English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Leave town

Leave town translate Turkish

1,431 parallel translation
Then she dropped the charges and leave town...
Ve kız aniden şikayeti geri aldı ve kasabayı terk etti...
faked my death... so that you'd leave town.
öldüğümü uydurdular... bunun için şehirden ayrılacaktın.
Don't leave town, brother.
Şehirden ayrılayım deme, kardeşim.
I can't leave town and then show up with a suitcase full of money.
Şehirden ayrılmayacaksam elimde para dolu bir çantayla görünemem.
Let's you and me leave town immediately.
Haydi, sen ve ben derhal kasabayı terkedelim.
Until further instructions, no person may leave town without permission.
Başka bir talimat verilmedikçe, kasabayı izinsiz terk eden olmayacak.
Get Francie and leave town.
Francie'yi al ve şehirden ayrılın.
You get patched up and leave town.
Eşyalarını topla ve şehirden ayrıl.
Leave town before it is time for me.
Vakit varken şehri terk etmeliyim.
Leave town.
- Şehirden ayrılırım.
Sheriff gave you a chance to leave town.
Şerif, sana kasabayı terketmek için bir şans vermişti.
Let's hurry and complete the Philosopher's Stone, and leave town.
Acele edip Filozof Taşı'nı bitirelim ve bu şehirden gidelim.
Leave town.
Şehirden ayrıl.
Leave town.
Kasabayı terkedin.
I thought she was gonna leave town before talking to me.
Benimle konuşmadan şehri terk edeceğini düşündüm.
We were gonna leave town after she paid him.
Ödemeyi yaptıktan sonra şehri terkedecektik.
How you gonna leave town without givin'my ring back?
Yüzüğümü geri vermeden, şehri nasıl terkedersin sen?
I told you to leave town!
Sana şehri terk et demiştim!
First : you leave town.
Bir : Şehri terk edeceksin.
I won't be allowed to leave town.
Şehir dışına çıkmam yasaklanır.
She didn't leave town after all.
Sandığımızın aksine şehirden ayrılmamış.
Are you telling me not to leave town?
Şehirden ayrılmamamı mı söylüyorsunuz?
Genius was trying to leave town in the company van.
Evet. Dâhi adam şirket kamyonuyla şehirden ayrılmaya çalışıyordu.
And then leave town immediately... because there's no way we can ever show our faces around here again.
Sonra hemen kasabadan ayrılacağız. Çünkü bir daha burada kimsenin yüzüne bakamayız.
Oh, man, if he doesn't get a job, he's gonna have to leave town.
Eğer iş bulamazsa şehri terketmek zorunda kalacak.
You can't leave town without celebrating.
Kutlama yapmadan şehri terk edemezsin.
- He told us to leave town.
Perry'nin küçük kölesi bizi kasabadan kovmaya kalktı.
It struck us as kind of odd that you would leave town... as soon as the FBI showed up.
FBI ortaya çıkar çıkmaz şehri terk etmen bizde biraz şüphe uyandırdı.
Miss Peaches says y'all might be inclining... to leave town.
Bayan Peaches kasabadan ayrılmayı düşündüğünüzü söyledi.
Promise to leave town, or I'll blow it.
Şehri terkedeceğine söz ver. Yoksa patlatırım.
Okay, kids, time for the circus to leave town.
Tamam çocuklar, sirkin şehirden ayrılma vakti geldi.
Yeah, maybe you should leave town.
O zaman siz de şehri terk edin.
Don't leave town.
Kasabayı terketmeyin.
I can't even leave town now.
Kasabadan bile ayrılamıyorum.
I told my wife the kids should leave town and go work up north.
Karıma da söyledim : Çocuklar burayı terkedip kuzeyde bir yerde çalışmalı. " diye.
The next day the film festival organizers insisted that we pay a $ 300 fine for damages to the room and that we leave town immediately after my screening.
Sonraki gün, film festivali organizatörleri... odaya verdiğimiz zarar için, 300 dolar ödememiz gerektiğini ve benim filmimin gösteriminden sonra şehri hemen terketmemi gerektiğini söylediler.
I leave town, you start picking up strange girls on the road.
Ben kasabadan gidince, yolda gördüğün yabancı kızlara asılmaya başlamışsın.
I have to leave town.
Maalesef şehir dışına çıkmam gerekiyor.
Ma'am, don't leave town.
Hanımefendi şehirden ayrılmayın.
Option A, you leave the Gato and the girl, and you walk out of town, no questions asked,
A şıkkı : Gato'yu ve kızı bırakırsınız kasabadan sorunsuz gidersiniz.
The town is provided for, but no one can leave.
Bu kent tedarikli, fakat kimse çıkamıyor,
If you're really that hard up, why don't you leave this town and go find some other work?
Eğer bu kadar sorun varsa, neden bu şehri terkedip yeni bir iş bulmuyorsunuz?
- And you would leave our town?
- Kasabayı bırakıp gider miydin?
We'll take the car to a bad part of town, we'll leave the keys in the ignition and the doors unlocked.
Arabayı şehrin kötü tarafına götüreceğiz, anahtarları kontakta, kapılarıda kilitlemeden bırakacağız.
Or you could just ask them at the next town meeting... not to leave giant scissors on our porch anymore.
Veya bir sonraki kasaba toplantısında kapının önüne dev makas bırakmamalarını söylersin.
When you're 18 and you've saved up money you can leave the parents you resent and the town you loathe. You let Ryan go.
18 yaşına gelince ve yeterli paran olursa... kızdığın ailenin yanından da, hiç sevmediğin şehirden de taşınabilirsin.
I don't want him to leave town.
Şehri terketmesini istemiyorum.
Who would've thought when you moved to town that I'd be the one who had to leave?
Sen şehre taşındığında, ayrılması gerekenin ben olacağını kim düşünebilirdi?
I guess she had to come to town to leave.
Sanırım ayrılmak için şehre gelmeliydi.
All I want to do is leave this town, and you just got here.
Tek istediğim burayı terk etmekti ama sen geldin.
" I have decided to leave town.
Bu şehirden ayrılmaya karar verdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]