Just let me explain translate Turkish
277 parallel translation
If you'd just let me explain.
Açıklamama izin verir misiniz?
Just let me explain it to you.
Açıklamama izin ver.
Thank you. Just let me explain.
İzin verin, açıklayayım.
Okay, before you get excited, just let me explain what happened.
Sen heyecan yapmadan, olan biteni açıklamama izin ver.
Just let me explain :
Açıklamama izin verin.
- Just let me explain.
- Bırak açıklayayım.
- Please, just let me explain.
- Yanıma gelme.
If you just let me explain it- -
Eğer izin verirseniz açıklayayım...
Would you just let me explain to you- -
Saedece sana açıklamama izin ver- -
I know you're pissed, but before you go crazy, just let me explain.
Kızdığını biliyorum ama çıldırmadan önce açıklamama izin ver.
But, hey, will you just let me explain?
Ama açıklamama izin verir misin?
- Lucio, just let me explain everything.
- Ne var? - Lucio, gel, sana izah edeyim.
- Please, just let me explain.
- Lütfen, açıklamama izin ver.
Just let me explain to these people what happened.
Ne olduğunu açıklamama fırsat ver.
- If you will just let me explain.
- Eğer açıklamama izin verirseniz.
Jen, please, just let me explain, all right?
Jen, lütfen, bırak açıklayayım, tamam mı?
- No, just let me explain.
- Hayır, açıklamama izin ver.
Faye, if you'll just let me explain...
- Faye, müsaade et açıklayım...
- Moose, just let me explain.
- Moose, bırak açıklayayım.
Oh, okay, just let me explain, okay?
- İzin ver açıklayayım.
Just let me explain.
Açıklamama izin ver.
- Just let me explain.
- Açıklamama izin ver.
- If you'll just let me explain the details...
- Eğer detayları açıklamama izin verirseniz...
Please just let me explain.
Lütfen sana açıklamama izin ver.
Let me explain. Now, just a minute, I'll explain.
Batıl inancın olduğu her yerde onu uygulayanlar da vardır.
Let me explain, director, don't go away, just one word
Açıklamama izin verin direktör, gitmeyin, sadece tek bir kelime.
You could just let me in and I'll explain.
Beni içeri alırsanız açıklarım.
let me explain. A couple just moved in next door... and Arlette's already invited them over to dinner.
Kısa süre önce bir çift yan tarafa yerleşti ve Arlette onları akşam yemeğine çağırdı.
Chet, just let me find Lisa. She can explain everything. She'll clear everything up, Chet.
Bırak Lisa'yı bulayım. her şeyi o izah edebilir aydınlatabilir.
The whole elevator business, let me just explain.
Şu asansör meselesini açıklayayım.
- Let me just explain.
- Açıklayayım.
All right, look. Let me just explain to you one more time, okay?
Bir kez daha söylüyorum, tamam mı?
Let me explain to you what you just did.
Sana yaptığın şeyi anlatayım.
Let me just explain.
- Açıklamama izin ver.
Let me explain why just to you.
Neden olduğunu yalnızca size açıklamama izin verin.
Okay. Mr. Pierce, let me just explain something to you, okay? I'll explain my situation to you, which is unusual, all right.
Bay Pierce, izninizle size içinde bulunduğum sıra dışı durumu açıklayayım.
Well, I was wondering if... I was just wondering if you'd be so kind as to let me come in for a minute and explain a few things?
İçeri girip size bazı şeyleri açıklamam için bana izin verir misiniz?
- Before you flip out, okay, let me just explain what happened.
- Sigortalarını attırmadan önce, anlatmama izin ver.
Why don't you read this book and let's just see if you can explain it to me.
Neden bu kitabı okumuyorsun ve sen bana açıklayabilecek misin görelim.
Just let me explain.
Durun da açıklayayım.
Let me just explain this to you.
Sadece açıklamama izin ver.
Would you just stop running away from me for one minute and let me explain?
Bir dakikalık benden kaçmayı bırakıp açıklamama izin verir misin?
Can you just please let me explain?
Açıklamama izin verir misin lütfen? Ben bir gerizekalıyım.
Just let me explain.
Bırak açıklayayım.
Look, Rudy, let me just explain a few things to you, okay?
Bak, Rudy, Sadece sana birkaç şeyi açıklamak için izin ver, tamam mı?
Just so we don't get off on the wrong foot... let me explain why we're all here.
Yanlış anlaşılma olmaması için... burada oluşumuzun nedenini sana açıklayayım.
You're not Robert? If you just let me talk, I can explain everything.
Konuşmama izin verirseniz her şeyi açıklayabilirim.
Will you just fucking let me explain? Wait.
Durun.
Let me just explain.
Açıklamama izin ver.
The problem is, if you let me explain, your employee that girl who I was just speaking with, has been threatening me.
Sorun şu, dinlerseniz, elemanınız az önce konuştuğum kız, beni tehdit ediyor.
If you'd just let me fucking explain.
Bırak da anlatayım.
just let it be 17
just let go 57
just let me in 37
just let me know 201
just let me die 21
just let it go 244
just let me help you 19
just let me go 210
just let me 104
just let me be 25
just let go 57
just let me in 37
just let me know 201
just let me die 21
just let it go 244
just let me help you 19
just let me go 210
just let me 104
just let me be 25