Less so translate Turkish
1,489 parallel translation
Even less so, Hannah's three words that had been Simon's undoing.
"Hatta daha sonra, Hannah'nın söylediği üç sözcüğü..." "... Simon'ın mahvolma nedeni olmuştu. "
But less so since I remarried.
Ama yeniden evleneli pek kimse gelmiyor.
Uh, so we're talking three hours, probably less than a thousand people, there's probably more than-than...
Üç saatten bahsediyoruz. Muhtemelen binden az kişi katılır. Muhtemelen de...
So, would you guys think a lot less of me if I don't show up for my fight tomorrow?
Beyler, yarınki dövüşe gelmezsem yine de benimle arkadaşlığınızı devam ettirir misiniz?
That's less than I get him now. So why, exactly, would I do this?
Bu kadarı şimdikinden daha az, bunu yapmayı neden isteyeyim?
- So, do you feel less stressed?
- Ee, daha az stresli hissediyor musun?
Because it expands when it freezes, it becomes less dense and so it floats.
Çünkü donduğunda genleşir ve yoğunluğu azalır. Bu yüzden yüzer.
There's less hugging when I do it... But not so bad.
Ben yaparken daha az kucaklaşma olurdu, ama fena değil.
cos I'm going on show I move fast - goin on show like your team be out for the ratings by my team be out for the do ( ugh ) in the air tha show - eh what we're goin on show so your put man pay me - I'm doin no less I got the vibes, that run down the show
Göstereceğimiz şey - o gösteri yayında oturttuğun adam bana para ödesin az şey yapmıyorum gösterinin titreşimi benim
The younger is presented to the older, the less distinguished to the more so. Exception : a gentleman is always presented to a lady. Exception to the exception : unless the man is a president, a cardinal or a sovereign.
Genç olan yaşlıya takdim edilir, ilk olarak bu istisnai olarak, Baylar, Bayanlar'a tanıştırılır tabi bunlara istisnai durumlar da, erkeğin,... Başkan, Kardinal ya da Soylu olmasıdır.
She becomes a student of mine, no less... you keep her on the appeal process, but she's still your lawyer... so she has unlimited access to you... so you can plan your copy cat murders together.
Benim öğrencim oldu,... Temyiz davanda kullandın, hâlâ senin avukatın... ve sana ulaşması için sınırsız hakkı vardı böylece kopya cinayetlerini planlayabilirdiniz.
So one less steak.
En azından biftek olarak.
Something not so technical, less bureaucratic, you know what I mean?
Çok teknik olmayan, daha az bürokratik. Ne demek istediğimi anladın mı?
So it's less a burden than you think.
Anlayacağın düşündüğünden daha az bir yük.
Anglo can hypnotize me whenever he wants, but I want to see it less and less. There's so much suffering.
Anglo beni istediği kadar hipnotize edebilir ama, her şeyi olabildiğince az görmeyi tercih ederim.
I am going to make myself less attractive, so as to not encourage any inappropriate feelings.
Başka uygunsuz durumlara sebebiyet vermemek için kendimi daha az çekici göstereceğim
I'm sorry, I'm so deeply sorry, and I wish I could find a less cliché word for sorry, but...
özür dilerim, en içten özür dilerim, ve özür dilerim yerine başka bir klişe kelime bulmak isterdim ama...
In addition to being less interesting and much less attractive... you're so much more pathetic than she is.
Çok daha az ilginç ve az çekici olmanın yanında senin durumun ondan da acınası.
He's dating someone he thinks he could marry, so I'm hearing less from him, which is great. Can I ask you something?
Sana bir şey sora bilirmiyim?
I mean, it's more or less on my way home. So...
Yani, yolumun üzeri sayılır.
But in the positive language edition, closed means, "Come in, step over the chain, " there's so many less people to trample all over what you're looking for. "
Ama olumlu yaklaşım lugatında "kapalı" demek, "gelin, zincirin üstünden atlayın aradığınız izlerin üstünden çok az insan geçti" demektir.
So... less...?
Eee... az mı...?
"So tell him with the occurents, more and less which have solicited."
"Söyle ona bunu olan bitende, benim de az çok payım var."
So you're saying I'm less than a quarter of the boy Nate was?
Yani, ben Nate'in çeyreği bile olamaz mıyım?
And if so, couldn't she do it in France, where it's less noticeable?
Eğer öyleyse, neden Fransa'da konuşmuyor? Orada pek dikkat çekmez.
I guess Ollie's business isn't doing so great, and twice now she's told me that having less money and having to cut back is ruining her life.
Sanırım Ollie'nin işleri iyi değil. Az paraya sahip olmanın ve harcamalarını kısmasının hayatını mahvettiğini ikinciye söylüyor.
So, Antony more or less forced Octavian into war.
Yani, Antonius bir şekilde Octavius'u savaşa zorladı.
But do please wake me before you come at me so. It would be a little less... alarming.
Ama bir daha o şekilde yanıma gelmeden beni uyandırırsan, bu çok daha az... dehşet verici olacaktır.
Now, normally, I would have used enamel resin to match the teeth, but this was on the inside of her mouth, so I used amalgam to fill it because it was less expensive, and she was worried about the cost, and...
Şimdilerde, normal olarak, enamel resin kullanır, ve dişlerin rengine uydururdum, ama bu ağzın iç kısmındaydı, o nedenle de daha ucuz olduğu için amalgam kullanmıştım.
Life is so much less without you.
Hayat sensiz çok eksik.
So in a little less than an hour, it will detonate and strike a blow that the Americans will never forget.
O halde bir saatten daha kısa süre içinde patlayacak ve Amerikalıların asla unutamayacağı bir saldırı olacak.
That missile will hit in less than two minutes, so please don't try my patience again.
Bu füze, iki dakikadan daha kısa süre içinde vuracak, Sayın Büyükelçi o yüzden, tekrar sabrımı zorlamayın lütfen.
So in less than an hour we'll have made our point to the enemy?
Yani, bir saatten daha kısa sürede, düşmana anlatmak istediğimizi anlatacak mıyız?
So, I, um... just, I know that it's less than 0.
Bu yüzden, ben... İhtimal çok düşük biliyorum.
So they need less food to survive.
Böylece yaşamak için daha az besine ihtiyaç duyarlar.
Look, we're going to lose juice, potentially a fatal amount, no matter what we do, but if we can get those nonessential systems shut down, then the ZPM will need to pump less power through the leaky pipes, and we'll be able to put off imminent death for another hour or so.
Gücü kaybedeceğiz, ölümcül olacak, ne yaparsak yapalım ama o gereksiz sistemleri kapatabilirsek o zaman SNM sızıntılı borulardan daha az güç pompalaması gerekecek ve biz de yaklaşan ölümü bir ya da birkaç saat erteleyebileceğiz.
I don't get too many visitors, much less ones with whom I have so much in common.
Pek fazla ziyaretçim olmuyor. En azından pek çok ortak noktamın olduğu biriyle.
I find it kind of hard to believe he is so desperate to reach me now that he's dead. Much less through a perfect stranger
Tamamen yabancı biri şöyle dursun, şimdi artık ölüyken bana ulaşacak kadar çaresiz olduğuna inanmayı biraz güç buluyorum.
As a stopgap, you should move enough clothing from his closet... so as to occupy less than 30 % of the space.
Geçici önlem olarak, % 30'dan daha az yer işgal etmek için... yeterli giyim eşyanı, onun dolabından çıkartabilirsin.
So I'm less interested in what you do for a living than I am with getting you into- - well, wait.I want to know what she did to mr.Greenwald.
Sizin ne yasamak için ne is yaptiginizla degil, sizi nasil bir duruma soktuguyla- - Bekleyin. Bay Greenwald'a ne yaptigini ögrenmek istiyorum.
I figured we'd go by where she worked, so she'd have less chance of having her shotgun.
Eğer çalıştığı yere gidersek, tüfeğinin yanında olma ihtimâlinin çok düşük olacağını düşündüm.
The EEOC gave me go-ahead for this trial, so it might be a little less than frivolous.
E.E.O.C. bana mahkeme yolunu açtı. O kadar da saçma olmayabilir.
Secret Service cut the last stop short, so the president will be here in less than 30 minutes.
Bir sorunumuz var. Gizli servis son durağı kısa tuttu yani Başkan 30 dakikadan kısa sürede burada olacak.
So less security, less attention.
Düşük güvenlik daha az dikkat çeker.
So I'm actually less immoral than the average- -
Yani o kadar ahlâka aykırı değilim...
So, whether Mali plays in the African Cup of Nations or not,... the Africans in this class feel more or less African.
Yani bu sınıftaki Afrikalıların kendini daha fazla ya da daha az Afrikalı hissetmesi Mali'nin Afrika Uluslar Kupası'nda yer almasına bağlı diyorsun. Anladım.
Shorter pause on that occasion, less need to chew. So... Help me out here, you boring old cow!
Çiğnemek için biraz susmalıyım Biraz konuş sıkıldım ya...
So, to a far less degree, we're harming someone, I suppose.
Yani, daha alçak bir derecede, birisine zarar vermiş oluyoruz, sanırım.
While the event that brought us all here together is nothing less than tragic, part of what makes life so invigorating is its finite nature.
Hepimizi burada toplayan olay, trajik olmasının ötesinde hayatı böylesine canlı kılan, onun sınırlı doğasının bir parçası da aynı zamanda.
If the platform is less down there, So where we fall... should be the other side this wall.
Hat yerin altındaysa, öbür tarafta olmalı
Who would believe that a type so little... would cross the island, much less that was the only survivor... such a ridiculous question?
Kim böyle bir adamı kaale alır ki... serserinin teki, iç kısımları katetmiş olsun, ( Avustralya'nın zorlu toprakları ) bırak böyle... duyulmamış bir hikayenin tek kurtulanı olmasını!