English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ J ] / Just go ahead

Just go ahead translate Turkish

1,165 parallel translation
I'm gonna just go ahead and play a dime on 642 straight.
Bu yüzden bütün kolonlara 642 oynayacağım.
Just go ahead.
Devam edin.
Just go ahead and kill me!
Lanet olası şeytan!
To hell with it. Just go ahead
Onla cehenneme.
I'll just go ahead and get in there.
Şöyle oraya doğru geçelim.
Well, I'm gonna draw against you, Chick, so you better just go ahead and do it.
Ben sana karşı deneyeceğim, Chick. Yap şunu.
Um, why don't you just go ahead, and I'm gonna jump in the shower.
İstersen beni bekleme, duşa gireceğim.
And they just go ahead and try to take whatever they want.
Bunu biliyorsun. Herb zaman geliyorlar ve ne istiyorlarsa almaya çalışıyorlar.
Just go ahead and kill me.
Bildiğinizi yapın ve öldürün beni.
Just go ahead.
Tabi.
If you could just go ahead and make sure... you do that from now on, that would be great... and, uh, I'll go ahead and make sure... you get another copy of that memo, OK?
Evet. Eğer tekrar kontrol edip, şu andan itibaren işin... doğru yürümesini sağlarsan, harika olur... ve, ben de sana o sirkülerden bir kopya daha yollanmasını... isteyeceğim, tamam mı?
Here, let me just go ahead and get that from you.
İşte, lütfen onu almama izin ver.
Please, just go ahead and get un -, get changed.
Yok elbette. Sen üstünü değiştirmene bak.
Don't blame me, just go ahead.
Bana suç atma, sadece anlat.
And push strongly... just go ahead... one more time and again...
Kuvvetli it... devam et... bir daha hadi...
Just go ahead and sue me!
Git beni dava et!
We don't stand on ceremony here, so if there's anything that you want to talk about, just go ahead and blurt it out, okay?
Burada resmilik yok, bu yüzden eğer konuşmak istediğin bir şey varsa çekinme söyle tamam mı?
You can just go ahead and creep off somewhere.
Gidip bir yerlere saklanabilirsin.
- If you want to have a kid, just go ahead and have one.
- Çocuk istiyorsan, git doğur.
Oh, why don't you go ahead and say what you're thinking, Niles? That I'm falling for her again. "Well, you did bounce in here as though you were on top of the world, and babbling about her smile" — I just don't want to hear it, Niles!
Ona vurulduğumu söyle. "Buraya dünyanın en mutlu insanı olarak gelip gülümseyişi hakkında geveliyorsun."
Go back down the hall, take a left at Mars, right at Halley's comet and then just keep going straight ahead past the soda machine, okay?
Holden aşağı inin, Mars'tan sola dönün, Halley kuyruklu yıldızının hemen yanından dümdüz gidin Hemen soda makinesinin orası?
Go ahead, just don't tap into any Engineering systems.
Kullanabilirsin, sadece mühendislik sistemlerine girme yeter.
Go ahead, murder me. Just like you murdered my son.
Devam et... öldür beni... tıpkı oğlumu öldürdüğün gibi.
Go ahead, just do it.
Haydi sadece yap şu işi.
You might just want to go right ahead.
Hemen kullanmanız doğru olabilir.
All systems looked good. They had the go-ahead to use the gravity drive to open the gateway to Proxima Centauri and then, they just disappeared.
Proxima Centauri'ye giden kapıyı açmak için yer çekimi moduna geçme izni aldılar.
Just step up to the bell, save us all a lot of trouble. Go ahead.
Sadece zili çalın ve bizi bir sürü zahmetten kurtarın.
Just leave the wine on the table. - Go ahead on in the kitchen.
Şarabı masaya bırak ve mutfağa git.
Doesn't Matter At All, You Just Go On Ahead Now.
Hiçbir şey sorun değil, sen sadece anlatmaya devam et.
Go ahead.Just ask me.
Devam et. Sadece sor.
You just go ahead and go.
Sen gönül rahatlığıyla git.
So now just the idea of a Jack-in-the-box freaks me out. So go ahead and laugh.
Yani şimdi "Kutudaki Jack" fikri, sadece beni hilkat garibesi yapar, eee, gülmeye devam edin.
I'm thinking we should just go back while we're ahead.
Hala fırsatımız varken bence geri dönelim.
Go ahead, just try!
Haydi dene!
Like those guys on oprah who- - who get drunk And have disgusting sex with prostitutes, And then they go ahead, and they just say their vows.
3 gün boyunca, içip içip orospularla yatıp kalkan, sonra da bağlılık yemini eden Oprah'taki ayyaş herifler gibi takılacaksın.
You'll just have to go ahead without me.
Senin bensiz önden gitmen gerekecek.
Okay. Just go straight ahead
Tamam.Şimdi doğru git.
It's all right. You go ahead. - I'll just see the Kendalls in.
Sen kal Ben onlara eşlik edeyim.
So go ahead and shoot me If your a gun is not just for show.
O halde eğer şu koca silahın göster için değilse hadi vur beni.
It's just we're putting new cover sheets... on all the T.P.S. Reports before they go out now... so if you could go ahead and try to remember... to do that from now on, that'd be great.
Sadece unutma ki gönderilmeden evvel tüm T.P.S. Raporlarının... üst kısmına yeni sayfalardan koyuyoruz... yani şu andan itibaren buna dikkat edersen... bu harika olur.
Oh, all right, if you want to go upstairs, go ahead, but we'll just... We'll just have to have fun without you.
Peki, yukarı çıkmak istiyorsan, çıkabilirsin, biz sensiz eğlenmek zorunda kalırız.
Go ahead, just- -
Hata. Haydi.
I just spilled some coffee. Go-Go ahead.
Devam et, tekrar dinleyeyim.
Maybe I should get my people to look over these before I go ahead and just make sure I'm not buying an ostrich farm.
İmzalamadan önce yardımcılarıma inceletmeliyim ve bir devekuşu çiftliği almadığımdan emin olmalıyım.
You go ahead. I'll just get my stuff.
Ben de eşyalarımı alayım.
So if you'll just sign at the bottom, that will let us go ahead and x-ray the piece.
Yani eğer şu alt tarafı imzalarsanız, parçayı röntgenlememize izin vermiş oluyorsunuz.
Okay, just cut a straight line. Go ahead, go ahead.
Evet, düz bir çizgi kes.
I worry that Very Special Agent Detective Skinner will go ahead and take Eloise'cause... Eloise was with Izzy just before he died, but...
Aslında o çok özel dedektif Skinner'ın Elois'i tutuklamasından korkuyorum çünkü izzy ölmeden hemen önce Eloise onun yanındaydı ama...
And that's why I went ahead and let him go off the roof just like he wanted.
Be de bu yüzden onun üzerine gittim ve çatıdan aşağı düşmesine izin verdim. Tıpkı onun istediği gibi.
Looked at these tests a little harder before just giving the go-ahead
Fırlatma emrini vermeden önce bu testleri en ince ayrıntısına kadar incelerdik.
- OK. Go ahead. Just push as hard as you can.
Bütün gücünle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]