Just let me translate Turkish
13,188 parallel translation
Just let me look at you.
Sana biraz bakayım.
Just let me go.
Bırak beni lütfen.
Just let me take Murphy, and we'll go.
Bırak Murphy alayım ve gidelim.
Just let me wear it a little longer.
Sadece birazcık daha giyeyim.
Hey, trust me, if we go there, you don't like it, just let me know, we can take off.
İnan bana, eğer oraya gidersek ve hoşuna gitmezse bana söyle, kalkarız.
You could just let me go home.
Yoluma gitmeme izin verebilirsin.
Just let me check.
Ama bir bakayım.
Wait, please, just let me try again.
Bekle, lütfen tekrar denememe izin ver.
Just let me charm the fucking skirt off this señorita.
Bana bırak, bankadaki kadını cezbedeyim.
Look, I'm gonna be home in... in a couple hours and, uh, just let... just let me know if... if you hear anything.
Birkaç saate eve gelirim ben. Bir şey duyarsan bana haber verirsin.
Just let me know when you're ready.
- Hazır olduğunda söyle.
But look, just let me give you a piece of advice.
Fakat bak, sana bir nasihat vermeme izin ver.
Just let me try out.
Denememe izin ver.
Just let me finish these release papers and you'll be on your way.
Şu taburcu formlarını da doldurayım ardından gidebilirsiniz.
Just let me approach her as a scientist, and we'll see what she knows about Savage's weapons program.
Bilim adamı olarak yaklaşayım, Savage'in silah programı hakkında ne bildiğini öğreneyim.
Hanna, just let me talk.
Hanna, lütfen konuşmama izin ver.
Just let me deal with these groceries.
- Şu poşetleri bir halledeyim.
So... could you just let me into the loft?
çati katina görmeme izin verebilir misin?
I'm going to go to the bathroom and then I'm going to come back and I'm going to have an orgasm here in the next ten minutes, and you just let me know if you're involved in that.
Banyayo gideceğim, ve sonra geri geleceğim ve sonra gelecek 10 dakika boyunca boşalacağım...... eğer buna dahil olmak istersen, bana bildir.
And if you need more money or anything... You just let me know.
Biraz daha paraya falan ihtiyacın olursa haberim olsun.
Please... just let me do this.
Lütfen. Bırakın bunu yapayım.
You went to all that trouble to capture me just to let me go?
Seni iade edeceğim. Onca zahmete beni bırakmak için mi girdin?
Just once, let me off the hook.
Bu seferlik izin ver paçamı sıyırayım bu işten.
Let's get out of here, just you and me.
İkimiz birlikte gidelim buradan.
- Let me just...
- Bir saniye.
Let me just pitch it, okay?
Şöyle açıklayayım.
Now, let me just crank up the plumb bob to determine the vertical.
Şimdi, dikey boyunu hesaplamak şakul topuzune kullanalım.
I'm an EMT. Let me just make sure you're all right, check your head.
Yaralandın mı diye bir bakayım, kafanı göreyim.
You should let me stay at your place, just for a night.
Bir geceliğine de olsa sende kalmama izin vermelisin.
I just, uh... Well, let me think about it.
Sadece düşünmek için zamana ihtiyacım var.
Just let me do the talking.
Bırak ben konuşayım.
Let the dog go for a second and just talk to me.
Haydi köpeği bir daha gezdirelim ve sen benimle konuş.
- Here, let me just, um...
Burada, lSadece izin ver, um...
Just, um let me know if there's anything i can do to help.
Just, Ben... Yardım edebileceğim... herhangi bir şey var mı?
Just let me go out...
- Bırak dışarı çıkayım -
What, you were gonna let him turn me into a vampire just to get his keys?
Anahtarları almak için beni vampire dönüştürmesine izin mi verecektin?
Let me just enhance the audio clip..
Sesi biraz daha yükselteyim.
Now just let go, and give yourself over to me.
Şimdi kendini bırak ve tümüyle bana ver.
If you had just listened to me and let me continue searching through his emails.
Beni dinlemiş olsaydın ve e-postalarını aramaya devam etmeme izin verdiysen.
Let me just check that for you.
Sizin için kontrol edeyim.
But you can't expect me just to let it rest.
Ama bunların devam etmesine göz yummamı da bekleyemezsin.
Let me say first... discovery is never just for the sake of discovery, gentlemen... but for the sake of human survival.
Öncelikle... keşifler yapmış olmak için yapılmaz... insanın var oluş mücadelesi için yapılır.
He... What are you saying? I should just let him shoot me?
Beni vurmasına müsaade mi edeyim yani?
You got a guy right here, just, let me go and...
Buraya "birini" sokacaksın ha, bırak ben bakayım...
Okay, did I just let Sara Harvey trick me into trashing every room in my mother's house?
Bir dakika, az önce Sara Harvey beni kandırıp annemin evinin tüm odalarını dağıtmamı mı sağladı?
I couldn't just let him kill me.
Beni öldürmesine izin veremezdim.
Whoever you are, let me just say I am very impressed.
Her kimsen şunu söylemek istiyorum önce, çok etkilendim.
Let me just say for all the frustrations I have about my real parents giving me up, I am so grateful I was raised in a situation where that was my biggest issue in life.
Öz annem ve babam beni bıraktığı için ne kadar üzülsem de en büyük sorunumun bu olduğu bir ortamda büyüdüğüm için çok mutluyum.
Let me just take care of that for you guys.
Bunu sizin için hemen halledeyim.
Let me just... let me just ask you a question.
Sadece soruma... soruma cevap ver.
Are you threatening me after you just let him escape?
Onun kaçmasına göz yumduktan sonra beni tehdit mi ediyorsun?
just let me in 37
just let me know 201
just let me die 21
just let me help you 19
just let me go 210
just let me be 25
just let me talk to him 17
just let me explain 72
just let me do the talking 35
just let me do it 28
just let me know 201
just let me die 21
just let me help you 19
just let me go 210
just let me be 25
just let me talk to him 17
just let me explain 72
just let me do the talking 35
just let me do it 28