English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You believed in me

You believed in me translate Turkish

228 parallel translation
Jan, I'll never forget that you believed in me.
Jan, bana inandığını asla unutmayacağım.
You believed in me.
Bana inanmıştın.
But it wouldn't be make-believe If you believed in me
Bana inansaydın olmazdı yalancıktan!
But it wouldn't be make-believe If you believed in me
Bana inansaydın yalancıktan olmazdı!
I thought that at least you believed in me.
En azından senin bana inandığını sanıyordum.
As long as you believed in me... that I could win...
Bana inandığın takdirde kazanabilirim...
Now if you want to give up and go home, then go ahead. You believed in me in the movies.
- Filmlerde bana inanmıştın.
You believed in me.
Bana inandın.
You believed in me when nobody else did.
Kimse inanmazken, bana sen inandın.
You believed in me
Sen bana inandın
I know how much you believed in me... and I just wanted to come by and say...
Bana ne kadar inandığını biliyorum.. ve bu yüzden bir uğrayıp..
You believed in me -
Siz bana inandınız...
I'm sorry. You believed in me when nobody else did.
Sen kimse beni umursamazken bana inandın.
Because it was you, Princess Atta. You believed in me- -
Bu sizin sayenizde oldu, Prenses Atta.
You believed in me even when I didn't believe in myself.
Bana inandınız, ben bile kendime inanmazken inandınız.
You believed in me when no one else would.
Başka kimse inanmazken siz bana inandınız.
It's you in this situation. You said you believed in me.
- Bana inandığını söylemiştin!
You believed in me.
Sen bana inandın.
You said that you believed me in front of my uncle.
Amcamın önünde bana inandığını söyledin.
She believed in me, you know.
Bana güvenirdi.
You also told me you no longer believed in killing, yet you killed one of my men.
Artık öldürmediğini de söylemiştin ama bir adamımı öldürdün.
You never believed in me anyway...
Bana asla inanmadın zaten..
If you had believed in me, this would not have happened.
Bana inanmış olsaydınız, bunlar olmazdı.
No, it is you that destroyed Shuvan! If you had believed in me, if you had helped me a little... the Kulhak would have never dared to burn down the school.
Eğer eğer bana inansaydınız azıcık da olsa yardım etseydiniz beyler okulu yakmaya cesaret edemezdi.
I wish Howard and Cathy were here to see it... because, believe me, they believed in you right from the start... - if not before.
Keşke Howard ve Cathy de bunu görmek için burada olabilselerdi, çünkü inan bana, öncesinde olmasa bile...
I've begun to hate him intensely since I've known you because you've respected me, believed in my innocence
Ondan yoğun olarak nefret etmeye ise seni tanıdıktan sonra başladım. Çünkü sen bana saygı gösterdin. Masumiyetime inandın.
I could make you happy if you just believed in me.
Eğer bana biraz inansaydın... seni mutlu edebilirdim.
If you just believed in me.
Eğer bana biraz inansaydın.
But now you have given me the strength to remember what I once believed in with all my heart and for that, I thank you.
Fakat simdi sizler bana bir zamanlar tüm kalbimle inandığım şeyleri hatırlama gücü verdiniz. Bunun için size teşekkür ediyorum.
Everything I have ever believed in tells me I cannot ask you that.
İnandığım her şey, size sormamam gerektiğini söylüyor.
As mine does me, and yet, all I have to do is look at you and everything I ever believed in fades to nothing.
Benim de öyle ama tek yapmam gereken sana bakmak ve inandığım herşey yitip gidiyor.
You, unlike me, would beat up somebody's grandmother... or an entire senior citizens community if you believed in the principle.
Sen de benim gibi, birisini büyükannesini pataklayabilirdin ve eğer prensiplerine uyarsa, tüm ihtiyar heyetini bile.
Nah, but-but when he spoke to me he was very concerned... and he really believed in this film, you know.
* Benimle konuştuğunda filmle çok içli dışlı olduğunu gördüm. * Bu filme çok güveniyor. *
You told me long ago that you had seen this moment in our future but until now, I- - I never really believed.
Uzun bir zaman önce bu anı geleceğimizde gördüğünü anlatmıştın ama şu ana kadar ben- - Ben sana inanmamıştım.
Goodbye, Mr Hankey! Bring me lots of presents! I always believed in you!
Hoşçakalın Bay Hankey, bana daha fazla kadayıf getirin, size daima inanıyorum.
It bothers me that you cared about him, and you believed in him and now you feel betrayed.
Beni rahatsız eden ; ona üzüldün, inandın ve şimdi... ... ihanete uğramış hissediyorsun.
Those were our friends... good people willing to put their lives on the line for something they believed in and now you're telling me that they are gone... that they are slaughtered.
Chakotay, ne oldu?
You asked me before if I believed in the devil. - I do now.
Daha önce Şeytan'a inanıp inanmadığımı sormuştun.
How could I have even believed you were actually interested in me?
Aslında gerçekten benimle ilgilendiğine, nasıl inanabildim?
You believed in me!
Sen inandın!
If you hadn't believed in me...
Eğer bana inanmasaydın...
I never would've discovered I could be creative if you hadn't believed in me.
Bana inanmasaydın asla yaratıcı olduğumu göremeyecektim.
Michael, you must have really believed in me... to think you could ride my coattails to the top.
Michael, gerçekten benim yeteneğimi kullanarak zirveye çıkacağını düşünmek için bana inanmalıydın.
You'd be amazed at how many clients come to see me because they once believed in a priest.
Bana kaç kişinin bir zamanlar rahiplere inandığı için geldiğini bilseniz şaşırırdınız.
You never, not once, believed in me.
Bir kez bile olsun bana inanmadın.
Believe in me as I believed in you.
Bana inan. Benim sana inandığım gibi.
Believe in me as I believed in you.
İnan bana. Aynen sana inandığım gibi.
You told me he was in prison, Carol. I believed you.
Hapiste olduğunu söylemiştin.
You always believed in me, man, even when I didn't.
- Bana her zaman inandın, dostum.. Kendim inanmadığım zamanlarda bile.
* You trusted me, believed in me *
Sen bana güvendin, inandın...
I've done my best to pass his teaching to you, and in our time together... you have proven to me that you are capable of all he believed you would be.
Onun bana öğrettiklerini sana aktabilmek için elimden geleni yaptım,... ve beraberliğimiz boyunca bana onun sana olan tüm inancını kanıtladın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]