English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He won't stop

He won't stop translate Turkish

354 parallel translation
He's sailing tonight and Julia won't lift a finger to stop him.
Bu gece gemiye biniyor ve Julia onu durdurmak için parmağını oynatmıyor.
He won't stop trying.
Asla vaz geçmeyecek.
- And he won't stop us!
- O da bizi durduramaz!
And he won't stop at Baskam.
Baskam ile yetinmeyecektir.
He drinks too much and he won't stop.
Arkadaşın çok içiyor, içmeye de devam edecek.
He won't stop shouting.
Bağırmayı bırakmayacak.
He won't be there, and then perhaps Ross will stop wasting my time.
Orada olmayacak, belki Ross artık zamanımı boşa harcamayı bırakır.
He won't stop racing.
Yarışmaktan vazgeçmeyecek.
No. He won't stop.
Hayır, durmayacak.
He won't stop!
Durmuyor.
He won't let her stop.
Kadının kendisini bırakmasından korkuyor, aklını kaçırmış gibi.
- He's a great cop, but he won't stop.
- O müthiş bir polis ama durmuyor, durmayacak da.
He won't stop.
Durmayacak.
He won't let me adjust the seat, he keeps his foot poised over the brake, and he yells, " Red light! Stop! Stop!
Koltuğu düzeltmeme müsaade etmez ayağıyla frene kadar uzanır ve üç blok ötede olduğumuz halde " Kırmızı ışık, Dur!
He knows the code, and Nick won't stop tracking his crushers till they're pushing daisies.
Şifreyi biliyor, Nick de, peşlerini bırakmaktan vazgeçmeyecek.
Weng won't stop until he kills you
Weng seni öldürene kadar durmayacak.
- No, he won't stop.
- Hayır, susmaz.
He won't stop me. Stop, Pierre.
Yeter Pierre.
He won't stop bleeding!
Kanaması durmuyor!
He won't stop until he kills me.
Beni öldürene kadar durmayacak.
He won't stop coming for you until he gets you, until he's reborn.
O durmayacak, senin için gelecek seni ele geçirene dek, yeniden doğana dek.
He won't stop them from annihilating Serbia.
Sırbistan'ı yok etmelerine engel olmayacak.
He won't stop, sir. We've tried to, all of us, but he won't take any notice.
O durmuyor efendim, denedim, hepimiz denedik ama o kimseyi dikkate almıyor.
'We're lost, but he won't stop and ask for directions.'
Belli ki kaybolduk ama kocam, arabayı durdurup yolu sormayı reddediyor.
- He won't stop till you scratch him.
Kulağının arkasını kaşımadıkça durmaz.
What if he won't stop?
Ya durmazsa?
And the other one, he won't never stop yapping'!
Diğeri sürekli zırvalıyor!
You know, your man has the head of a fly and he's chasing his wife all over the place, she's trying to hide the jam so as he won't get stuck in it... – I have to stop you there.
Biliyorsun, senin adamda sinek kafası var... her yerde karısının peşine düşüyor, kadın da... kocası reçel kavanozuna düşmesin diye reçeli saklamaya çalışıyor... - Orada dur bakalım.
If you have this disease, he won't stop until he's found some way to treat it.
Eğer bu hastalık sende varsa, bir çare bulana kadar, asla durmayacaktır.
He won't stop until he's killed them all..... and anyone who tries to stop him.
Hepsini öldürene kadar durmayacak. Kendisini durdurmaya çalışanları da öldürecek.
He won't stop crying.
Sürekli bağırıyor.
Now that he's started killing, he won't stop.
Öldürmeye başladıysa artık durmaz.
He won't stop.
Asla durmayacak.
You're with a guy who won't stop planning his future with you. He knows we'll end up together.
Senin birlikte olduğun adam da seninle olan geleceğini düşünmeye devam edecek çünkü sonuçta evleneceğinizi biliyor.
Stop here. He won't do anything.
Burada bekle, sana bir şey yapmazlar, hemen dönerim.
If you don't stop breathing down my fucking neck you won't make it to he next gas station.
Dinle küçük amcık. Ensemde boza pişirmeye devam etmeyi kesmezsen bir sonraki benzin istasyonuna ulaşmayı başaramazsın.
He won't stop till he gets what he wants.
İstediğini elde edinceye kadar durmayacak.
Doctor says he's gotta stop, but he just won't.
Doktor bırakmasını söylüyor, ama bırakmıyor.
- That he won't stop killing... until he makes us understand whatever it is he's trying to communicate.
- Anlatmaya çalıştığı her neyse... bizim anlamamızı sağlayana kadar, öldürmeyi bırakmayacağı.
Weng won't stop until he kills you.
Weng seni öldürene kadar durmayacak.
He won't let me stop killing until he gets his fill of blood.
o kana doyana kadar benim öldürmelerim sona ermeyecek.
I won't stop until he says so.
O dur diyene kadar durmayacaktım.
The man's life's about to end, but he won't stop taking readings.
O adamın hayatı son bulmak üzere, ama inceleme yapmayı kesmiyor.
Won't stop till he finds it.
Onu bulana kadar durmayacak.
Vampire or not, he won't stop hunting us now.
Vampir veya değil. Bizim peşimizi bırakmalı.
He won't stop now.
O şimdi asla durmaz.
- Stop shooting, then he won ´ t.
- Ateş etmeyi keserseniz gelmez.
He won't go fight in the National Guard. I'll stop him.
Yarına bir tane kurmuş olurlar. Bunların hepsi dedikodu. Doğru olduğunu sanmıyorum.
I think he won't stop until you're fired.
Sen kovulana kadar seninle uğraşmaya devam edecek.
When he reaches Ahm Shere, even the Scorpion King won't be able to stop him.
Ahm Şer'e ulaştığı zaman Akrep Kral bile onu durduramayacak.
He won't stop till he finds what he's looking for.
Aradığı şeyi bulana kadar durmayacaktır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]