English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I always win

I always win translate Turkish

201 parallel translation
- I always win.
Ben her zaman kazanırım.
I always win with it anyway.
Onunla daima kazanırım.
I know a game I always win.
Hep kazandığım bir oyun biliyorum.
I can lose, but I always win.
Kaybedebilirim, ama daima kazanırım.
But I always win.
Ama hep kazanırım.
They call me so because I always win.
Özel bir ağaçtan. Bankerlik yapıyorum. Kazanmak benim tutkum.
Black's my favourite colour, friends. I always win on black.
Siyah en sevdiğim renktir, dostlarım,... siyah hep kazanır.
But I always win.
Ama her zaman kazanırım.
I always win.
Ben daima kazanırım.
I always win, we can't have party every time!
Ben hep kazanıyorum, her seferinde parti mi yapacağız?
Hey, man, I always win.
Ahbap, daima ben kazanırım.
That's why I always win.
O yüzden hep kazanıyorum ya.
It's useless trying to race because you know I always win.
Yarışmanın faydası yok, çünkü biliyorsun, hep ben kazanıyorum.
- And of course I always win.
- Ve tabii hep kazanıyorum.
Yeah, but I always win. I feel so guilty about it.
Yani artık suçluluk duymaya başlıyorum.
I always win, Jack.
Ben hep kazanırım Jack.
Careful, Cupid. You know I always win.
Biliyorsun ben her zaman kazanırım.
I always win eventually, one way or the other.
Beni bilirsin. Nihayetinde kazanan hep ben olurum.
I always win.
- Bırakın beni, gideyim.
This way, I always win.
Bu yolla hep ben yeniyorum.
- No, at the Grammys, I always win.
- Hayır, Grammy'i hep kazanırım ben.
A casino where I always win?
Her zaman kazandığım bir kumarhane mi?
Mr. Gault, What you don't seem to understand Is that I always win.
Bay Gault anlamadığınız şey şu ki ben her zaman kazanırım.
- You know I always win.
- Biliyorsun ben hep kazanırım.
You see why I always win these bargains.
Şimdi bu iddaları neden hep kazandığımı anlıyorsun.
She is my forever idol... she is my rival whom I can never win against, she is the one who always makes me happy, and she is my mother.
Daimi idolüm, yenilmez rakibim, kalbimi titreten kadın... anneciğim.
I've always played the ga... the robber, who's been trying to win for years.
Yıllardır kazanmaya çalışan haydudu oynamışımdır hep.
Always play to win - not very English, I know...
Oyunlarımızda kazanan kaybeden olmaz. İngilizlere göre olmadığının farkındayım.
It's a little device I always use whenever I wanna win an emerald.
Ne zaman bir zümrüt kazanmak istesem, hep küçük bir hile yaparım.
I'M SORRY, SIR BUT THE TOREADOR DOES NOT ALWAYS WIN.
Üzgünüm efendim, ama Toredor daima kazanamaz.
I guarantee, you'll always win.
Garanti ediyorum, her zaman kazanırsın.
There's always an upsurge of business every year after I win the Bloody Mary contest.
Her yıl Bloody Mary yarışmasını kazandıktan sonra işler fazlasıyla hareketlenir.
But you'll find, as you go through life, that great depth and smouldering sensuality does not always win, I'm sorry to say.
Ama bu dünyada derin duyguların ve için için yanan şehvetin her zaman işe yaramadığını göreceksin. Bunu söylediğim için üzgünüm.
I tell you, our side will always win.
Söylüyorum, bizim taraf hep kazanır.
I can always win more money.
Para daima kazanılır.
I'd seen him fight before, I saw him destroy Frazier and the thing I always remembered was that the beaten fighter, even a man as powerful and big as Frazier, and he was very much favoured to win that,
Daha önce dövüştüğünü görmüştüm, Frazier'ı mahvettiğini görmüştüm. Ve yenilen dövüşçüyle ilgili hiç unutmadığım bir şey Frazier kadar güçlü ve büyük bir adamın bile ve maçı kazanması daha olası gözüken birinin aniden bir cücenin boyutlarına düşmesiydi.
Of course, I could always get lucky, win 15 k and buy myself a pooch.
Tabi şansım varsa 15,000'i verip kendim satın alabilirim.
I always win.
.
I always vote for the Academy Awards but I never win.
Ben her zaman Akademi Ödülleri için oy veririm ama hiç kazanamam.
Vanessa always rooted against the team I wanted to win just to bust my chops.
Vanessa, beni kızdırmak için hep karşı takımı tutardı.
If I'm in your life, you'll always win.
Benimle olursan her zaman kazanırsın.
-... but you're playing to win, right? - I always do.
Şu Harry Wah'ın önemli bir müvekkil olduğunu biliyorum ama kazanmaya oynayacaksın, değil mi?
Now when you learn to make the dreidel spin, you'll know our people always win! Keep spinning!
Nasıl dreidel'i çevireceğinizi öğrendiğinizde bizim... hep kazandığımızda bileceksiniz.
- I have to win. Peeps always win.
İşte seni bulduğum yer tam burası.
By the way, I've always wondered... is there a move that always enables one to win?
Bu arada, hep merak etmişimdir... insanın daima kazanmasını sağlayan belirli bir hamle var mı?
But I want you to know something Mr. Aryan that in the battle of love and fear, fear will always win.
Onlar sizi seviyorlar, benden korkuyorlar, değil mi? Fakat Bay Aryan birşeyi bilmenizi istiyorum... aşk ve korkunun savaşında kazanan daima korkudur.
I had told you Mr. Aryan, in the battle of love and fear... fear will always win.
Bay Aryan size söylemiştim, aşk ve korkunun savaşında... Daima korku kazanacak.
I've always found a way to win and that won't change.
Kazanmak için herzaman bir yol bulurum ve bu asla değişmeyecek
I always win!
Ben her zaman kazanırım!
I still win. It's always winter.
Yine de ben kazanıyorum.
My father always says that you learn life lessons whether you win or lose so I hope that my worthy running mates will work alongside me...
Babam, kazansan da kaybetsen de hayat dersleri öğrenildiğini söyler bu yüzden umarım saygı değer aday dostlarım bana katılır...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]