English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Falling down

Falling down translate Turkish

605 parallel translation
The ghost who died falling down from a three story building?
Üçüncü kattan düşen bir adamın hayaleti.
After you called me I went right out and got falling down stew.
Stüdyo'nun bu havada kürk giymemizi istediğine inanabiliyor musunuz?
Will it be falling down?
Yıkılıyor olacak mı?
Then I saw him falling down again.
Sonra onun yeniden düştüğünü gördüm.
Falling down in the bathtub like a little boy just because the lights went out.
Küçük bir oğIan gibi küvete düşüyorsun elektrikler kesildi diye hem de.
# Grandpa gets himself falling down drunk
# Dedem zil zurna sarhoş olmuş
Don't start out to get blind, staggering, stinking, falling down drunk.
Çıkıp kör olana, leş gibi kokana, düşene, bayılana kadar sarhoş olma.
Nobody starts out to get blind, staggering, stinking, falling down drunk.
Kimse kör olup, leş gibi kokup, düşüp bayılmak için başlamaz içmeye.
Well, after this I shall think nothing of... of falling down stairs.
Şey, bu düşüşten sonra merdivenden düşmeyi kafama takmam artık.
Could get killed falling down these steps.
İnsan bu merdivenden inerken düşüp ölebilir.
I feel such a fool falling down the steps.
Merdivenden düştüğüm için kendimi çok aptal hissediyorum.
The clown with his pants falling down Or the dance that's a dream of romance
# Pantolonu düşen palyaço... #... ya da dans, rüya gibi bir dans...
He's drunk, he's falling down. Everything.
Adam sarhoş, ayakta bile duramıyor.
It means people who are always falling down stairs... breaking necks, arms, or legs.
Her zaman merdivenlerden düşen boyunlarını, kollarını, bacaklarını kıranlar için söylenir.
When you went to Mass with your mother... and had long black hair, falling down to here.
Annenizle ayine gittiğinizde şuranıza kadar sarkan, uzun, siyah saçlarınız vardı.
Falling down stairs and spilling your beer on that woman.
Merdivenlerden düştüğünü, o kadının üstüne bira döktüğünü.
It's thirsty work, falling down stairs.
Merdivenlerden düşmek susattı.
You seem to be falling down on your job, Pepe.
İşinde başarısızlığa uğruyor gibisin, Pepe.
A little abject hand-wringing, chest pounding, falling down on my hands and knees.
Ellerini ovuşturan bir zavallı göğsümü yumruklayıp, dizlerimin üzerinde yalvarıyorum.
How many homes are souvenirs of boats until the point when, falling down, they become boats themselves.
Birçok kayık hatırası ev şehrin düşmesiyle birlikte, kendileri kayık halini almış.
There were explosions and houses were falling down.
Birşeyler patlıyordu ve evler yıkılıyordu.
The stuff falling down from the roof is blood of Cathars.
Nasıl isterseniz. Eğer tonozlardan kan aktığını görürseniz, Cathare kafirlerinin kanıdır.
Pennies from heaven, falling down.
Para gökten yağıyor, şansım döndü, yağıyor.
Guarantee, falling down, guarantee.
Yağıyor, Tanrı bana kefil, yağıyor.
Then Sir Roger did not die by falling down a staircase.
Bu durumda Sir Roger merdivenden düşerek ölmedi.
A nun falling down for the stairs.
Merdivenlerden yuvarlanan bir rahibe.
- I don't want people falling down in here.
- İnsanların burada düşmesini istemiyorum.
Everyone is falling down.
Herkes düşüyor.
Falling down drunk.
Yere yuvarlanmak.
Falling down drunk. And then we'll get maudlin.
Yere yuvarlanır ve sonra da duygusallaşırız.
There was a moment you could see them leaving their lines like the old films of the Somme battle, and falling down as our machine guns took them.
Aynı Somme Savaşı'nı anlatan eski filmlerdeki gibi hatlarını terkettikleri ve makineli tüfeklerimizin onları tek tek indirdikleri bir an vardı.
You sentimental slobs, before everybody gets falling down drunk, I got a few markers here.
Herkes sarhoş olmadan önce, siz duygusal serserilerin bilmesi gereken bazı notları okuyayım.
The buildings around here are all falling down, but we do manage to get the yard cleaned up once a month.
Buralardaki yapıların hepsi dökülüyor ama biz en azından avluyu ayda bir kez olsun, temizletiyoruz.
With your long arms falling down you look like a big sick monkey.
O uzun kollarını sarkıttığında hasta bir maymuna benziyorsun.
Now, at "one," your eyes are falling down heavily.
Şimdi, "bir" dediğimde, gözleriniz ağır ağır aşağı yönelecek.
Because people are always dueling and falling down wells?
İnsanlar sürekli düello yapıp kuyulara düştükleri için mi?
But if you men are falling down drunk...
Ama siz beyler sarhoşluktan yıkılacaksanız...
The bridge is falling down!
Köprü yıkılıyor!
Earth is trembling, everything is falling down
Tüm dünya titriyor Herşey yıkılıyor
It's only... Who comes shuffling up, his socks falling down? Reinhold.
Çorapları sarkmış ayaklarını sürüyerek gelen Reinhold mu?
We had a complaint about some broken window somewhere, and the glass falling down on the sidewalk.
Kırık bir camla ilgili bir şikayet aldık. - Bunun için mi geldiniz?
The sub is free falling and Matt and Susan drop at a rate of 30 metres a minute down into the darkness.
Denizaltı serbest düşüşte ve Ma  le Susan, dakikada 30 metrelik bir hızla karanlığın içine düşüyorlar.
Here's hoping we get falling-down drunk tonight.
Bu gece kör kütük sarhoş olalım.
The barns are all falling'down and the sagebrush is stickin'up through the porch.
Ahırlar yıkılıyor ve evin her yanını çalılar sarmış durumda.
And then she'd get falling-down drunk.
Daha sonra da kör kütük sarhoş olurdu.
I can just see Gooper falling for Her Majesty sitting on that brass throne, riding that tacky float down Main Street smiling and bowing, and blowing kisses to all the trash on the street.
Gooper, majestelerine nasıl tutuldu hayal edebiliyorum. Mae, pirinçten tahtına oturmuş, o zevksiz arabayla anacaddeden geçerken... gülümseyerek herkese selam veriyor ve bütün serserilere öpücük dağıtıyordu.
When a bird builds a nest..... to rest in and live in he doesn't build it in a falling-down tree.
Bir kuş içinde dinlenip yaşayacağı bir yuva kurduğunda... -... bunu yıkılmış bir ağaçta yapmaz.
We're going to get falling-down drunk tonight.
Bu gece yerlerde sürünecek kadar sarhoş olacağız.
So, to keep it from falling off, he got beach stones from the beach... or we did,'cause l-I worked on this building... all up and down the roof, just like that.
Aşağıya düşmesine mani olmak için, sahilden çakıl taşları topladı daha doğrusu biz topladık, çünkü ben de binada çalıştım ve çatıyı dalgalı bir şekilde yaptık.
- l fell down... Falling isn't good for a married man. Where are you?
- düştüm... düşmek evli bir adam için iyi değildir neredesin?
I'm falling apart and you go down memory lane with your silly jazz.
Ben parçalara ayrılıyorum ve sen aptal caz hatıralarından bahsediyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]