English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I went inside

I went inside translate Turkish

260 parallel translation
Then I went inside and looked at the tomb where he lies.
Sonra içeri girip yattığı mezara baktım.
I went inside and slept.
Ben içeri girip uyudum.
I went inside the fence... and I looked around for some kindlin'to work on, but I didn't see none.
Çitten içeri girdim... ve kesilecek odun aradım ama hiçbir şey göremedim.
She didn't say anything, so I went inside.
Bir şey demedi, içeri girdim.
Would you mind if I went inside and paid my respects?
İçeri gidip saygılarımı sunmanın bir mahsuru olur mu?
I went inside and thought about why I was attracted to Chris.
İçeri girdim ve Chris'ten niçin hoşlandığımı düşündüm.
I went inside the mall to the food fair... where the smell of caramel popcorn... and cleaning fluid so overwhelmed me... that I noticed my nakedness...
Alışveriş merkezine girdim, yiyecek bölümüne... karamelli patlamış mısır... ve temizlik sıvısı kokusu beni öyle kendimden geçirmişti ki... çıplaklığımı farkettim...
Casually one night I went inside her while she was sleeping.
Tesadüfen! Bir gece o uyurken içine giriverdim.
After I went inside, her mama told her I was dead which, in a way, I was.
İçeri girdikten sonra annesi ona öldüğümü söylemiş... aslında bu, doğru da sayılır.
I stopped by the house to drop the car off and I went inside for a few minutes.
Arabadaki şeyleri bırakmak için eve uğramıştım ve birkaç dakikalığına içeri girdim.
Go in, I was about to tell you when I went inside.
İçeri gir. İçeri girince anlatacağım.
I went inside, I told you that.
- İçeri gittim, size söylemiştim.
I went inside my closet,
Dolabımın kapağını açtım.
I stopped by the house to drop the car off and I went inside for a few minutes.
Arabayı bırakmak için eve gittim. ... ve birkaç dakikalığına içeri girdim.
Yeah. I went inside.
Evet. İçeri girdim.
From then on, I went inside. They was cleaned out when I come out.
O zamandan sonra hep ben girdim.
- You said you stopped dealing. - I stopped when I went inside.
Uyuşturucu işini bırakacağını söylemiştin içeri girince bıraktım
What happened is you got mad at me and I went inside.
Asıl olan, sen bana kızdın ve ben içeri girdim.
When I went inside,
İçeri girdiğimde,
I went inside.
Bakmak için içeri girdim.
This morning when I went to the ticket office... the same man came inside and stood beside me.
Bu sabah bilet gişesine gittiğimde aynı adam gelip yanımda bekledi.
I went into my apartment, and there they were all inside.
Daireme girdiğimde ikisi de içerideydi.
But the voice went on calling me so I pressed myself against the wall, and it gave, like foliage and then I was inside.
Ses beni çağırmaya devam etti öyle ki, duvara yaslandım ve duvar yapraklar gibi açıldı ve içine aldı beni.
When I heard all those stories about your romantic escapades, your savageness, your daring something inside of me always went limp and fluttery.
Hakkında söylenen o aşk kaçamakları, gaddarlığını, cesaretini tüm o hikayeleri duyduğumda içimde her zaman bir heyecan ve çaresizlik hissettim.
I was stunned, but when he went inside, I ran of like a thief.
Önce afalladım, ama içeri girdiğinde bir hırsız gibi sıvıştım.
I know she went inside to cry alone... while outside the fireworks brightened up the sky... so God could see the other people's happiness.
Gizlice ağladığından emindim... Tanrı kullarının neşesini görsün diye gökyüzüne havai fişekler atılıyordu.
Well, as you can imagine, I mean, everything inside me went cold.
Hayal edebileceğin gibi içimdeki her şey buz gibi oldu.
No, I'm an inside man, really. Went up the wrong drainpipe.
Hayır, içerideki adamdım ama yanlış boruya tırmandım.
Would you mind if I went up and put them inside now?
Şimdi gidip içeri koysam olur mu?
The last time I went up with you, all I saw was the inside of a paper sack.
Seninle en son uçtuğumda tek gördüğüm kâğıt torbanın içiydi.
You went inside, so I have orders to kill you.
Sen içeri girince, seni öldürmek için emir aldım.
You know what the problem is? I went to my dentist yesterday, and he gave me Novocaine, and the first thing you know, I bit the inside of my cheek without knowing it.
Ben dün dişçime gittim, bana Novokain verdi, ve bildiğiniz ilk şey, bilmeden yanağınızın iç tarafını ısırmanız.
I thought he was going to help me, but... I couldn't believe it. He just turned around and went inside.
Bana yardım edeceğini sandım ama öylece arkasını dönüp içeri girdiğine inanamadım.
I went to fetch my handbag I'd left it inside.
Çantam içeride kalmıştı, onu arıyordum.
I bet you two bottles of Scotch that they're inside the sphere and that they went in right through that hatch.
Kürenin içinde olduklarına ve tam bu kapaktan geçtiklerine seninle 2 şişe Scotch'una bahse girerim.
I honoured his choice and went inside.
Seçimine hürmet edip içeri döndüm.
The last time that I went to death's door and looked inside...
En son, ölümün kapısına gittim ve içeri baktım.
I went out and made him come inside.
Çıktım ve onu eve getirdim.
She went to some fancy party, but I never went inside.
Ama ben içeriye hiç girmedim. Kanıtım da var.
So I spoke to him about the dog, he went down, talked to the owner and she agreed to keep the dog inside from now on.
Ona köpekten bahsettim, o da gitti köpeğin sahibiyle konuştu ve onu köpeğe evin içinde bakması için ikna etti.
That's when she told me the killer was inside, so I went in to see.
Katilin içeride olduğunu söyledi, ben de görmek için içeri girdim.
I can't believe he went inside.
İçeri girdiğine inanamıyorum.
Uh, perhaps if we all went inside and we all line up, I'm sure there'll be enough to go around.
Belki hepimiz içeri girip, sıraya dizilirsek, eminim ki gezinecek yer kalacaktır.
I went back to Berlin to get this picture inside the barbed wire.
Berlin'e dikenli tellerin içinde ne olduğunu çekebilmek için geri gittim.
You know that when I went away from you, I always took you with me, inside.
Biliyorsun senden uzağa gittiğimde, seni içimde taşıyorum.
That's all right, I bet she went back inside!
Eminim içeri gitmiştir!
That's all right, I bet she went back inside!
Tamam evlat. Seni içeri götürelim.
I saw this thing on the Discovery Channel about this fat woman who sat on a dog and it went up inside her guts.
Peter, bu da neyin nesi?
You know, I think it's time that the big, bad, scary lesbians... went inside and had sex, if anybody cares.
Sanırım artık büyük, kötü, korkunç lezbiyenler içeri girdi ve seks yaptılar, kimin umrundaysa.
I could not stop him, sir. He heard a scream and went inside.
Özür dilerim efendim ama adamlarınızdan biri tek başına içeri daldı.
The other signs that I had a lot inside me was that I always had some intestinal problems until I went into the army, and then I had the most terrible food and felt fine.
İçimin bir hayli dolu olduğunu gösteren öteki işaretler sürekli bağırsak sorunlarımın olmasıydı ta ki orduya gidip, en kötü yemekleri yiyip, kendimi iyi hissedene kadar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]