English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I know you can

I know you can translate Turkish

25,418 parallel translation
Hey, I know you can hear us. We're here.
Hey, bizi duyabildiğini biliyorum Biz burdayız.
Look, I know you can keep me out of the O.R.
Beni ameliyathanelerden uzak tutabileceğinizi biliyorum.
- I know you can not beat Jock.
- Amok'a karşı şansın yok.
I know you can.
Yapabileceğini biliyorum.
You know, I'm trying to understand, for my character, you know, um, are-are we suggesting, you know, that the Man-ny thinks a grown man can breastfeed a baby? I'm sorry.
Üzgünüm.
Anyway, I don't know if that's what you're looking for, but either way, you can be sure this life of mine is punishment enough for the things I've done.
Bilmiyorum aradığın şey bu mu? Ancak emin olabilirsin ki her iki şekilde de yaptığım tüm kötü şeyler için bu hayat bana yeterince ızdırap oldu.
I can't feel my face right now, but you know what?
Yüzümü hissedemiyorum şu an. Ama bilmeniz gereken bir şey var.
Since I just torpedoed my career, I think you can afford an extra, you know, 100 calories or whatever.
Kariyerimi mahvettiğime göre, 100 ya da daha fazla kalori... almamda sakınca yoktur sanırım.
This doesn't make any sense, I mean, how can you possibly even know...
Hiç mantıklı değil, yani, nasıl bilebilirsiniz ki...
No, I... no, I know you're doing everything you can.
Hayır, ben... elinizden geleni yaptığınızı biliyorum.
You know that I can't stay, right?
Kalamayacağımı biliyorsun, değil mi?
No, Jessie, it... - I know this sounds crazy, but if you guys just trust me, I think I can lead us through this.
Hayır, Jessie, bunun... kulağa çılgınca geldiğini biliyorum, ama sadece bana güvenebilirseniz, bence bizi bu durumdan çıkarabilirim.
Dr. Alex can't be here. But I know he'd want me to tell you how brave you've been.
Dr. Alex şu anda gelemiyor ama sana çok cesur bir çocuk olduğunu söylememi istedi.
Um, I don't know, but I can find out for you.
Bilmiyorum ama öğreneceğim.
Look, if you can't talk to anyone and I can't talk to anyone, no one's gonna know if we talk to each other, right?
Sen kimseyle konuşamıyorsan, ben de kimseyle konuşamıyorsam birbirimizle konuşursak kimsenin haberi olmaz değil mi?
You know, when the cops come back out, can you tell them that I left?
Bak, memur geri geldiğinde ayrıldığımı söyleyebilirsin?
'Cause I feel like, you know, you can do that'cause you're such a strong and powerful woman, and so beautiful...
Bana tek başına iyisin gibi geliyor. Çünkü öyle güçlü ve öyle dayanıklı öyle güzelsin ki...
So I'm walking down the boulevard, and you know I wanted my peanut butter fro yo.
Ben caddede yürüyordum. Yoğurt canım çekmişti biliyorsun.
I know you've said you can't think of anyone who would want to hurt you but what about... could Sasha have had anything to do with this?
Sana kim saldırabilir diye sorduğumda aklına kimsenin gelmediğini söylemiştin. Sence Sasha yapmış olabilir mi?
I mean, you know, she has a window of what, 12 hours where she can't remember anything?
Yani, bilirsin, onun bir zaman dilimi var. Hiçbir şey hatırlamadığı 12 saat?
You know, Todd, something I've learned is that when I'm looking behind me, I can't see ahead of me.
Biliyor musun Todd, şunu öğrendim ki arkama bakarken önümü göremiyorum.
I can see this is a building that you know well.
Bu evi iyi tanıdığın belli.
It has so many different cuisines and ingredients... that, frankly, I didn't even know existed or you can cook with.
Varlığından bile haberdar olmadığım... ŞEF / ORTAK - ELEVEN MADISON PARK çok farklı mutfaklar ve malzemeler vardı.
I know there is a price that you pay for this, and you can't have it all in life.
Bunun bir bedeli olduğunu biliyorum. Hayatta her şeyi elde edemezsiniz.
I know they're worth more, but this is all I can give you.
Ederleri daha çok biliyorum ama sana tüm verebileceğim bu.
Listen, I know the Evil Queen has your heart, but you can fight this.
Dinle, kalbinin Kötü Kraliçe'de olduğunu biliyorum. Ama bununla savaşabilirsin.
I don't know, but you can't be out of it.
Bilmiyorum ama dışımızda kalamazsın.
You know, Ginley, I have questioned a million patients... without ever really knowing what it's like to have a period of time in which something life-changing happened that can't be accounted for.
Biliyor musun Ginley, hayatta değişime uğramış ve neden olduğu belli olmayan bir şeyin gerçekten neye benzediğini bilmeden zamansız, milyonlarca hastayla görüştüm.
No... no, I meant... I... it sucks that I can't do it more often, you know?
Demek istediğim yazık ki bunu daha sık yapamıyorum.
But I... I don't know what to do. I can't be seen with you.
Ne yapacağımı bilmiyorum, seninle görülmemeliyim.
Niska, I know we failed, but you can still make a difference.
Niska, basarisiz oldugumuzu biliyorum. Ama hâlâ bir fark yaratabilirsin.
Do you know what the difference was between the first life I took and the last?
İlk ve son aldığım can arasındaki fark neydi biliyor musun?
Hey, I know it's horrible what those people are saying, but you can't pay attention to that.
Biliyorum, bu insanların söyledikleri şeyler korkunç ama bunları dikkate alamazsın.
Guys, you know this is an open channel and I can hear you, right?
Millet, açık kanaldayız ve sizi duyabiliyorum, biliyorsunuz değil mi?
Mac, I know you asked for some time, but this requires somebody who can handle a biologic.
Mac, biliyorum, biraz zaman istedin ama bu görev biyolojik bir işi kotarabilecek birini gerektiriyor.
I can't tell you how strange it is to know that... I'll never see any of you again.
Sizleri bir daha görmeyecek olmanın ne kadar garip olduğunu anlatamam.
You know, I don't know if we're going to be seeing them this weekend, but I can still pick it up.
Onları bu hafta görmeye gider miyiz bilmiyorum ama yine de alacağım.
Well, if you can't to do it, I know people who can, but it's obvious to me the Director's put us together for a reason... so I can teach you a lesson.
Eğer sen yapamazsan yapabilecek insanlar tanıyorum ama ben Yönetici'nin bizi bir sebepten dolayı bir araya getirdiğine inanıyorum.
Not to mention, I told you a whole lot of things no one can ever know.
Ayrıca sana kimsenin bilmemesi gereken bir sürü şeyden bahsettim.
You know, when you're close to me like this, I can really smell what a failure you are.
Bana bu şekilde yaklaştığında başarısızlığının kokusunu alabiliyorum.
You can think of me what you want, but I know I did the right thing.
Hakkımda istediğinizi düşünebilirsiniz ama doğru olanı yaptığımı biliyorum.
You know, sometimes I think you can't even hear the words you use.
Biliyor musun, bazen söylediği bazı şeyleri senin bile duymadığını düşünüyorum.
Maybe I can, you know, come up with some other possible explanation.
Belki, bilirsin, - Ben başka olası açıklamalar getirebilirim.
- I don't even know how you could - Why can't we go with you?
- Benimle gelebilir misiniz bilmi...
I didn't know you can propose to the same person so many times.
Aynı kişiye bu kadar evlilik teklifi edilebileceğini bilmiyordum.
You know I can't leave.
Gidemeyeceğimi biliyorsun.
Look, I know you said that... this show, it can make people do things.
Dinle, söylemiştin biliyorum o program, insanlara bir şeyler yaptırabiliyor.
I don't know what you think I can do.
Ne yapabileceğimi düşündüğünüzü bilmiyorum.
Well, I don't know about that, but I'll tell you, I can't sleep at night.
Pekala, bunun hakkında bir şey bilmiyorum, ama sana bir şey söyleyeceğim, akşamları uyuyamıyorum.
I-I don't know and I don't want to know, but as far as me using's concerned, you can let yourself off the hook for that.
Bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum. Ama uyuşturucu kullanmam söz konusu olduğunda, kendini bunun dışında tutabilirsin.
And you know me, I ´ m just gonna say to him, you ´ re gonna tell me where I can find this guy right now.
Beni tanıyorsun, ona diyeceğim ki bana şimdi, bu adamı nerede bulabileceğimi söyleyeceksin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]