Just let him go translate Turkish
577 parallel translation
Just let him go on thinking that I'm living with you and Anita.
Hala Anita'yla senin yanında kaldığımı sansın.
What are you gonna do with him, just let him go?
Ona ne yapacaksın? Bırakacak mısın?
You can't just let him go
- Bu şekilde gitmesine izin mi vereceksin?
Just let him go.
Sadece bırak onu.
mike, please just let him go.
Mike, Lütfen bırak onu. ;
That's it? You're gonna just let him go?
Öylece gitmesine izin mi vereceksiniz?
Dennis, just let him go.
Dennis, bırak artık.
Just let him go.
Bırak onu!
Come on, we can't just let him go. We'll never see him again.
Haydi ama onu bırakamayız, giderse bir daha göremeyebiliriz.
- Just let him go.
- Bırak şu çocuğu.
- Just let him go.
- Bırak gitsin.
Hey! Why don't you just let him go?
Bırakın onu gitsin!
You can't just let him go!
Elini kolunu sallayarak gitmesine izin veremezsin.
- Let's call the cops. - Just let him go.
Onu bırakın!
Why can't you just let him go.
Neden gitmesine izin vermiyorsun.
Gong Shil. Just tell him to drink this, and let's go, okay?
Gong Shil, ona bunu içmesini söyle de gidelim.
They think he killed Manny Arnold, that you let him go just out of friendship.
Manny Arnold'u onun öldürdüğünü düşünüyorlar, Arkadaş olduğunuz için de onu olaydan uzak tuttuğunu.
I just wanted him to let me go.
Sadece beni bırakmasını istedim.
I said, let's go, just to make him mad.
Tayin ol gidelim demem onu kızdırdı.
He kept on about going into the army until we just had to let him go.
Orduya katılmak için inat etti ve en sonunda ona izin verdik.
Would you ask them to let my horse go, just let him loose at the bridge,
Atımı salıvermelerini söylermisin, köprüde serbest bıraksınlar, o eve giden yolu bulacaktır.
Maybe I could just give him a big scare and let him go?
Belki de ona büyük bir korku sarıp, bırakabilirdim.
You mean, you'd go down there and you'll let him take you, just to prove to me that you aren't...?
Yani oraya gidip teslim mi olacaksın..? ... bu işi yapmadığını ispat etmek için mi?
If I catch a man robbing my house do I let him go just because he got to the sidewalk?
Bir hırsızı evimde yakalarsam kaldırıma kadar kaçabildi diye gitmesine izin mi vermeliyim?
I could hardly let Pott just go ahead and order an air strike, and I wasn't about to tell him that we captured the Italians yesterday, and we gave them a little night off...
Pott'un hava saldırısı emri vermesine müsaade edemezdim. Ona İtalyanları dün teslim aldığımızı ama bir gecelik kafa izni verdiğimizi de söyleyemezdim.
Don't you see, you'll die just as I die, but I'm sure of what I'll face. Let him go.
Anlamıyor musun, benim gibi sen de öleceksin ama neyle karşılaşacağımdan emin değilim.
I told him to stop, but he just wouldn't let go of me
Ona durmasını söyledim, fakat beni bırakmadı.
Aaron won't let him go just like that.
Aaron buna o kadar kolay izin vermez.
If anybody tried to rape me, I'd just pretend to go along with it and then grab a heavy object and let him have it.
Biri bana tecavüz etmeye kalksa ona uyar gibi yapar sonra ağır bir nesne alıp gününü gösterirdim.
- What I said. - Why can't you just take him to another place and let him go?
- Neden onu başka bir yere salmıyorsun?
Go to him, and let him console you, - Just get out of here!
Atlıkarıncada çığırtkanım.
Just like I said, they let him go.
Böyle olacağını biliyordum!
So why don't you just drop your gun and let him go.
Yani neden silahını atıp gitmesine izin vermiyorsun?
Just set the prisoner free and let him go home.
Hemen tutsağı serbest bırakın ve evine gitsin.
Look, just don't let him go back to his room, all right?
Bak, sadece odasına gitmesine izin verme, tamam mı?
Just let him sleep, we'll go look for the cart, right, let's go!
Sadece uyusun, biz arabayı arayacağız, tamam mı? Gidelim.
I'll go anywhere you want. I swear on my mother's soul. Please, just let him live.
- İstediğin her yere gelirim.Annemin üzerine yemin ederim.Lütfen, sadece bırak onu.
We're just - we're just gonna let him go?
Biz sadece. biz sadece. gitmesine izin mi verecegiz?
life is just totally unfair... if it hadn't been for pinky... he's really sweet, and he lives out here in siberia where I'll probably never got to see him again... dad won't even let me go outside,
Hayat hiç adil değil. Pinky olmasaydı... Çok tatlı bir çocuk ama artık onu bir daha asla göremem.
If it's the guy, we just take note, let him go in.
Eğer adamımızsa bırakın içeri girsin.
He'll let us go if you just tell him.
Ona söylersen bizi bırakır.
He might have been better off if you had just kept your mouth shut and let him go to jail.
Sen konuşmasaydın o da hapse girerdi ve şimdi yaşıyor olurdu.
Let's go. Honey, I'm just gonna reason with him.
Gidelim.
Let me just go to get him.
Çağırayım onu.
She just can't let him go.
Ölmesine bile izin vermiyor.
Don't go... Don't go let him eat. Just bring him to jail.
Yolda yemek yemelerine izin verme, onları hemen hapse getir.
Just know I'm not gonna let him go, that's for sure.
Gitmesine izin vermeyeceğime adım gibi eminim sadece.
You can't just let her go and marry him.
Onun gidip onunla evlenmesine müsaade edemezsin.
And when this mission is over, you're just going to let him go?
Bak Binbaşı, ben de senin kadar onun kalmasını istiyorum.
- You're just gonna let him go?
- Öylece gitmesine izin mi vereceksiniz?
After what you just showed me, how can you ask me to let him go?
Bana gösterdiklerinizden sonra onu bırakmamı nasıl istersiniz?
just let it be 17
just let go 57
just let me in 37
just let me know 201
just let me die 21
just let it go 244
just let me help you 19
just let me go 210
just let me 104
just let me be 25
just let go 57
just let me in 37
just let me know 201
just let me die 21
just let it go 244
just let me help you 19
just let me go 210
just let me 104
just let me be 25