English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You been

You been translate Turkish

154,173 parallel translation
Wilson, how many hours you been working?
- Kaç saattir çalışıyorsun Wilson?
Have you been waiting long?
- Çok beklettik mi?
How much have you been trending the last few weeks?
Önceki haftalarda ne kadar popülerdin peki?
So, who've you been on the run from?
- Kimden kaçıyordun?
How have you been?
Nasılsın?
How've you been, Dad?
Nasılsın baba?
Wait. I've been looking for you all day.
Bütün gün seni aradım.
Do you have any idea how many places I've been looking for you?
Seni bulmak için kaç yere gittim biliyor musun?
Look, since you've been here.
Sen buraya geldiğinden beri.
Dr. Grey wouldn't have been able to do anyth... you know, why don't we...
Dr. Grey olsaydı da bir şey yapamazdı.
But what the hell are you supposed to do when you're completely against the order that you've been given?
Fakat tamamen karşı olduğun bir emir aldığında ne yapacaksın?
It should have at least been fun, but you two were so busy arguing about how to teach or not teach students that you forgot that you had one in here!
Eğlenceli olması gerekiyordu ama siz ikiniz burada bir öğrenciniz olduğunu unutup öğrencilere nasıl öğretilmesi gerektiğini tartışmakla meşguldünüz.
Excuse me, sir, um, you've been asked to leave the premises, so if you can follow me...
Affedersiniz efendim, buradan ayrılmanız istendi. Beni izlerseniz -
Today you would have been performing a mother-to-son kidney transplant.
Bugün anneden oğula böbrek naklini yönetiyor olabilirdin.
People have been fighting this since the minute you brought her here.
İnsanlar onu buraya getirdiğinden beri kavga ediyorlar.
Oh! Dr. Minnick's method is awesome, but I've really been wanting to do it with you.
Dr. Minnick'in yöntemi muhteşem ama ben sizinle çalışmak istiyorum.
So, you've been here since morning?
Sabahtan beri burada mısın?
You've been working, doing cases?
Çalışıyorsun. Hasta kabul ediyorsun.
- He says that you've been...
- Dediğine göre- -
No. You've always been your own man.
Sen her zaman kendine has biri oldun.
You just told me last night that you hadn't been drinking.
Dün akşam bana içki içmediğini söylemiştin.
By the way, uh, Glenn's been trying to reach you.
Bir de Glenn sana ulaşmaya çalışıyordu.
- You've been working out.
- İş üstündesin.
Well, I don't like to talk that way, but... you can't live the way you've been living for more than a few months.
Böyle konuşmayı istemem ama bu şekilde yaşarsan, birkaç aydan fazla idare edemezsin.
Well, what about the police brutality case you've been working on?
Peki ya polis şiddeti hakkında üzerinde çalıştığımız dava ne olacak? Davayı sana bırakıyorum.
And we all know you have been distracted by the business with your family. Yes.
Ve hepimiz de ailenin işleri yüzünden dikkatinin dağıldığını biliyoruz.
- Hasn't been going well for you.
Senin için işler iyi gitmiyor olsa gerek.
There's nothing I'd rather do than help you, after all we've been through, but I-I have legal troubles of my own.
Sana yardım etmekten daha çok isteyeceğim hiçbir şey yok. Birlikte atlattığımız onca şeyden sonra. Ama başımda epey hukuki sorunum var zaten.
It's been a pleasure working with you.
Seninle çalışmak bir zevkti.
You told him it's been a pleasure working with him.
Sen ona, "seninle çalışmak bir zevkti" dedin.
I've been working so hard with you for 2 ½ years now.
Seninle 2,5 yıldır seninle yoğun şekilde uğraşıyorum.
I thought you'd been making progress, but for every step forward you take a hundred steps back.
İlerleme kaydettin sanmıştım ama attığın her adımdan sonra yüz adım geri gidiyorsun.
It's been more than "a pleasure" working with you.
Seninle çalışmak "bir zevk" ten ötesiydi.
You know, I was thinking, after all I've been through, that maybe I should ask that Allie girl out to that Italian place.
Tüm bu başımdan geçenlerden sonra belki de o Allie denen kızı o İtalyan mekânına götürmem gerekirdi diye düşünüyordum.
Answer the question you wish had been asked instead of the one that was.
Sorulana değil, sorulmasını istediğin soruya cevap ver.
I'd ask you where you've been, but I'd just get a lie.
Nerede olduğunu sorardım ama elime sadece bir yalan geçerdi.
You've been brought here to rectify the damage Norteguay has suffered from crippling U.S. sanctions.
Buraya Norteguay'ın Amerikan yaptırımlarından gördüğü zararı telafisi için getirildiniz.
I have been holding off on telling you, and I'm sorry.
Sana söylemeyi erteliyordum ve özür dilerim.
Since you joined the team and began helping him, he's been at a steady four.
Sen ekibe dâhil olduğundan ve ona yardıma başladığından beri sabit olarak dördüncü seviyedeydi.
Oh. I assume you've heard I've been misbehaving.
- Sanırım uygunsuz davrandığımı duydun.
Mr. Poulsen, are you aware that David and Robbie have been abducted and are currently missing?
Bay Poulsen, David ve Robbie'nin kaçırıldığını ve şu an kayıp olduklarını biliyor muydunuz?
This is why I've been hounding you about your estate planning.
Bu yüzden miras planlaması yapman için yakandan düşmüyorum.
You've been served.
Mahkeme celbiniz var.
- You've been served.
- Mahkeme celbiniz var.
So, what, you've been waiting in here all day for me to come in?
Ne yani, buraya gelmem için tüm gün burada mı bekliyorsun?
If it was Obama or Clinton, you would have been fine with that.
Eğer Obama veya Clinton deseydi, hiç sorun etmezdin.
Sounds like you've been drinking already.
Sesine bakılırsa erkenden içmeye başlamışsın.
You've just been made oversight head of... whatever, we'll figure out the title later.
Denetimci başı olarak... neyse unvanını sonra buluruz.
He's been missing you.
Burnunda tütüyorsun.
Yeah, but it might've just been, you know, talking.
Evet ama sıradan muhabbet de olabilir.
You've been reinstated.
Hesabınız aktifleştirildi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]