He's doing translate Turkish
13,236 parallel translation
- Duncan, what are you doing here? - He's looking for his wife.
- Duncan, burada ne yapıyorsun sen?
How's he doing?
- Durumu ne alemde?
He's doing his flaming gasoline herbal labia cocktails.
Alevli vajina dudağı kokteyli yapacak.
He sent back a bunch of postcards saying he was doing stunts, trying to be a writer.
Dublörlük yaptığını söyleyen bir sürü kartpostal yolladı, yazar olmaya çalışıyormuş.
We're doing everything we can, but he's protected.
Elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, ama korunuyor.
She had no idea where he is or what he's doing.
Nerede olduğu ya da ne yaptığı hakkında hiçbir fikri yok.
Gamieux is dirty and we need to find out what he's doing.
Gamieux da bu işin içinde ve ne yaptığını bulmamız gerekiyor.
Ricky knows what he's doing. He's very good at his job.
Ricky işinin ehlidir.
Father, can't you... can't you see what he's doing?
Baba, ne yaptığını görmüyor musun?
- What's he doing?
- Ne yapıyor bu?
- What's he doing calling trips right 90 jet?
- Yolculuğu 90 jet denirken ne arıyor?
What's he doing?
Ne yapıyor?
He's the one who's doing this!
Bunu yapan o!
How's he doing?
O nasıl?
What's he doing?
- Aman Tanrım. Ne yapıyor?
He's upstairs doing his chores.
Yukarıda işlerini yapıyor.
I said, "My man Troy knows what he's doing."
"Adamım Troy işini biliyor" dedim.
How's he doing?
Durumu nasıl?
In his dreams, he's still running or skiing, doing things, you know. And then he wakes up and there's nothing I can say to him.
Rüyalarında hala koşuyor, kayıyor bir şeyler yapıyor ve uyandığında ona diyecek bir sözüm olmuyor.
How's he doing?
- Çocuk nasıl?
I got to admit. Living out in the woods, doing things his own way... He's like a boy after your own heart.
Kabul etmem gerek ki ormanda yaşayıp her şeyi kendi yöntemiyle yapan tam senin kalbine göre bir çocuk.
L'm doing a Skype class session with him... And he's having a really hard time in the schoolyard.
Skype üzerinden ders veriyorum da... okul bahçesinde çok sert düşmüş.
- What's he doing?
Ne yapıyor?
Yeah. No, not only that, but they think he's been doing this to other colleges.
Evet, bu kadarla da bitmiyor, başka okullara da aynısını yaptığını düşünüyorlar!
She said, "What's he doing in the desert? His problems are here."
Diyor ki "Bütün sorunları buradayken çölün ortasında ne arıyor?"
What the hell's he doing?
Ne halt yiyor?
What's he doing arriving on a fishing boat in Dagenham?
Neden balıkçı teknesiyle Dagenham'a gelmiş ki?
- What do you think he's doing?
- Onun ne yaptığını düşünüyorsunuz?
Doesn't know what he's doing?
Ne yaptığını bilmiyor mu?
She said he was doing biological work that could be lethal in the wrong hands.
Zobrist'in yanlış ellerde ölümcül olacak biyolojik araştırma yaptığını söyledi.
What he's doing?
Ne yapıyor?
And if God is showing you my death, he's doing it for a reason.
Tanrı sana ölümümü gösteriyorsa bunun sebebi vardır.
Your teacher definitely doesn't know what he's doing.
Senin hocan ne yaptığının farkında değil.
Come on, he's just doing tricks.
Sadece bir iki numara yapıyor.
What's he doing?
O ne yapıyor?
I think he's only doing it'cause he thought it would be better than the first time.
Galiba ilk seferden daha iyi olacak diye yapıyor.
Yeah, I have to stand on the stage next to him while he's doing it.
Ben ise, şarkıyı söylerken yanında durmak zorundayım.
And I know he's obviously gone on this tour and he's doing all that, but I kinda feel like...
Turneye çıktı, bir sürü şey yaptı ama duygularım...
He's doing okay.
O iyi gidiyor.
What d'you think he's doing every time he's not with you?
Seninle birlikte olmadığında ne yaptığını düşünüyorsun?
Do you wonder what your boyfriend is doing when he's not with you?
Arkadaşının seninle olmadığında ne yaptığına kendine soruyormusun?
Woman : What's he doing?
Ne yapıyor bu?
What's he doing that for?
- Ne diye avlıyor?
I mean, who the hell knows what he's been doing in there.
Yani, kim bilir içeride ne boklar yapıyor.
- He's not doing that anymore.
Artık o işleri yapmıyor.
Doing so, he would be anointed to unite all men... in peace for eternity.
O anda o herkesi birleştirmek vaftiz edildi. sonsuzlukta barışı için.
Nash... he's doing a story.
Nash, haberi yazıyor.
What's he doing?
- Ne yapıyor?
Louis hardly seems to know what he's doing.
Louis ne yaptığının farkında değil gibi.
What's he doing hanging out with a kid?
- Bir çocukla ne işi var?
The guy knows what he's doing.
Adamlar işini biliyor.
he's doing okay 17
he's doing well 32
he's doing very well 22
he's doing fine 41
he's doing all right 17
he's doing it again 38
he's doing great 57
he's doing it 43
doing 146
doing my best 16
he's doing well 32
he's doing very well 22
he's doing fine 41
he's doing all right 17
he's doing it again 38
he's doing great 57
he's doing it 43
doing 146
doing my best 16
doing it 61
doing okay 34
doing great 68
doing the right thing 27
doing good 60
doing nothing 49
doing well 31
doing all right 23
doing fine 26
doing things 20
doing okay 34
doing great 68
doing the right thing 27
doing good 60
doing nothing 49
doing well 31
doing all right 23
doing fine 26
doing things 20