I just think that translate Turkish
6,361 parallel translation
I just think that our younger girl fans need something a little more positive as role models.
Küçük kız hayranlarımızın örnek almaları için daha olumlu davranışlara ihtiyacı olduklarını düşünüyorum.
You see, I get to see her come out of her room, and she has this glow when she sees those presents that Santa left for her, and I-I just think that Christmas is not gonna be the same without... without it, so, there you go.
Odasından çıkarken görürdüm ve Noel Baba'nın ona getirdiği hediyeleri görünce yüzü aydınlanırdı. Bunsuz Noel asla eskisi gibi olmaz diyorum. İşte hepsi bu.
Listen, um, I just think that you're being here...
um, sadece düşünmek, Dinle Burada olmaktan olduğunuzu...
I just think that we can do better.
Ama diyorum ki daha da önemli yapabiliriz.
I just think that you shouldn't come home right now.
Bence hemen eve gelmemelisin.
I just feel that, you know, I just think that you and I should be chasing something bigger instead of wasting our time busting crack heads.
Hissediyorum ya bilirsin, kokainmanları yakalamakla vakit kaybetmek yerine sen ve ben daha büyük şeylerin peşinden koşmalıyız. Alınma.
Well, I think that's just because I scared you when I told you this was a live Web show.
Sanırım bunun canlı bir internet şovu olduğunu söylediğimde korktun.
Okay, so... I don't do this for just anybody, but... I think that you're a budding superstar.
Bak bunu kimse için yapmam ama bence senin içinde bir süperstar var.
I think that's just Hebrew.
- Sanırım bu sadece İbranica.
Is that what you people think of me, that I just instantly resort to violence?
Öyle hemen şiddete başvuran biri miyim ben?
That's what they say, but my dad seems to think that I'm perfect, so I'm just going with that for now.
Genelde öyle diyorlar ama babam mükemmel olduğumu düşünüyor. Şimdilik ben de buna katılıyorum.
I just wanna say that I don't think you're dumb.
Senin salak olduğunu düşünmediğimi söylemek isterim.
I mean, I didn't even think that there's a big fat lemming just sitting in the landscape and waiting to be eaten.
arazide oturuyor ve yenmeyi bekliyordu.
Also, I just wanted you to know, um, I think Marcus is great, and... And you're great, and I hope the fact that you and I work together won't prevent you from dating if that's what you want to do.
Ayrıca, bilmeni istedim ki Marcus harika birisi ve aynı şekilde sen de harika birisisin umarım bu olay seninle benim, eğer Marcus'la çıkmak istiyorsan tabii ki iş hayatımızın önünde engel teşkil etmez.
I told you that I'd just think about it, but I haven't given you my permission yet.
Sana düşüneceğimi söyledim ama henüz izin filan vermedim.
I think you'll find that quite useful, just like you did 13 years ago.
Bunda işe yarar bir şey bulacağını düşünüyorum, tıpkı 13 yıl önceki gibi.
I think that we should just keep it small at first.
Başlangıçta işimizi küçük tutmalıyız bence.
I think we have some Dramamine in the hab pod, I'm just gonna get that or maybe in the cryo-beds.
Yaşam kapsülünde Dramamine olmalı, ya da kriyo-yataklarında. Hemen dönerim.
I just don't think she really appreciates all of the time and energy that I spent planning that proposal.
Evlenme teklifine harcadığım zaman ve enerjiden memnun kaldığını sanmıyorum.
I just want you to know that this is me really liking you, not the nail, and that I think that the involuntary sex thing turned off when my head hit that light.
Bilmeni isterim ki bu benim. Senden gerçekten hoşlanan ben, çivi etkisi değil. Sanırım kafamı çarptığımda istemsiz cinsellik isteğim gidip yerine istemli cinsellik geldi.
Oh, I think me and William Ernest would just love that.
William Ernest ve ben.. buna bayılırız zaten.
I think that just works.
İşe yarayabilir bence bu.
I think it was a bird that just hit the window.
Cama kuş çarptı sanırım.
It was an old cultural remedy in a very small, coastal town in southern China, and that was over 50 years ago. And that had largely disappeared, but I think it was just following the Sars outbreak, somebody got it in their mind that
Çin'in güneyinde küçük bir sahil kasabasındaki 50 yıldan daha eski çoğunlukla terkedilmiş bir gelenekmiş sanırım SARS salgınından hemen sonraydı ve sanırım birileri akıllarına şunu soktu...
I just wanted to say that I think you're doing the right thing.
Sadece doğru olanı yaptığını söylemek istemiştim.
I think I just dreamt that I could.
Ben sadece elimden hayal düşünüyorum.
Well, I just think it's a little ironic that, you know, you're all upset now because you got ditched. Okay.
Sadece ekildiniz diye sinirlenmenizi kaderin bir cilvesi gibi görüyorum da.
I think that we could maybe just get a taxi...
Bence bir taksiye binsek...
You think that just because I put you in a back brace and you cut your hair you can turn your back on me?
Bunu ben bir arka ayracı koymak sadece çünkü düşünüyorum Ve... saçını kesti... Sen bana sırtını dönme olabilir?
I think that's just how they left the boys in'Nam.
Sanırım Vietnam'da da aynı böyle bıraktılar çocukları.
Like, I don't want you to think that I'm hatin'on the goofy bitch, I just...
Bak, benim nefret ettigimi dusunmeni istemem Aptal orospu, ben sadece...
I just don't want the other facilities to think that we're....
Sadece, diğer tesislerin şey olduğumuzu düşünmesini istemiyorum...
But I'm starting to think that you're just avoiding it.
Ama bununla yüzleşmekten kaçındığını görüyorum.
I said I would want to go... to that island. I know what I would do. And then that probably wouldn't work out on any level that I would want it to work out on... and then I think that it's probably better if I just go back.
Ben dedim ki, adaya gitmek isterim ve ne yapacağımı bilirim ve muhtemelen hiçbir şey olmasını istediğim gibi yürümez ve geri dönmemin iyi olacağını düşünürüm.
Well, I think that what Grandpa is... trying to say is... that celebrations like this they just kind of... remind us of... how... - Irreplaceable. - Irreplaceable...
Sanırım büyükbabanızın söylemek istediği şey bu kutlamanın bizim için bir nevî yeri doldurulamaz bir anı olması.
I would love to, actually. I just don't want her to think that I can't do my job and I need an intern to help me. Okay, you're not gonna want to hear this, but I heard women who sleep less than seven hours a night gain 38 % more weight than women who sleep more than seven hours a night.
aslında zevk duyarım onun, işimi yapamadığımı ve bana yardımcı olacak bir stajere ihtiyacım olduğunu düşünmesini istemiyorum tamam, bunu duymak istemeyeceksin ama gecede yedi saatten az uyuyan bayanların gecede 7 saatten fazla uyuyan bayanlara göre
Just that I think it's more respectful.
Bence bu daha saygılı olur.
I think my daddy was frightened of what I just did because no one had ever done that.
Sanırım babam yaptıklarımdan korkuyordu çünkü bunu daha önce kimse yapmamıştı.
It's just when I heard your son was mixed up in all of this, I couldn't help but think about that young girl and everything we went though.
Oğlunun tüm bu olaylara karıştığını duyunca, o küçük kızı ve yaşadıklarımızı düşünmeden edemedim.
I think she just said that she's really busy or something.
Sanırım meşgul veya öyle bir şey olduğunu söyledi.
Now I'll admit that what you see right now is just a small piece of the front of the house... but all you grownups and kids alike, this is the time for Santa's magic... so I think we can make it become a real house.
Evin sadece ön yüzünün küçük bir kısmını gördüğümüzün farkındayım... ama küçükler de büyükler de Noel Baba'nın sihir yaptığı günde olduğumuzu biliyor... bu yüzden bu evin gerçek bir eve dönüşmesini sağlayabiliriz.
- I was really just thinking of you, and you know, I just want to respect you and shit, and I don't think I'm doing a good job at that.
Gerçekten seni düşünüyordum. Şu boktan olaya saygı duymak istiyorum ve bu işte iyi olduğumu düşünmüyorum.
You think that I'm just gonna forget about you, and I'm gonna get bored of you?
Seni öylece unutacağımı veya senden sıkılacağımı mı sandın? BİR ZAHMET ÖL
I'm just so frustrated with not having any control, and I think that what I was trying to do is regain some of the control over the situation.
Kontrolün bende olmamasından usandım. Galiba bunu düzeltmeye çalıştım. Olayın kontrolünü ele almak istedim.
Well, Greg, I think that it just means that even after somebody dies, you can you can still keep learning about them.
Sanırım Greg bunun anlamı birisi öldükten sonra bile yine de onlar hakkında bir şeyler öğrenebiliyorsun.
I'm just gonna think about all the things that I've ever done and all the things I haven't done and just regret the living shit out of it. Okay?
Yaptığım ve yapmadığım bütün her şeyi düşüneceğim ve pişman olmaktan helak olacağım.
I just didn't think that this would even be a good idea.
Bunun iyi bir fikir olmadığını düşünmüştüm.
- I think you just saved that guy's life.
Sanırım az önce o adamın hayatını kurtardın. - İkimiz de kurtardık.
I think I love her and that's just crazy enough, you know?
İnanılmaz ama sanırım ona aşık oldum.
Sorry, I don't really think that, it's just something I would have said at one time.
Üzgünüm, düşünerek söylemedim ağzımdan çıkıverdi bir anda.
I just don't think that...
Öyle sanmıyorum...
i just 13298
i just want to sleep 24
i just did it 38
i just want you to be happy 100
i just wanted to hear your voice 33
i just want to talk to you 112
i just want to say 190
i just did 342
i just wanted to let you know 58
i just got here 258
i just want to sleep 24
i just did it 38
i just want you to be happy 100
i just wanted to hear your voice 33
i just want to talk to you 112
i just want to say 190
i just did 342
i just wanted to let you know 58
i just got here 258