Dinner's at translate Turkish
1,182 parallel translation
We have to be at the Prefect's at eight. We were invited to dinner.
Saat sekizde Prefect'lerdeki yemeğe davetliyiz.
- Another dinner at the Prefect's?
- Yine Prefect'lerde yemek mi?
Plus, dinner at the Prefect's, gets me so nervous!
Prefect'lerdeki yemek canımı sıkıyor!
The Queen breakfasts at 9 : 30, lunches at 2 : 00, takes tea at 5 : 30 and dinner at 8 : 45.
Kraliçenin kahvaltısı 9.30'da, öğle yemeği 14.00'te. 17.30'da çay içer ve 20.45'te akşam yemeğine oturur.
They serve dinner here at 7, so that's when we'll make our calls.
Saat 19 : 00'da ara veriyorlar, demek o zaman arayacağız.
It's a fluke I weren't in. I'm usually getting her dinner at that time.
İşin aslı biraz şans eseri oldu.Genelde bu saatte evde yemek hazırlıyor olurdum.
No, no. It's my father. He wants us to meet him for dinner at Peter Luger's.
Hayır, babam bizi Peterson'da yemeğe bekliyor.
All those invitations to dinner... and on the holodeck, the way you would stare at me when you thought I wasn't looking... and get jealous when I'm with someone else.
Bütün o, akşam yemeği davetleri... ve sanal güvertede iken sana bakmadığımı zannederken, bana gözlerini dikmen... ve ben ne zaman birisi ile birlikte olsam, beni kıskanışın.
It's an anniversary dinner at Mr. Coudair's house.
Bay Coudair'in evinde bir yıldönümü yemeği.
Speaking of which, he's making dinner for us tonight, so I'd like you home promptly at six.
Konu açılmışken, bu akşam bize yemek yapacak. Saat tam altıda evde olmanı istiyorum.
I hate to say this, but you don't inspire me to spring for a dinner at Bucky's Fondue Hut!
Hayallerini suya düşürmek istemezdim ama bana Bucky'nin Fondü Evi'nde yemeğe çıkma isteği uyandırmıyorsun.
- Dinner at Morton's and La Bohème.
- Morton'da yemek ve La Bohème.
He's so afraid someone's gonna embarrass him at his fancy dinner.
O görkemli yemeğinde onu birinin utandırmasından korkuyor.
I'd love to cook a nice romantic dinner for Sherry, but I can't do it at her place because I'm allergic to her cats, and there's just no privacy around here.
Kediye alerjim olduğu için onun evinde yapamıyorum. Burada da yalnız kalmak mümkün değil.
I have to get ready and go to a dinner at my boss's house.
Hayır, hazırlanıp patronumun evindeki yemeğe gitmeliyim.
We have dinner at my sister's most Thanksgivings.
Çoğu Şükran günü'nde kız kardeşime yemeğe gideriz.
There's a big dinner Tuesday night at Frank's house.
Salı akşamı Frank'in ebinde büyük akşam yemeği var.
And after a light lunch, you resume work... until dinner at 6 : 00, except on wednesdays, when i dine with my cousins.
Küçük bir öğle yemeğinin ardından akşam altıda yemeğe oturana kadar çalışmaya devam ediyorsun. Çarşamba günleri dışında, ben kuzenlerimin evinde yemek yerken.
How's dinner at the Pink House sound?
nasıl geliyor?
Remember, dinner in the city at Daddy's!
Unutma, babamlarda akşam yemeği var!
I'm, er, well some friends are having dinner at Clive's tonight if you're, if you're not doing anything, you want to come along
Bazı arkadaşlarla bu akşam Clive'ın restoranında yemek yiyeceğiz. Eğer işin yoksa, gelmek ister misin?
We will discuss this at dinner.
Bunu akşam yemeğinde tartışırız.
If this play's any good, in a couple of years, they'll do it at the dinner theatre and you can get a nice prime rib with it.
Oyun çok iyiyse iki yıl sonra yemekli tiyatroda sahnelenir. Sız de kaburga yerken izlersiniz
Especially for dinner at the Lion's Head.
Özellikle Lion's Head'deki akşam yemeği için.
- It's a toaster yeah, I need you to wrap it for me and, I'm taking her for a romantic dinner at "La Bohème"
- Sanırım ben de öyle. - Harika bir cevap. Nasılsınız dostlar?
Okay, here it is. He's having dinner at the Astor Cafe...
Tamam işte burda, Astor Cafe'de yemek yiyor...
You listen to me, if you want to save Canada you'll meet me at Karl's Kroff Dinner restaurant in half-an-hour.
Beni dinle Eğer Kanada'yı kurtarmak istiyorsanız benimle yarım saat sonra Karl'ın restoranında buluşun.
Dinner at my dad's house?
Babamlarda akşam yemeği. Unuttun mu?
Throw your sleeping bags in Kenny's room and then go grab some dinner.
Uyku tulumlarınızı Kenny'nin odasına atıp yemeğe gelin.
Oh, Adam, could you at least stay for dinner?
Oh, Adam, en azından yemeğe kalamaz mısınız?
Maybe if you're free, you'd like to come and have dinner at my dad's place?
İşin yoksa, belki babamın yerine gelip akşam yemeği yemek istersin?
I'm going based on something you once said at a broadcaster's dinner.
Bir kere yayıncıların bir toplantısında söylediklerinden yola çıktım.
I don't think he's at dinner at 6 : 30pm.
6 : 30'da yemeğe gittiğini sanmıyorum.
She's expecting you for dinner at The Ritz at 8 : 00.
Sizi saat 8'de Ritz'de yemeğe bekliyor.
AII we proved is, if we're apart for weeks at a time... ... we might get through a dinner. That's not a marriage.
Tek kanıtladığımız şey bir hafta ayrı kalırsak sakin bir yemek yiyebileceğimizdi.
All right, dinner's at 7 : 00.
Tamam, yemek saat yedide.
She went to a dinner party, and one night, when Mama was at Lady Cumnor's,
Annesi Leydi cumnor'dayken bir akşam bir partiye gitmiş,
At Aitor's house we get frozen pizza for dinner.
Aitor'un evinde akşam yemeğinde dondurulmuş pizza yiyebiliyoruz.
I got to sit through a turkey dinner, looking at Ally's father whose tongue was in my mouth, while my bleach-head husband is out there singing karaoke!
Sarı kafalı kocamjkalkmış karaoke söylerken, Ally'nin, dili ağzımın içine girmiş olan babasına bakarak bir hindi yemeği boyunca oturmam gerekiyor.
Five? Your mother's ready for dinner at 5?
Annen akşam yemeğini saat beşte mi yiyor?
For God's sakes, it'll be awkward all through dinner, awkward at work.
Sonra yemek çok garip olur. İşte de sıkıntı çekerim.
And it wouldn't be a secret and we wouldn't have our wedding dinner at Pizza Hut.
Ve bir sır gibi kalmayacaktı Evlilik yemeğimizi de Pizza Hut'ta yemeyecektik.
One drink at G-Spot, the hottest new girl bar in town followed by dinner and scintillating conversation at Luke's a hot new French-fusion restaurant with an even hotter chef followed by late-night dancing at Love Tunnel left Charlotte exhilarated and happy as she'd been in ages.
Şehirdeki yeni ateşli kız barı G-Spot'ta bir içki, sonrasında Luke'un yeni Fransız yemekleri restaurantında ateşli bir şef tarafından hazırlanan yemek ve sohbet ve sonrasında aşk tüneli gece kulübünde dans derken Charlotte ayrılırken yıllardır olmadığı kadar neşeli ve mutluydu.
- That's okay, I've got dinner plans at 8 : 00.
Önemli değil.
Fifth row center and dinner at Le Cirque!
Beşinci sıranın ortası ve Le Cirque'te yemek.
Veronica surprised me at the office and took me out to dinner. She's so amazing. Well, we got something to tell you about Veronica, Chef!
- Veronica bir süpriz yaptı ve ofisime geldi, birlikte yemeğe gittik Çok şaşırtıcı bir kadın.
You should remember that and tell it at dinner parties.
Bunu hatırlayıp yemek davetlerinde anlatmalısın.
We just got invited to a dinner party at Dr. Crane's.
Doktor Crane bizi yemekli partiye davet etti.
He's at a dinner party.
Akşam yemeğinde.
I think we had dinner at Orso's.
Orso'da yemek yemiştik.
I made a reservation at Marco's for Peter's birhday dinner... but I'm thinking I should have you cater it.
Marco'da Peter'ın doğum günü yemeği için rezervasyon yaptırdım ama bence yemek servisini size yaptırmalıyım.
athena 123
attention 2122
atlanta 78
atlas 35
atlantis 57
atom 38
attend 22
atmosphere 21
attitude 81
attack 517
attention 2122
atlanta 78
atlas 35
atlantis 57
atom 38
attend 22
atmosphere 21
attitude 81
attack 517
atlantic 17
attorney 223
attraction 18
athens 42
athletic 62
attacked 36
attica 54
attractive 118
atticus 114
attila 22
attorney 223
attraction 18
athens 42
athletic 62
attacked 36
attica 54
attractive 118
atticus 114
attila 22
athletes 26
attacks 36
atlantic city 73
athelstan 45
attenborough 43
atoms 18
attagirl 140
atten 44
at your service 364
at the movies 19
attacks 36
atlantic city 73
athelstan 45
attenborough 43
atoms 18
attagirl 140
atten 44
at your service 364
at the movies 19