Eighties translate Turkish
159 parallel translation
Ah, the face and the body of the eighties.
Ah, yüzü ve vücudu seksenlere ait adeta.
No one was buying this together - woman-of-the-eighties stuff anyway.
Kimse bu tümüyle-80'lerin-kadını imajına inanmıyordu.
people still stab you in the back, just like they did in the eighties.
İnsanlar hala yoluna köstek oluyor ve arkandan vuruyor.
Must've have picked up a signal from an Eighties Walkie-talkie.
Seksenli bir telsizden sinyal yakalamış olmalı.
- Mid-fifties... - To mid-eighties.
Acayip bir sebze kokusu vardır, niyeyse.
Of course, she lost her eyesight in her seventies, and her balance in her eighties.
Yani gözlerini yetmişlerinde ve dengesini seksenlerinde kaybetti.
I want to see what happens in the Seventies and Eighties.
70'lerde ve 80'lerde neler olduğunu görmek istiyorum.
The Seventies and the Eighties?
70'ler ve 80'ler mi?
However, socialism was mostly disbanded in the late eighties, in the face of capitalist pressure.
Ancak, sosyalizm daha çok 80'lerin sonunda dağıtıldı, kapitalist baskı karşısında.
Mid-eighties?
Seksenlerinde olmali...
It was called the eighties.
Seksenli yıllardı.
Nearly all these places closed down in the Eighties.
1980'lerde bu tip yerlerin tamamına yakını kapanmış.
Satanic Ritual Abuse Syndrome was big in the Eighties.
Törensel Satanik Muamele Sendrom'u 80'lerde yaygınmış.
But wouldn't that put them in their, uh... what, eighties by now?
Ama bu onları, şey... yapmaz mı... ne, şu an seksenli yaşlarda mı?
There was one time my family fought and got real far away from each other. We called it the Eighties.
Benim ailem sadece bir kere kavga etti ve gerçekten araları açıldı, ve biz ona 80li yıllar diyoruz!
Well, for one thing, in the Eighties, when I was wearing safety pins to look cool, you were wearing them to stay dry.
Çünkü ben 80lerde çengelli iğneyi cool görünmek için kullanırken sen altın kuru kalsın diye takıyordun.
They're so 1990 and... 2001 is all about the eighties, which is really just the forties with coke.
1990 dan kalmalar. 2001 zaten 80'lerden ibaret ki 80'lerin de kola olmasa 40'lardan farkı yok.
Indricotheres can easily live into their eighties, and this longevity gives them a unique knowledge of their environment.
Indrokatırl'ar kolaylıkla seksenlerine kadar yaşayabilirler ve bu uzun ömürleri, çevrelerinde onlara benzersiz bir tecrübe kazandırır.
Been around since the eighties.
Seksenlerden beri varlar.
In the seventies, in the eighties... some people did terrible things in this country... and our judicial system did not punish them.
- 70'lerde ve 80'lerde bu ülkede çok kötü şeyler oldu. - Ve sizin siteminiz onları cezalandırmadı.
"Marilyn lived with Elvis Presley in the mid-eighties until she decided to move to Matalascanas".
Marilyn, Elvis Presley ile 80'lerin ortalarına kadar yaşadı ve sonra Matalascanas'a yerleşti.
Look! Am I some eighties gangster?
Perakende fiyatı 5,000 won olan birayı 1,900 wondan satacaksın.
It's a test questionnaire administered to a group of first graders in the early eighties.
80'lerin başında birinci sınıflara uygulanan bir test.
Long enough to know you got some serious eighties dance moves... so I guess you don't need comfort food.
Bazı ciddi seksenli dans hareketleri var bilmek yeterli Uzun... Bu yüzden konfor gıda gerek yoktur sanırım.
Well, it's supposed to be something from the eighties.
Şarkının seksenlerden kalmış olması lazım.
You know, he used to be a personal trainer back in the late eighties.
Seksenli yılların sonunda özel antrenördü.
No, you weren't. You're lookin'at "Eighties Doug"!
Hayır, ona değil, seksenli yıllardaki Doug'a bakıyordun!
I'm tired of slinging'these sixty-twos and these eighties.
Ufak tefek işler çevirip azıcık para için risk almaktan sıkıldım.
It was the eighties. We told you it was punk.
Punk olduğunu söyledik.
- Eighties, actually.
- Aslında seksenlerde. - Seksen beş.
mostly from the late eighties.
eseri var.Çoğu 80'lerden.
Marvin Dobie has been getting payments from a trust since the late eighties, a trust set up by David Lake.
Marvin Dobie seksenlerin sonundan beri David Lake'e ait bir krediden devamlı para alıyormuş.
Ah, so your mom was wearing vintage in the eighties.
Demek annen 80'lerde moda şeyler giyiniyormuş.
From back in the eighties.
1980'lerden.
So, you'll find seven-thirties, three-eighties...
Şimdi burda yedi otuzları, üç sekizleri...
He partied like an eighties clubber.
80'lerdeki gibi çılgın partilere katılmış...
Wow, that is partying like an eighties clubber.
Gerçekten de 80'lerdeki gibi çılgın partilere katılıyormuş.
Oh, he worked for the government for several years in the eighties.
Seksenlerde bir kaç yıl hükümet için çalışmış.
That's like from the eighties, who doesn't know that?
Seksenlerden kalma bir şeymiş gibi, kim bilmez ki?
Action, That Eighties Show...
Action, That Eighties Show...
THEN I WENT BLOND IN THE EIGHTIES. BUT WHO DIDN'T?
80'lerde sarışın oldum ama kim olmadı ki?
We had an eighties dance at school.
Okulda 80'ler gecesi düzenliyorduk.
Eighties fashion.
Seksenler modası.
High eighties.
80'lerde.
A little something like that, or if you want, we could do eighties style.
Birazcik soyle...
00, 00 : 30 : 02 : 00, During its fallow days in the early eighties, 00, 00 : 30 : 05 : 00, before its revival as an interurban railway hub,
Şehirlerarası demiryolu merkezi olarak canlanmadan önce, seksenlerin başında, durgun günlerinde, Bıçak Sırtı'nda bir polis karakoluydu.
00, 00 : 37 : 44 : 00, We may regard Cobra's Venice loft as a relic of the golden eighties 13, 00 : 37 : 47 : 13, when product placement superseded script-writing
Reklamın, senaryo yazarlığının yerini almasından ve... filmlerdeki aynasızların şehirde oturanların öncüleri olmak için banliyöleri terk etmesinden sonra...
00, 00 : 47 : 22 : 00, but he can't be blamed for this one, 00, 00 : 47 : 27 : 00, a bit of excessive art direction designed to parody eighties excesses.
fakat bunun için suçlanamaz, çünkü... seksenlerin aşırılıklarının paradosini yapmak üzere tasarlanmış, biraz aşırı kaçan bir sanat yönelimidir bu sadece. - Hollywood'a!
13, 00 : 50 : 04 : 00, In the late eighties, 00, 00 : 50 : 07 : 13, Japanese corporations did own many of the local office towers.
Japon şirketleri kendi yerel plazalarını yapmaya başladılar. Filmlerde de buraların sahipleri yine onlardı.
16, 00 : 24 : 01 : 16, As Blade Runner is the Los Angeles movie of the eighties, 16, 00 : 24 : 04 : 16, another period film,
Nasıl Bıçak Sırtı seksenlerin Los Angeles filmiyse, bir başka film,
16, 00 : 36 : 51 : 16, During the youth gang hysteria of the eighties, 16, 00 : 36 : 54 : 16, the stoically heroic cop made a comeback, 04, 00 : 36 : 58 : 16, and urban movie violence turned toward the apocalyptic.
Seksenlerde, genç çetelerin histerikli davranışları sonrasında, acılara sabırla katlanan kahraman polis tipi geri döndü... ve kent filmlerinin şiddeti, kıyameti andıran görüntülere doğru evrildi.
eight 2391
eighteen 179
eighth 28
eighty 238
eight hundred 29
eight years old 50
eight o'clock 93
eight years ago 123
eight hours 85
eight months 86
eighteen 179
eighth 28
eighty 238
eight hundred 29
eight years old 50
eight o'clock 93
eight years ago 123
eight hours 85
eight months 86
eight thousand 19
eight minutes 53
eight ball 29
eight seconds 33
eight times 19
eight days 24
eighth floor 17
eight months ago 48
eighths 16
eighth grade 19
eight minutes 53
eight ball 29
eight seconds 33
eight times 19
eight days 24
eighth floor 17
eight months ago 48
eighths 16
eighth grade 19