English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ J ] / Just go with it

Just go with it translate Turkish

991 parallel translation
OH, IT'S SO AWFUL. JUST GO WITH IT.
Bu sadece onun hislerinin bir kısmı, tatlım.
Just go with it.
Yanlızca güven.
For the first time in human history, we realised that our sun, with its eight major planets that go around it, is just one type of a planetary system, one example of billions.
İnsanlık tarihinde ilk defa Güneşimizin ve etrafındaki sekiz.. Ana gezegenin milyonlarca güneş sisteminin, Sadece bir örneği olduğunu keşfettik.
Just go into my room and get something to wrap it up with.
Odama git, sarmak için bir şey getir.
I would just really love to go to that Mary Hart whatever-she-calls-it thing with you.
Mary Hart'ın "adı her neyse" şeysine seninle gitmek isterim.
I've noticed that whenever you go out, it never really ends with just a talk, you know?
Ne zaman dışarı çıksan, asla sadece konuşmakla kalmadığını fark ettim. Her neyse.
- It'd go just beautifully with my neck.
- Boynuma çok yakışacak.
That you were just standing by and letting me go off with him and not doing a thing about it.
Kenara çekilip onunla gitmeme göz yumduğunu ve bir şey yapmadığını sandım.
Someday you'll have one just like it, and a swell wife like Lana to go with it.
Bir gün senin de aynısından olacak. Yanında da Lana gibi harika bir eş.
It'd go just as hard with you if you were taken for stickin'up a shine parlor.
Bir fakirhaneyi soyarken yakalansan da aynı cezayı alırsın.
─ Can't I go with you? ─ No. It's just for just a little while.
Hayır, az işim var.
So I'm just gonna go with it, okay?
Ama şimdilik buna uyacağım, tamam mı?
And I thought they could stay with me, and then everything would go on just the way it always had.
Onların benimle kalabileceklerini sandım, ve sonra her şey hep olduğu gibi devam edecekti.
So, if it's all right with my boys, we'll go over there and just even them odds up a little.
Yani, eğer işi benim adamlar çözecekse, gider bir el atarız ve dengeyi biraz sağlarız.
I'm willing to think about it, just not willing to go through with it.
Düşünmeye varım ama yapmaya yokum.
Besides, I can't go to Jacksonville with just one dress... even if it was new.
Ayrıca, yeni bile olsaydı, Jacksonville'a yalnız tek bir giysiyle gidemem.
Fate gives you the unexpected hotfoot, puts a sneezing powder in your bouquet of roses and I just go along with it.
Kader sana beklenmedik şakalar yapar, güldemetine hapşurma tuzu yerleştirir ve biz onunla yaşamayı sürdürürüz.
Just for you, ma'am, I go with it. You want to shake on it?
Sırf senin hatırın için, madam, onu kabul ediyorum.
It's just that he wishes me to go with him right away.
Hemen onunla turneye çıkmamı istiyor.
I'll feed it and make friends with it. Oh, good. Now, if you'll just go
Onu besler ve onunla arkadaş olurum.
As I remember the approach it was that she didn't see why I was satisfied with just 10 percent of her take when she was willing to go for fifty-fifty.
Yaklaşımı hatırlıyorum neden % 1 0'la yetindiğimi merak ediyormuş ve yarı yarıya paylaşmaya hazırmış.
If you ask me, if you go to live with a bloodthirsty maniac, you're just asking for it.
Ben derim ki, kana susamış bir deliyle birlikte oturacaksan her şeye hazır olmalısın.
It just doesn't go with those clothes.
Bu kıyafetlere uygun değil.
All I know is that I'm tied to this idea here... that your mother gave me, and I'm just bound to go through with it.
Bütün bildiğim bu fikre burada bana annen verdi, and I'm just bound to go through with it.
I do like you, and I just can't go through with it.
Sizden hoşlanıyorum, ama bunu size yapamam.
But just when we were about to go through with it,
Tam gerçekleştireceğimiz anda,
And just go along with Tony, and he'll teach it to you.
Tony'yle gidin. O size öğretecek.
The other guys, they'll just have to go along with it.
Diğerleri buna uymak zorunda kalacak.
It probably doesn't have anything to do with anything but just as a precaution when you go out, if you tell me where you're going to go a phone number where I can find you.
Muhtemelen hiçbir ilgisi yok ama sadece bir önlem olarak dışarı çıktığında bana nereye gideceğini,... seni bulabileceğim bir telefon numarasını söyler misin? .
So I'll just go inside while you settle it with Mr. Cobb.
Sen Bay Cobb ile onu oyalarken ben içeride olacağım.
If anybody tried to rape me, I'd just pretend to go along with it and then grab a heavy object and let him have it.
Biri bana tecavüz etmeye kalksa ona uyar gibi yapar sonra ağır bir nesne alıp gününü gösterirdim.
It's just that i'm going to win the lottery... and i wondered whether you'd like to go in with me.
Öyle ki piyangoyu tutturacağım ve acaba bana katılır mıydın diye merak ediyorum.
Whatever you want to do, dear... you just go right ahead with if it makes you happy.
Yapmak istediğin ne olursa olsun... seni mutlu edecekse, durma yap canım.
I just don't want to go public with it. Not now
Sadece açıklamak istemiyorum, şimdi değil.
If you want to go back to jail and be released when you're old with a walking frame, just tell it.
Eğer hapishaneye geri dönmek istiyor... ve yaşlanıp, moruklaşana kadar orada voltalamaksa niyetin, sadece söylemen yeter.
Let's just go through with it.
Sonuna kadar gidelim. Tamam mı?
It's just that... it would be good for everyone if you could go with me to the service.
Diyordum ki Törene benimle katılman herkes için daha iyi olabilir.
It's not just tonight, it's any night I want to go out with any of my friends, anyone at all, any other members of the human race.
"Yalnızca bu akşam" değil, dostlarımla çıkmak istediğim her akşam... kim olursa olsun, insan ırkının herhangi bir üyesiyle.
I could go to bed with the entire faculty of MIT, if I wanted to. It's just...
İstesem Teorik Fizik Fakültesindeki bütün öğrencilerle yatabilirim.
even if every man, woman, and child held hands together and prayed for us to win, it just wouldn't matter, because all the really good-Iooking girls would still go out with the guys from Mohawk, 'cause they got all the money!
Çok iyi yarışıp bir hafta on gün için burnumuz kanayacak kadar iyi oyanıp kazansak bile yukarıdaki Yüce Tanrımız çıkıp elini kampımızın üzerine koysa bile her erkek, kadın ve çocuk bir araya gelip kazanmamız için dua etse bile hiç önemli değil çünkü bütün güzel kızlar yine de Mohawk Kampındaki erkeklerle çıkardı çünkü para onlarda!
I just won't go along with it anymore.
Sadece artık buna dayanamayacağım.
It will go with just the mag chips.
Etraftaki parçalar tutuşmaya yeter.
Whatever I say, just go along with it, okay?
- Ne dersem itiraz etme. - Tamam.
You know, from over here, it seems like you're just afraid to go with this.
Buradan görünen o ki, Buna devam etmeye korkuyorsun.
Just relax and go with it.
Sadece sakin ol ve öyle kal.
Just couldn't go through with it.
Daha fazla devam edemeyeceğim.
* IT'S A SMALL WORLD... * YOU GUYS JUST GO AHEAD WITH WHAT YOU'RE DOING. WE'LL JUST STEAL THIS CORNER OVER HERE.
Biz konuşuruz şurada, önemli değil.
You can stick with it, which is unbearable, or you can just go off and dream another dream.
Rüyaya bağlı kalırsın, bu dayanılmazdır, ya da gidip başka bir rüya yaşarsın.
I just... I really wanna go, and if it's okay with you, I'd like to go.
Sizin için sakıncası yoksa gerçekten gelmek istiyorum.
Why should just the poor kids go off to war and the rich kids get away with it?
Neden fakir çocuklar savaşa giderken zenginler yırtıyor diye düşündüm?
I'll just go and put it up in the attic with her iron. [DOORBELL CHIMES]
Onu ütüsüyle birlikte tavan arasına kaldırayım bari.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]