Guess so translate Turkish
9,682 parallel translation
I guess so.
Sanırım.
[Mike ] I guess so, but hey, hopefully they're right... [ siren wailing]
Öyle sanıyorum ama umarım -
Yeah, I guess so.
Evet, sanırım öyle.
I guess so.
Sanırım öyle.
He needs money? I guess so.
- Paraya mı ihtiyacı var?
I guess so.
Galiba.
I guess so.
- Sanırım öyle.
I guess so.
Herhalde.
I guess so, but, like, that one was the best time that I did it.
Ama bu yaptığım en iyi zamandı.
So I guess since you host the meetings, you've been coming to SNAP for a long time.
Buluşmalara ev sahipliği yaptığına göre terapi grubuna uzun süredir devam ediyorsun sanırım.
We didn't see him until two weeks after it happened, so I guess his experience has been different than ours.
Olayın üstünden iki hafta geçti onu hâlâ göremedik o yüzden bizden daha zor durumdadır diye düşünüyorum.
So I guess we're not gonna be pals then, huh?
- Sanırım arkadaş olmayacağız, değil mi?
So uh... that's it, I guess we're all done here.
Pekâlâ, o zaman buradaki işimiz bitti.
So I guess you don't want the surveillance maps of the museum?
O zaman, sanırım... müzenin gözetim haritasını istemezsiniz.
So I'm gonna guess that no one's gonna let me watch Harvey, either?
Sanırım kimse Harvey'i izlememe izin vermeyecek öyle mi?
Well, you've been Peter Florrick's man for years, and Peter Florrick wouldn't cross the street to stop me from choking, so yeah, I guess I am surprised.
Siz yıllardır Peter Florrick'in adamısınız,... ve Peter Florrick de beni gördüğünde boğulmaktan kurtarmak için asla yolunu değiştirmez, o nedenle evet şaşırdım.
So I took a bite, and I- - Oh, yeah, you'll never guess what jumped out.
Sonra bir ısırık aldım ve evet, hiçbir zaman ne çıkacağını bilemiyorsun sanırım.
Well, I guess I don't know what you would like, so... I haven't really picked yet.
Sanırım neleri sevdiğinizi bilmediğimden henüz bir yer seçmedim.
So, I guess that's... checkmate?
O yüzden, galiba bu bir şah mat?
I guess so.
Park alanından çıktıktan sonra anahtarlar kayıptı.
Guess we're not so different, right?
Çok da farklı değiliz.
So, you asked me to dig deeper on Brian Whitman, see if there were any other connections to Shana. Well, you'll never guess what I found.
Benden Brian Whitman'ı Shana ile başka bir bağlantısı var mı diye daha derinden incelememi istemiştin ya?
So, I guess the "former" bit was a bit premature.
Sanırım bu "eski" sıfatı için henüz erken.
Guess we know why he was crying so much.
Neden o kadar ağladığını biliyoruzdur sanırım.
Considering how they've been playing lately, it does feel like a job, so I guess it qualifies.
Son zamanda takımın oyununa bakılırsa, ağır bir çalışma olmuş da denebilir.
I guess she was living somewhere really terrible, and, so, Stef packed her up and moved her home.
Sanırım çok kötü bir yerde kalıyormuş ve Stef de pılını pırtısını toplatıp onu bizim eve getirmiş.
So I guess we have that in common, too.
Sanırım bir ortak noktamız daha var.
No, nothing so far, which is better than a corpse, I guess.
Hayır, daha bulamamışlar. Ölüsünü bulmaktan daha iyi sanırım.
So I guess it'll be up to us to love him through this.
Bu zor dönemi atlatmasını sağlamak sanırım bize düşüyor.
♪ Men. ♪ So this guy... I bail him out completely, agree to marry him, and guess what we do on our wedding night.
Sonra bu adamın--kıçını kurtardım, onunla evlenmeyi kabul ederek, ve düğün gecemizde ne yaptığını tahmin edin.
So I guess you didn't need the cavalry, huh?
Süvarilere ihtiyacınız yokmuş zaten.
So I guess I am sick.
Yani sanırım hastayım.
Just now, I was supposed to put you into a category so I would know what to say to you, but then I realized I didn't know what category you would want to be put in, so, uh, I was thinking, " I guess there's no time
Az önce, seni bir kategoriye koymam gerekiyordu, böylece sana ne demem gerektiğini bilecektim. Sonra fark ettim ki, hangi kategoriye girmek istediğini bilmiyorum.
So I guess this is it. Hmm?
Sanırım buraya kadar.
So I guess that flu shot I just got isn't gonna cover this.
- Grip aşısı çare değil sanırım. - Bir serum üzerinde çalışıyoruz.
Huh. So I guess adding the words "twin merge" to my vocabulary was pointless because they ain't twins.
Sanırım'ikiz birleşmesi'tabirim yanlışmış, çünkü ikiz değillerdi.
All right, so I guess I'll see you tonight. Yeah.
Tamam o zaman, bu gece görüşürüz herhalde?
So I guess this little talk is over... for now.
Yani sanırım bu küçük sohbetimiz sona erdi şimdilik.
I guess it's good that everyone's giving me so much flak.
Sanırım herkesin beni bu kadar eleştirmesi iyi bir şey.
So, if he really is gone, I guess it's your turn, Newbie.
Cidden öldüyse, sıra sende Çaylak.
Well, South Park hired me to be your interim while you're incapacitated, so I guess you can say I'm out of retirement.
South Park senin yokluğunda geçici olarak beni işe aldı, yani emekliliğim bitti diyebiliriz.
Guess my stupid plan wasn't so stupid after all.
Aptalca planım çok da aptalca değilmiş sanırım.
Guess you guys are short-handed, so...
Sanırım adama ihtiyacınız varmış...
So I guess it's a good thing... I didn't get hit by a truck.
Sanırım kamyonun bana çarpmaması iyi olmuş.
So, I guess you came all this way to see me in my skivvies.
Sanırım onca yolu beni donumun içinde görmek için geldiniz.
I guess Viper hacked Spencer so he could groom him?
Bence viper spencer ı hekledi - -böylece onu hazırladımı?
So, uh, I guess we're a team.
Sanırım takım olduk.
So, we ran it against that database, - and guess who popped up.
- Biz de o sistemde tarattık ve tahmin edin kim çıktı?
So I guess you know I'm a zombie.
Sanırım zombi olduğumu biliyorsunuz.
I guess... ever since I was a kid, I felt that it was so unfair how some people got treated worse just'cause they didn't have money.
Çocukluğumdan beri bazı insanların sırf parası olmadığı için daha kötü davranılmasının haksızlık olduğunu düşünüyorum.
That landing was so skillful, one would never guess we are in an uneven gravity field.
Düzensiz yerçekimi alanında görülmeyecek becerikli bir inişti.