English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Exactly right

Exactly right translate Turkish

2,186 parallel translation
That's exactly right!
Aynen öyle!
Exactly right!
Aynen öyle!
- A breast blowout. Exactly right.
- Meme cümbüşü, aynen öyle.
You read him exactly right.
Adamı gerçekten doğru anlamışsın.
That's exactly right.
Bu çok doğru.
What I said within, exactly right.
Pekala, içeride de dediğim gibi, çok işi var.
I mean, I've planned a few things and they just weren't exactly right.
Birkaç şey planladım... -... ama hiçbiri istediğim gibi değildi.
- That's right... exactly right.
Doğru, kesinlikle doğru.
That's exactly right.
Çok haklısın.
He is exactly right.
Çocuk kesinlikle doğru söylüyor.
That's exactly right.
Kesinlikle.
That's exactly right, and we're gonna find blood on your hands, aren't we?
Aynen öyle. Ellerinde de kan bulacağız, değil mi?
No, no, it's exactly right.
Hayır, hayır. bir karışıklık yok.
That's exactly right. - Hello, governor. No, I'm standing with a couple of FBI agents here who are refusing to share information about a case.
Hayır, şu an bir dava hakkında bilgi paylaşmayı reddeden iki FBI ajanının karşısında duruyorum.
I don't know exactly what it is, but something's just not right with him.
Ne olduğunu tam anlamıyla bilmiyorum ama, o adamda doğru olmayan bir şeyler var.
I don't know when the right time is to bring this up exactly, but I've been wanting to talk to you.
Çocuklar bu doğru bir zaman mı bilemiyorum fakat, - ama sizinle konuşmam gerekiyor.
I think I can say exactly what I want right now.
Bence şu an ihtiyacım olan her şeyi söyleyebilirim.
Okay, say exactly what you want right now, Bob.
Tamam, söylemek istediklerini söyle o zaman, Bob.
I'm the police, and I'm here to protect you, but you're going to have to do exactly as I say, all right?
Ben polisim ve sizi korumak için geldim. Ama dediklerimi aynen yapacaksınız, tamam mı?
Running seems like exactly the right move for you right now.
Şu an, kaçmak tam olarak yapman gereken şey gibi duruyor.
That's exactly why I'm here, bro. To try to make things right between us.
Bu tam olarak neden burada bro am's Aramızda doğru şeyler yapmaya.
I think right now I'm in exactly a similar position as Mina.
Sanırım şu anda, tamamen Mina'yla aynı durumdayım.
Tyler wasn't exactly the right guy. He was just another one of Mandi's puppets. Yeah, well, we just wanted to tell you we think you're awesome.
Tyler tam olarak doğru erkek değildi sadece Mandi'in başka bir kuklası evet biz sadece senin harika biri olduğunu düşündüğümüzü söylemek istedik
The house of hastings isn't exactly My safe place to land right now, either.
Hastings ailesinin evi de benim için çok rahat bir yer sayılmaz.
You're right. A Marine pension, it's not exactly worth killing for.
Bir denizcinin emekli maaşı için adam öldürmeye değmez.
What is it right now, exactly?
Şimdiki durum nedir?
I didn't exactly know how to bring it up or even that I should, but... You're still in touch with Patty Hewes, right?
Tam olarak bu konuyu nasıl acacağımı ya da açıp açmamam gerektiğini bilemedim ama Patty Hewes'le hala görüşüyorsun değil mi
That's exactly what I need to hear right now.
Tam da duymak istediğim şeydi gerçekten.
Oh, yeah, something went wrong all right, but who's to say exactly what it was?
Bir şey ters gitti evet, ama bunun ne olduğunu kim söyleyebilir?
That's exactly where we're headed, right, Mikey?
Biz de tam oraya gidiyorduk, değil mi, Mikey?
Look, lots of women have been exactly where you are right now.
Bak, birçok kadın, şu anda senin bulunduğun ruh halinde.
'And if i hadn't reached the station at the right time...''... that's exactly what he might have done.'
Ve ben tam zamanında istasyona varmamış olsaydım tam olarak da bunu yapmış olurdu.
We're not exactly on the best terms right now.
Şu an aramızın da çok iyi olduğu söylenemez.
Which is exactly why you're the right one to do it.
- Ki bu yüzden bu işi sen yapacaksın.
It's exactly the same as before, right?
Tıpkı eskisi gibi, değil mi?
Exactly. See what you did right there?
Aynen bu yaptığımız gibi.
I was going to do it at dinner, but, well, I haven't exactly had the right moment.
yemekde konuşacakdım, fakat doğru anı yakalayamadım.
Exactly, am I right?
Haksız mıyım?
I'm not exactly her favorite person right now.
Şu sıralar pek de sevdiği biri değilim.
But right now, this ground, this club, owes Mr Bobby Charlton exactly nothing.
Ama şimdilik, bu saha, bu kulüp Bay Bobby Charlton'a hiçbir şey borçlu değil.
How do you know exactly the right question to ask?
Sorulacak doğru soruyu nereden biliyorsun?
Right.'Cause that's exactly where you'd take him.
Gidin evime bakın. Tabii ya. Çünkü götüreceğin yer tam da orasıydı.
I was right, what means to pack the bags and run away, that's exactly what they want..
Onlar da zaten çantalarımızı toplayıp kaçmamızı istiyorlar.
Exactly. You know, right?
Tabi canım haklısın.
Okay, I don't think jumping over a dumpster exactly qualifies as a superpower, but it's kind of weird, right?
Sanırımı bir çöp kutusunun tepesine zıplamak pek süper güç sayılmaz, ama biraz garip değil mi?
- That's exactly right.
- Çok doğru.
Right, exactly.
- Yani, aynen.
Now, I can't say exactly what those jobs were, Detective, but when Mr Galbraith found out, there was a real set-to between the men right in the middle of the street.
O işler tam olarak neydi bilmiyorum dedektif. Ama Bay Galbraith öğrendiğinde, sokağın ortasında kavga ettiler.
You're not just doing exactly what I was doing with the bartender the other night, right?
Adama söylediklerin, benim bardaki kadına söylediklerimden çok başka değil mi?
As soon as I'd stolen the laptop, good little Jilly did exactly the right things.
Laptop'u çalar çalmaz Jilly herkesin yapacağını yaptı.
All right, Susan, just do exactly as they say.
Pekâlâ, Susan ne diyorlarsa onu yap.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]