Yapabileceğimi söylemiştim.
You couldn't do it alone, could you?
Bunu tek başına yapamazdın, değil mi?
So these people that are getting sick in Maple Grove, do you think it could be due to an increase in volcanic activity?
Yani, Maple Grove'da insanların hasta olması sence volkanik hareketliliğin artmasından olabilir mi?
I figured if you could do it, so could they.
Sen yaptıysan onlar da yapabilir diye düşündüm.
If I could give you one piece of advice, it's tempting, but do not go out with older rich men.
Eğer sana ufacık bir tavsiye vereceksem bu cezbedici ama yaşlı ve zengin erkeklerle çıkma.
I guess what I could do is fudge it and give you guys a waiver.
Sanırım sınırı aşabilirim ve... size feragat anlaşması verebilirim.
Do you think it could possibly have been the woman's fault?
Sence kadının rolü olabilir mi?
You know, when you kissed me at the rehearsal, it was all I could do to pretend it didn't mean anything.
Provada beni öptüğün zaman hiçbir anlamı yokmuş gibi davrandım.
Do you have any idea who it could have been?
Kim olabileceğine dair bir fikriniz var mı?
To know if you could really do it. Yeah.
- Gerçekten yapıp yapamayacağını görmek için.
If I get this wrong, you could lose sight in your eye. Then I'll do it.
Eğer yanlış birşey yaparsam, kör olabilirsin.
I'm not saying you do it on purpose, but, yes, that could easily happen.
Bilerek yaptığını söylemiyorum ama bu başımıza gelebilir.
If you could use an artifact to set something right, to undo a huge, stupid tragedy, wouldn't you do it?
Eğer bir şeyi düzeltmek için bir obje kullanabilecek olsaydın büyük, aptalca bir felâketi geriye almak için kullanmaz mıydın?
Do you know where I could get some more of it?
Daha fazlasını nereden alabilirim biliyor musun?
Could you be any more vague? What do you want me to say about it?
Ne dememi istiyorsun ki?
There were shots fired about four minutes ago that could've come from anywhere down here, the, uh, what do you call it... grab gewolbe, the burial vaults.
Dört dakika önce silah sesi geldi buranın altında herhangi bir yerden gelmiş olabilir siz buna ne diyorsunuz... "Grab gewolbe", yani yeraltı mezarları.
You could have found a less traumatic way to do it.
Daha az travma geçirtecek bir yöntem bulabilirdin.
There's nothing you could do about it.
Bu konuda yapabileceğiniz bir şey yok.
You know, we could go do it on the front lawn, see if we get on Google Earth.
Ön taraftaki çimenlikte yapabiliriz, hem bakarız Google Earth'e çıkacak mıyız diye.
If you could do this on your own, don't you think you probably would've done it by now?
Bunu kendi başına yapabilecekken, şimdiye kadar yapmış olman gerekmez miydi?
What I'm asking you to do is unimaginable. But it's also everything those other mothers could ever imagine.
Senden istediğim şey tasavvur edilemez bir şey ama bazı annelerin hayalini kurduğu tek şey de bu.
- Exactly. - Okay, okay. If there is something going on, and we catch it on film, do you know how much money we could make for that?
Tamam da bişey oluyorsa filme alabiliriz
Look, normally we could do this whole therapy courtship thing where you sat on my couch and we talked about the cushions for six months till you learn to trust me, and then we'd get right into it, but we don't have that kind of time.
Bak, normalde tüm bu terapi flörtü olayını bana güvenmeyi öğrenene kadar altı ay boyunca sen kanepeme uzanmış bir şekilde minderler hakkında konuşarak yapıp olaya öyle girerdik ama o kadar zamanımız yok.
- Do you feel like you could have handled it any better?
Sence bunu daha iyi hissetmeni sağlayacak bir şekilde yapabilir miydin?
Yeah, and I could say I'd never do it again, but you wouldn't believe me, would you?
Evet. Bunu bir daha yapmayacağımı söylesem inanmazsınız, değil mi?
Uh, yeah, the thing is, Deb, what you're looking at, all this stuff, I mean, it's thousands of years of people doing the smartest thing they could do, and that's locking it all away, because it all has a downside, and it's usually pretty nasty.
Evet, olay şu Deb bütün bu gördüklerin, hepsi binlerce yıldır insanların en zekice şeyi yapmaları sonucu burada duruyorlar o da ; hepsini kilit altında tutmak çünkü hepsinin bir yan etkisi var ve bu etkiler genelde çok hoşsuz.
You could have had someone do it.
- İşi başkasına yaptırabilirdin.
It's the least I could do after all I'm costing you in tips.
Sorun değil. Bahşişlerini kestim. En azından bunu yapayım.
There's something I want to ask you, and I could only do it like this.
Sana sormak istediğim bir şey var ve ancak böyle sorabilirim.
And you couldn't do it, could you?
Ve yapamadın di mi?
It's like you didn't believe we could do it.
Sanki yapabileceğimize inanmıyor gibiydin.
Well, um, and this doesn't solve your nanny problem, but if you're in need of a babysitter, Nick and I could do it.
Bakıcı sorununuzu çözmez tabii ama dadı lazımsa Nick'le ben bakabiliriz.
I suppose I could do it faster if I ignored my form, like you.
Eğer doğamı reddedersem daha hızlı yapabileceğimi sanıyorum, senin gibi.
Not much you could do about it anyway, it's all the Renegade's fault.
Bunun için yapabileceğin fazla bir şey yok bunların hepsinin suçlusu hain.
This is the best you could do after thinking about it so much?
Bu çok düşündükten sonra yaptığınız şey mi?
You could've just told the janitor to do it.
Basitçe gidip Yönetime olan biteni anlatabilirsin.
It could be a sad affair, if you don't do something.
Bir şey yapmazsan çok kötü olacak.
Could you please take a look at this machine and tell us what it can do?
Lütfen şu makineye bakıp ne işe yaradığı hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
Uh, all I need you to do is drop the camera someplace where I could find it.
Yapmanı istediğim tek şey kamerayı bulabileceğim bir yere bırakman.
That was before I knew what this place could do to people, before I saw it turn you into Bart Bass.
Bu binanın insanlara ne yaptığını senin Bart Bass'e dönüştüğünü görmeden önceydi.
Well, if anyone could do it, you could.
Herkes yapabiliyorsa sen de yapabilirsin.
I didn't think it was my job to explain that to you, but clearly, you don't have a clue, because no mother could come here and do this.
Bunu sana anlatmak benim görevim değil ama açıkça belli oluyor ki bunu bilmiyorsun. Çünkü hiçbir anne buraya gelip bunu yapmaz.
Because I thought you could do it!
- Çünkü yapabilirsin sandım!
could you give me a hand 26
could you say that again 20
could you repeat that 46
could you do me a favor 94
could you please 43
could you tell me 38
could you do me a favour 26
could you 1023
could you excuse me 18
could you help me 76
could you say that again 20
could you repeat that 46
could you do me a favor 94
could you please 43
could you tell me 38
could you do me a favour 26
could you 1023
could you excuse me 18
could you help me 76