English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'd remember

I'd remember translate Turkish

1,738 parallel translation
I remember the first time I was a pall bearer.
İlk kez tabut taşıdığım zamanı hatırlıyorum.
Remember you said if I ever slept with that girl From days of our lives, I'd be the king?
Sana, Days of Our Lives'de * oynayan kizla yatarsam kral olacagimi söyledigim günü hatirliyor musun?
And I remember looking out the window of the car, just... I'm thinking, I'm wondering, "Where are we gonna go?"
Arabanın camından dışarı bakıp nereye gideceğiz diye merak ettiğimi hatırlıyorum.
How'd it end? I don't remember.
Hatırlamıyorum.
I couldn't remember where I'd seen it before.
Ama nerede gördüğümü hatırlayamamıştım.
That is the world I remember and the one I wish I'd never known.
Hatırladığım dünya bu ve keşke onu tanımasaydım.
Because I remember when he first came, you said he was the most brilliant student you'd ever seen.
Çünkü buraya ilk geldiğinde gördüğün en zeki çocuk olduğunu söylemiştin sanırım.
I'd rather just remember him and deal with the pain.
Onu hatırlayıp, acıyla başa çıkmayı tercih ediyorum.
I can remember the My Generation session very clearly, because it was so unusual.
My Generation seansını çok iyi hatırlıyorum çünkü çok sıra dışıydı. Özellikle kekelemesi.
I'd remember! She wasn't there very long.
Uzun süre orada değildi.
I don't remember who wrote "I love a sunburnt country" but I'd bet money they never lived out here.
"Güneş yanığı bir ülkeyi severim" diye kim yazmıştı hatırlamıyorum ama bahse girerim ki hiç buralarda yaşamamışlardır.
And, furthermore, you'd think I'd remember a thing like that.
Üstelik böyle bir şeyi unutacağımı nasıl düşünürsün?
I seem to remember me being the one saying no and you saying it'd be good for his character.
Hatırladığım kadarıyla orduya katılmamasını istemiştim ve sen de onun karakterine uyuyor demiştin.
One day I'd had enough, I don't remember what she told me but I just snapped.
Bir gün, ne dediğini tam hatırlamıyorum, tak etti canıma aniden kalkıp odasını bastım.
To tell you the truth, I don't remember anything before D-day, man.
Doğruyu söylemek gerekirse, askeri harekâtımızdan önceki şeyleri hatırlamıyorum.
- I can't remember. I said I'd put a bomb in it and blow him up beyond dental records.
Söyledim ki, arabasının içine bomba koymak ve diş verileriyle beraber üçurmak istiyorum.
I'd like you to remember my father for what he really was.
... babamım gerçekte nasıl biri olduğunu hatırlamanızı isterim.
If only I could remember, then you'd be able to follow up with a phone call, or a visit, or something.
Keşke hatırlayabilsem, böylece telefon ederek devam edebilirsin, veya ziyaret edebilirsin, ya da başka bir şey.
But remember, Daisy wanted to help out, too, and she'd be damned if she wasn't gonna make a contribution.
Tamam. Hadi Luke. General'i alalım.
Do you remember I'd gone to Delhi.. .. to attend my cousin's wedding?
Delhi'ye kuzenimin düğünüme... gittiğim günü hatırlıyor musunuz?
I was afraid you'd remember my name from the adoption papers.
Evlatlık belgelerinden ismimi hatırlarsın diye korktum.
I remember I cried because they'd taken away from me the only thing that gave me hope.
Ağladığımı hatırlıyorum bana ümit veren tek şeyi elimden almışlardı çünkü.
I thought that maybe you'd remember a couple of places he'd go to cool off.
Belki sakinleşmek için gittiği birkaç yeri hatırlarsın diye düşündüm.
Then I went in to her ladyship and..... she was so drowsy, poor dear, she couldn't remember why she'd rung.
Sonra Leydi'nin odasına gittim ama çok uykuluydu niçin çaldığını hatırlayamadı.
And in a week's time, when you want to shoot me in the head, I'd like you to remember that.
Kimse sizi zorla getirmedi ve bundan 1 hafta sonra beni öldürmeyi düşündüğünüzde bunu hatırlamanızı isterim.
I remember walking in to there for the first time : The smell... the smell is the first thing that hits you, And being from D.C., if you've ever been to the National Zoo when you walk into the elephant house there, that's the best way to describe it.
İçeri ilk kez girişimi hatırlıyorum, bir koku vardı sizi mahveden bir kokuydu eğer hiç Washington Ulusal Hayvanat Bahçesi'ne gitmişliğiniz varsa fillerin olduğu bölümün kokusunu bilirsiniz işte orası da aynen böyle kokuyordu.
- If I had, I doubt I'd remember. - Why not?
Tüm kayalar birbirinin aynıdır.
I seem to remember we did say that we'd sort out the leadership after we'd done the deal.
Yanılmıyorsam iş bitince liderlik konusunu konuşacaktık.
I knew you'd remember.
Hatırlayacağını biliyordum.
Eugene's been king of this swamp as long as I can remember.
- İşte. Eugene, kendimi bildim bileli bu bataklığın kralıdır.
I think I'd remember.
Sanırım hatırlardım.
- Look, I don't know, but, I'd remember if I got some help.
- Dinle, bilmiyorum, ama biraz yardım edersen hatırlayacağım.
I'd like to remember one good thing I did in life...
Hayatta yaptığım tek bir iyilik var mı, hatırlamak isterdim.
I don't remember any of my dreams, anyway, except for the ones involving cheese and Tyra Banks.
Ben zaten rüyalarımı hatırlamıyorum. İçinde peynir ya da Tyra Banks geçenler dışında.
I remember when you were younger, you'd go visit your grandfather's house, and you were fascinated with his papers and his law books.
Daha çocukken, dedenin evine ziyarete gittiğini hatırlıyorum ve onun kağıtları ile yasa kitaplarından büyülenirdin.
I also put in a picture of myself so he'd remember who I was.
Bir de, beni tanıyabilmesi için resmimi koydum.
I remember he once asked me, "How many reasons does someone need to commit suicide?"
İyi hatırlıyorum, bir keresinde bana "Birinin intihar etmesi için kaç nedeni olmalıdır?" diye sormuştu.
Well, I'm sure I'd remember if I did.
Eğer olsaydı sanırım hatırlardım.
You remember when you were just a little boy? I'd bring you up here to the office?
Daha küçük bir çocukken, seni buraya getirdiğim zamanları hatırlıyor musun?
Mom was right, I didn't remember, but I'd heard about it enough times to know what it was.
Annem haklıydı, hatırlamıyordum, ama ne olduğunu öğrenmeme yetecek kadar duymuştum.
I'd remember that one.
Görsem hatırlardım.
I remember being scared that whoever was out there would hear it.
Eğer korkudan ses çıkarırsam, dışardakinin bunu duyacağını düşündüm.
Remember how I always said that the day would come and I'd be done?
Hani hep diyordum ya,... bir gün gelecek bu işler bitecek.
And I certainly think I'd remember killing her.
Ve elbette öldürdüğümü hatırlardım.
Remember what you told me about how much I'd regret it if I skipped prom?
Eğer baloya gelmezsem ne kadar pişmanlık duyacağımı anlattığını hatırlıyor musun?
I remember when you were little you liked to look in the back of the math book because you knew even though it made no sense then, by the end of the year you'd understand it all.
Hatırlıyorum da, küçük bir çocukken o an bir anlamı olmadığını bilsen de matematik kitabının son sayfasına bakmaya bayılırdın. Çünkü, sene sonunda kitabın tamamını öğrenmiş olacaktın.
When you were making all those arrests, locking up bad guys, were you imagining a day when you'd be so busy kissing the chief of detectives'ass you wouldn't remember what it was like to be a cop?
Bütün bu kötü adamları tutuklayıp hapse gönderirken Polis Şefi'nin kıçını öpmekle çok meşgul olup,... polis olmanın nasıI bir şey olduğunu unutacağın aklına geliyor muydu?
I'd remember your ass if we'd met.
Tanışsaydık kalçalarını hatırlardım.
a skill I'd almost forgotten until you caused me to remember.
Bana hatırlatmanızdan önce neredeyse unuttuğum bir yetenek.
I'm sorry, but the truth is you are very young and you're single, and I can't remember another case where an applicant's mother said, "She'd make a terrible candidate."
Ve daha önce başvuru sahibinin annesinden, kızı için berbat bir aday dediği bir dosyayı hiç hatırlamıyorum.
Of all people, I'd think you would remember that.
Bunu hatırlayacağını sanırdım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]