English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'll leave you be

I'll leave you be translate Turkish

285 parallel translation
I'll be sorry to leave you.
Senden ayrılacağıma üzgünüm.
I can't leave you out here like a criminal. - Come along, it'll be great fun.
- Gelin haydi, eğlenceli olacak
Leave him or I'll tell Madame and you'll be fired!
Bizi rahat bırak, yoksa madama söylerim, kovulursun!
Huw, boy, if you should ever leave me, I'll be sorry I ever had babies.
- Huw, yavrum, eğer sen de beni bırakıp gidersen doğurduğuma pişman olurum.
You know, I'll be really sorry to leave those poor girls.
Bu zavallı kızları geride bırakacağım için çok üzülüyorum.
If he fails to take my hand, or if he doesn't leave you, Then you're the winner. That way he'll be yours, and I won't need him.
Elimi tutmazsa, benimle kalmazsa siz kazandınız demektir.
I'll meet you at the horses in five minutes, then we'll leave this town.
Beº dakika sonra atlarin orada buluºalim. Sonra da kasabayi terk ederiz.
Again you leave and who knows when you'll be back. I'll miss you. Again you leave and who knows when you'll be back.
Yine gidiyorsun, kim bilir ne zaman döneceksin.
Because I'm going to get some money - so much money that you'll be able to leave that woman... and then never have to worry about that part of it again.
çünkü biraz para alacağım - karını terk edebileceğin kadar çok para... bir daha işin o kısmını dert etmeyeceksin.
I'll be back and when I get back, you two be ready to leave.
Geri döndüğümde, ikiniz burdan gitmek için hazır olacaksınız.
If you will be so good as to leave it with me... I'll see that you have your supplies as usual... when you return from your holidays.
Eğer bana bırakmaya lütfederseniz tatilinizden döndüğünüz zaman, her zamanki gibi ihtiyaçlarınızı karşılayacağım.
Commissioner, excuse me... but if you don't allow me to leave, I'll be in big trouble, believe me!
Komiser, afedersiniz gitmeme müsade etmezseniz, başım büyük belaya girecek, inanın!
- You mean if I hurry, I'll be late? Leave a sandwich.
- Yani acele edersem geç mi kalırım?
I'll admit the furnishings do leave something to be desired... but it has a lived-in quality, don't you think?
Mobilyaların pek de arzulanacak cinsten olmadığının farkındayım ama kalite her zaman kalitedir değil mi?
I'll be all alone if you leave.
Gidersen yapayalnız kalırım.
I mean, if he loves you, he'll be hurt if you leave him.
Yani, eğer seni çok seviyorsa, ayrılacak olman onu çok etkilemiştir.
I don't want to know who you are but if you leave you'll be arrested and so will I and my staff.
Kim olduğunuzu bilmek istemiyorum ama ama çıkarsanız tutuklanacaksınız. Ben ve benim ekibim de tabii..
I must leave you, but I'll be right back.
Sizi yalnız bırakıyorum ama hemen döneceğim.
I'll be bloody grateful if you'd leave, Colonel.
Eğer hemen giderseniz çok müteşekkir olurum Albay.
I swear I'll never leave you and you'll be the last woman in my life.
Yemin ediyoum, seni asla terk etmeyeceğim ve sen hayatımdaki son kadın olacaksın.
I'll be the most sorry when you leave.
Gittiğinde en çok üzülen ben olacağım.
If by any chance it should occur to you in those 40 or 50 hours to end this matter differently, in some fantastic manner, to lay hands on yourself... Perhaps this is an absurd supposition and I hope you'll forgive me for that, would you be so good as to leave a short but thorough note, just two lines, two lines will do, that's all.
Eğer şu önümüzdeki 40-50 saat içinde, bu konuyu farklı bir biçimde bitirmek düşünceniz varsa, fantastik bir son mesela kendi cezanızı kendinizin vermesi gibi ki belki de bu anlamsız bir varsayım ama böyle düşündüğüm için bağışlayın bana geriye bir not bırakmak gibi bir iyilikte bulunur musunuz?
When I leave the room, you'll be the sitting duck.
Ben gidince Michael, sen oyundaki ebe olacaksın.
Mr. Boyle is out of town but I'm sure if you leave your name and a number where you can be reached, he'll..
Bay Boyle şehir dışında ama eminim siz adınızı ve numarınızı bırakırsanız kendisi size bizzat...
But if you leave I'll be sad.
Ama terkedersen üzülürüm.
You'll be the only rational man left on this island after I leave tomorrow.
Yarın ben gidince buradaki tek aklı başında kişi sen olacaksın.
How sad I'll be when you leave me
¤ Ne kadar çok üzüleceğim Terk ettiğinde beni
As I've said, you'll be forced to come too I hope you don't leave it too late.
Sonunda benim dediğime geleceksin ya, inşallah geç olmaz.
Sorry for this inconvenience but I'll have to ask you to leave the bus. Please be sure to take your belongings.
Bayanlar ve baylar verdiğimiz rahatsızlık için özür dileriz ama inmeniz gerekiyor.
I'll leave, but you'll be hearing from me.
Şimdi gidiyorum ama sonra yine görüşeceğiz.
If you're drunk, you wouldn't know if I leave, and you'll be here all alone.
Sarhoş olursan, sızdığında benim gittiğimi anlayamazsın, ve burada yalnız başına kalırsın.
I'll leave, because I'm disgusted from working with you!
Evet, be, gideceğim tiksindim verdiğin ekmekten!
You leave and I'll be crawling with chicks by sundown.
Eğer şimdi bu kapıdan çıkarsan, güneş doğana kadar kadınlarla günümü gün ederim.
all i know is i have to leave, because then he'll follow me and you and megan will be safe.
Tek bildiğim burayı terketmem lazım, çünkü o beni takip edecek ve seninle Megan güvende olacaksınız.
Excuse me, I think I'll go to my room and leave you two lovebirds be.
Ben odama gidip muhabbet kuşlarını rahat bırakayım.
If you leave here, we'll be in misery, you and I.
Buradan ayrılman, ikimizin de mutsuz olması demek.
Unfortunately, I'm going to have to ask you people to leave the bus and answer a few questions, names, addresses, and all that, and you may leave your personal belongings in the bus because you'll be right back.
Ben Yargıç Axel. Bir kaza oldu. Maalesef sizden otobüsten inmenizi ve birkaç soruya cevap vermenizi isteyeceğim.
You think if there's no money for him, I'll be forced to leave Lennox and come with you.
Parası olmazsa, Lennox'ı bırakıp seninle gelirim sanıyorsun.
When you leave the Presidio you'll be on my turf, and I'll haul your ass.
Presidio'dan çıktığın zaman benim bölgemde olacaksın, ve ben seni yakalayacağım.
If you tell me you'll never be ready, I'll leave right now, never bother you again.
Asla hazır olmayacağım dersen, gidecek ve seni bir daha rahatsız etmeyeceğim.
Cos when I leave you, you'll not only know how to fight, you'll be able to take care of yourself outside the ring, too.
Çünkü seni bıraktığımda, sadece dövüşmeyi değil. Ringin dışında da kendini korumayı öğrenmiş olacaksın. Tamam mı?
Since I seem to be an uninvited guest at your little party, I'll leave you with your beloved son and be on my way.
Şu anda burada, çok sevgili oğlunla yaptığın partide istenmeyen misafir olduğuma göre, yoluma gitsem iyi olur.
I'll be hurt if you leave.
Gidersen kırılırım.
I'll sure be glad when I can leave this place and take you with me.
Seni yanıma alıp, şuradan bir gidebilsem çok mutlu olacağım.
Well, why don't we leave your bike here... and I'll get you to where you need to be double-quick on the back of mine?
Peki, neden bisikletini burada bırakmıyoruz ve ben seni gideceğin yere iki kat hızlı götürmüyorum?
Of course, if you decide not to accept my offer, then I'll be forced to make you leave in a less pleasant way.
Tabii, eğer teklifimi kabul etmezseniz,.. ... sizi, hiç hoş olmayan bir şekilde şehri terk etmeye zorlayacağım.
Well, no, it just occurred to me that I was suggesting you take a jar of vitamins, when the smart thing to do would be to leave the door open. Look at that.
Bence bir kavanoz vitamin almaktansa, yapılacak en akıllıca şey kapıyı açık bırakmak.
- You'll be okay if I leave you?
- Gidersem rahatsız olmazsın, değil mi?
I, of course, shall be on my way to your homeworld, but I'll leave you in the hands of my most experienced officers.
Ben, tabiki gezegeninize gitmek üzere yolda olacağım ancak sizi en tecrübeli subaylarımın güvenli ellerine bırakacağım.
I'll leave and you'll be sorry.
Gideceğim, ardımdan üzülürsün sonra.
I don't expect them to be happy about it. But once my troops are in place I think you'll find it very difficult to get them to leave.
Bundan mutlu olmalarını beklemiyorum ama birliklerim buraya ayak bastığında onları o kadar kolay gönderemeyeceksiniz

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]