English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Is she alive

Is she alive translate Turkish

746 parallel translation
- Is she alive?
- Yaºiyor mu?
Is she alive?
Yaşıyor mu?
Is she alive?
Hayatta mı?
- Is she alive?
Yaşıyor mu?
- Is she alive?
- Hayatta mı?
is she alive?
Yaşıyor mu? - Evet.
Is she alive?
O yaşıyor mu?
is she alive now?
Şu anda hayatta mı?
I really hate a mean jerk like you! Are you saying Cha Hee Joo is alive? I think she's still somewhere close.
Çeviri : emiş Yeppudaa Çeviri Çetesi
I believe that Cha Hee Joo is alive, and she followed Joong Won after that incident, and she's still some place very close.
Cha Hee Joo'nun hayatta olduğuna o olaydan beri Joong Won'u takip ettiğine ve şu anda da yakın bir yerde yaşadığına inanıyorum.
She is alive, here in this house.
O yaşıyor. Bu evde.
Elizabeth is alive and she is well.
Elizabeth yaşıyor ve iyi.
She is not alive anymore.
Ama maalesef yaşamıyor.
She thinks this Loomis is alive, that he was here.
Bay Loomis'in hala yaşadığını ve burada olduğunu sanıyor.
As she is when she is alive.
Aynı hayattaykenki gibi.
She is alive!
Yaşıyor!
Sissi is alive, and with God's help she will become healthy again.
Sissi yaşıyor Tanrının yardımıyla iyileşecektir.
Then she is still alive?
Öyleyse hala hayatta?
No, she is alive!
Hayır, o yaşıyor!
About the father there was nothing, so naturally she hopes he is still alive.
Babası hakkında bir şey yoktu. Doğal olarak yaşadığını biliyordu.
Is she still alive?
- Hala yaşıyor mu?
Cynthia feels she is still alive, as a rival and her subconscious mind gives substance to this doubt.
Cynthia onun rakip olarak hala hayatta olduğuna inanıyor, ve bu şüphe onun bilinç altında!
Lieutenant, maybe she is still alive.
Teğmenim, kız belki hayattadır.
- Only her mother is still alive : she lives in Venice... unless she went crazy or she died too.
- Sadece annesi hayatta, Venedik'te kalıyor tabii ki o da delirmedi ya da ölmediyse.
Her complexion is remarkably rosy, as if she were alive.
Teni dikkat çekecek kadar pembemsi. Keşke yaşayabilseydi...
She would never have gone so long without writing me. I'm afraid that there is no hope of finding her alive.
Bu kadar uzun süre beni habersiz bırakacağına inanmadığım için acaba onu tekrar canlı bulma ümidi var mı diye kendime soruyorum.
All I know is the letter says she'll be alive until 3 a.m.
Tüm bildiğim mektubun dediği, kız üçe kadar yaşayacak.
The legend is that she's still alive.
Efsaneye göre o hala yaşıyor.
- No, she is alive.
- Hayır yaşıyor.
She is beautiful and alive.
Güzel ve hayatta.
That is, of course, if she's still alive and kicking.
Tabii, eğer hâlâ hayattaysa.
Was? Surely she is still alive, Madame?
Ama onun öldüğüyle ilgili hiçbir haber duymadım.
So she is still alive?
Yani hala hayatta mı?
She will as long as she knows he is alive.
Onun yaşadığını bildiği sürece olacak.
When the souls are sorted when the female infant who is buried alive asks for what crime she was killed when the books are opened when the sky is torn away, then every soul will know what it has done
"... denizler kaynatıldığı zaman, nefisler çiftleştiği zaman... " "... ve diri diri toprağa gömülen kız çocuğa - hangi günah yüzünden öldürüldün - diye sorulduğu zaman... " "... defterler açılıp yayıldığı zaman, gök kubbe yarılıp açıldığı zaman...
Is she still alive?
O hala yaşıyor mu?
- If Gigi is not here it means she's still alive.
-.... ve Gigi.
If she feels that her son is alive and near her, well, perhaps that's how it is.
Eğer oğlunun yanıbaşında olduğunu ve yaşadığını hissediyorsa,... şey, belki de öyledir.
You know, Alexeyev, she makes everything around her come alive, she is young, and everything around her must be young and beautiful.
Bilirsin Alexeyev o etrafındaki her şeyi canlandırır o genç ve etrafındaki her şeyde genç ve güzel olmalı.
- Is she still alive?
- Hala hayatta mı?
This one is alive. She's moving.
Bu hayatta, hareket ediyor.
But she is... lovely and agreable, and alive like a bird.
Aslına bakarsanız, çok sevimli, enerjik, oldukça heyecanlı.
- Well, she is alive.
O yaşıyor.
It's a good thing she didn't. We would have never known Mrs. Slater is still alive.
Bayan Slater hala hayatta olduğunu düşünebiliriz.
How do we know she is alive?
Yaşadığını nereden biliyorsun?
Is she still alive?
O hala hayatta mı?
Able Ten is lucky she's alive.
Güçlü On hayatta kaldığı için şanslı.
- Is she still alive? - Why not?
- Hâlâ hayatta mı?
My wife is alive and she has good health.
Karım hala hayatta ve sağlıklı.
She is alive, or was, an hour ago.
Yaşıyor... Ya da bir saat önce yaşıyordu.
I've seen her and she is alive.
Onu gördüm, yaşıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]