I always have been translate Turkish
780 parallel translation
I always have been.
Hep öyle oldum.
I always have been.
Senden hep hoşlandım.
As you know, I always have been a little nervous of long ceremonies.
Bilirsiniz, bu uzun törenlerden sıkılırım.
I always have been.
Ta başından beri.
I always have been.
Hep duydum.
I always have been. That's why I'm a big winner.
Cathy... beni anlıyor musun?
No, I always have been.
Yok, hep böyleydim.
I always have been.
Her zaman böyleydim.
I always have been.
Daima öyle olmuşumdur.
I've always been told murderers have terrible dreams.
Ben katillerin hep korkunç rüyalar gördüklerini duydum.
Besides, I wouldn't have brought it up right now, but just the same... for the past several weeks you've been going out in the afternoons... and you've always managed to avoid telling me where you were.
Ayrıca, bu konuyu şimdi açmak istemezdim ama aynı şekilde son bir kaç haftadır öğlenleri dışarı çıkıyorsun ve her seferinde nerede olduğunu söylememeyi başarmış bulunmaktasın.
Gallagher, you and I have always been able to work together.
Gallagher, seninle hep bir arada çalıştık.
Because I have always been your friend.
Hep benim dostum oldunuz çünkü.
See here Scarlet, I'm crazy about you and always have been.
Görüyorsun Scarlet, senin için deli oluyorum.
I have always been an admirer of beauty.
Ben her zaman güzelliklerin hayranı olmuşumdur.
- Amy and I have always been close and...
- Amy ile hep çok sıkıfıkı olduk ve...
I have always been afraid of hands.
Ellerden hep korkmuşumdur.
The ones I've seen have always been much taller.
Benim gördüklerim hep çok daha uzundu.
We always have been for as long as I can remember.
Anımsayabildiğim kadarıyla biz hep öyle olduk.
Oh, Steve and I have always been in love.
Oh, Steve ve ben birbirimize hep aşıktık.
I have always been troubled by the matter of Father's. While Mama seems to have forgotten all about it.
Babamı hala capcanlı hatırlıyorum ama annem onu unutmuş görünüyor.
But you see, your mother and I... have always been in love.
Ama görüyorsun, annenle ben... birbirimize her zaman aşığız.
I have always been in the police.
Her zaman da polistim.
I have not always been my son a priest.
Ben tüm hayatım boyunca papaz değildim evladım.
I have always been keenly interested in his experiments.
Her zaman onun deneylerine hevesle ilgi duydum.
I have not always been like this.
Her zaman böyle değildim.
Now men, in conclusion, I would like to say that in the two years I have been your commanding officer, - - I always expected your best, and you never gave me anything less.
Şimdi sonuç olarak, şunu söylemek istiyorum ki üs komutanınız olarak çalıştığım şu son iki senede, sizden herzaman en iyiyi bekledim ve siz asla daha azını vermediniz.
Ah.. but I have always been unlucky.
Ah.. ama ben hep şanssızımdır.
At the hospital where I did my exam, there's a home for old nurses. Ones that have always been nurses, lived for their work. Always in uniform.
Mezun olduğum hastanede sadece işleri için yaşamış yaşlı hemşireler için yapılmış bir ev var.
Well, Mr Benton, agriculture has always been my special preoccupation, and I have received some excellent reports on you from the collective farms.
Bay Benton çiftçilik her zaman benim için önceliklidir ki zaten sizden de ortak tarım alanları konusunda muhteşem raporlar aldım.
Nobody! ♪ All my dearest companions Have always been villains and thieves ♪ So, at my time of life I should start Turning over new leaves?
Kimseyi... en yakın dostlarım kötüler ve hırsızlar oldu hep... bu yaştan sonra ömrümün geri kalanını yeni bir sayfa açarak mı geçireceğim?
I have been here always.
- Ben daima buradaydım. - Anne baban.
Somehow I always knew that you'd find out about it. I must have been mad to risk losing you for...
Seni kaybetme tehlikesine girdiğim için çıldırmış olmalıyım.
I know, you can always overcome things, but it would have been pointless, quite senseless.
Tamam insan bazı şeyleri devam ettirebilir ama anlamsız ve duygusuz bir hal alırdı.
And I didn't realize it then but I have always been a man of property.
Bu manada bunu gerçekleştiremedim fakat ben zaten her zaman mal mülk sahibi bir adamdım.
As for me... I am a worthless, futile woman, I have always been futile n music, in love, in my husband's house.
Bana gelince ben değersiz, yararsız ; müzikte de, aşkta da, kocamın evinde de her zaman sıradan, boş bir kadınım.
I have always been stupid enough to think that the estate belonged to Sonia.
Çiftliğin Sonya'ya ait olduğu gibi aptalca bir düşünceye sahiptim her zaman.
They always have been. At least, as long as I've been here.
Her zaman kapalıydılar, en azından benim burada olduğum süreden beri.
I keep forgetting wars have always been fought by children.
Savaşların, çocukların kavgası olduğunu sürekli unutuyorum.
On the contrary, I have always been happy with you.
Tam tersine, ben her zaman seninle mutlu olmuşumdur.
Lord Bullingdon I have always been willing to live with you on friendly terms.
Lord Bullingdon... seninle hep dostane bir ilişkimiz olsun istedim.
The other sheep I've dipped have always been running away from their countries.
Çobanlık yaptığım tüm diğer koyunlar ülkelerinden kaçıyordu.
Since my husband died I've been deeply in debt, yet I've always offered money to Jesus Sacred Wounds, then I don't have the money to pay off the mortgage.
Kocam öldüğünden beri çok büyük borçlar içindeyim. Hz. İsa Kutsal Yaraları'na hep para bağışladım.
I think she always missed those times and regretted giving up a profession that could have been a liberation for her.
Sanırım o günleri hep özledi. Ve onun için bir kurtuluş olabilecek olan profesyonellikten vazgeçtiği için pişmandı.
Not you, please. Oh, no. I have always been very good... and could even be better sometimes.
Ben iyi huylu birisiyimdir... ancak bazen daha da iyi olabilirim.
I, Lady Feng have always been like this
Ben, Leydi Feng hep böyleyimdir
I haven't been a good father, but I have always loved you.
İyi bir baba olamadım, ancak seni her zaman sevdim.
I've always loved children. I think I would have been a good mother.
Çocukları hep sevdim.Bence iyi anne olurdum.
Chief, I have always been loyal to you
Şef, size asla ihanet etmem!
Chief, you have always been right lt's difficult to anticipate I have to set this thing up further
Şef, siz gerçekten herşeyi düşünüyorsunuz! Elbette, düşünmeliyim, hatta en az 3-5 hamle sonrasını bile! Yoksa pozisyonumu koruyamam!
When I'd called André, and he'd suggested that we meet in this particular restaurant... I'd been rather surprised, because André's taste used to be very ascetic... even though people have always known that he had some money somewhere.
André'yle telefonda konuştuğumuzda ve bilhassa bu restoranda buluşmak istediğinde işin aslı şaşırmıştım, çünkü André'nin zevkleri her zaman çok estetikti ve bununla beraber bir yerlerde parası olduğunu herkesçe malumdu.