Listen to you translate Turkish
25,988 parallel translation
You say that like I don't listen to you.
Seni dinlemediğimi söyler gibisin.
- Oh, whaa, whaa. - Listen to you.
Ağzından çıkanı kulağın duysun.
You listen to your kids, let'em find their own path.
Çocuklarınızı dinliyorsunuz, onların kendi yoluna gitmesine izin veriyorsunuz.
You should only listen to yourself.
Sadece kendini dinlemelisin.
I would rather stick white-hot skewers in my eyes than listen to you two bitches bicker!
Siz iki sürtüğün didişmesini dinlemektense gözlerime sıcak şiş sokmayı tercih ederim!
No one will listen to you.
Seni kimse dinlemeyecek.
Mrs. Wesley, I need you to listen to me.
Bayan Wesley, beni dinlemeniz gerek.
Machk will listen to you.
- Machk seni dinler.
- You know what? I don't have to listen to this.
Bunları dinlemek zorunda değilim.
I want you to listen to me and do as I say.
Beni dinlemeni ve dediklerimi yapmanı istiyorum.
Listen, uh, I'm over in the corner with a bunch of my friends, if you want to join us.
Eğer bize katılmak istersen arkadaşlarımla birlikte şu köşedeyiz.
Oh, okay. All right, uh, well, just listen while you're getting ready to go wherever.
Tamam o zaman sadece dinle, bir yandan hazırlanırsın.
I already have to listen to one kid call somebody else "Mom," and I don't really want any more distance between you and me than there already is.
Zaten bir evladımın başkasına "anne" diyişini duymak zorundayım ve seninle aramıza daha da fazla mesafe girmesini istemiyorum.
And listen, we... we want to thank you for your help.
Yardımınız için teşekkür etmek istiyoruz.
Calm down, you Moron! Calm down! And you listen to me.
Sakin ol ve beni dinle.
Listen to me, I am going to get you out of there.
Seni oradan çıkartmaya geliyorum. Tamam mı?
Five of my snipers have your head in their scopes, so listen to me carefully, unless you want your brains all over the street.
Buraya bakan beş tane keskin nişancım var. Beyninin her tarafa dağılmasını istemiyorsan beni dikkatlice dinle.
Would you listen to me... The thing I couldn't figure out was why didn't you just get rid of it.
Neden senin bu durumdan kurtulamadığını çözemedim.
You don't mind if we listen to some car jams, do you?
Biraz araba hitlerini dinlesek sorun etmezsin, değil mi?
I mean, that thing makes me wish I was born without the ability to hear music, but if it means that much to you, Okay. I'll listen to it.
Demek istediğim o şey bana keşke duyma yeteneğim olmadan doğsaymışım dedirtiyor ama eğer senin için bu kadar önemliyse dinlerim.
Listen, you need to come home until I speak to Jimenez.
Dinle, Jimenez'le konuşana kadar eve dönmelisin.
You wake me so I-I know to listen for Tuck so I know not to rush out of here for the hospital in the morning thinking you did the morning thing and just had an early surgery so I don't leave our child in the house asleep in his bed
Beni uyandırırsın. Böylece Tuck'la ilgilenmem gerektiğini bilirim. Bütün gece ameliyatta olduğun için sabahleyin hastaneye gitmek için aceleyle evden çıkmamam gerektiğini bilirim.
- Mm-hmm. - And you got to listen to Robbins.
Robbins'i dinlemelisin.
That's because you never listen to me!
Çünkü sen beni hiç dinlemezsin!
You should listen to her.
Onu dinlemelisin.
Listen to me, there might not be any proof, but I am telling you that he paid off a guard and you need to do something about it.
Beni dinle, hiçbir kanıt olmayabilir ama sana söylüyorum gardiyana para ödedi ve bu konuda bir şeyler yapman gerek.
Listen to me, you son of a bitch. you think I can't hurt you in here?
Beni dinle seni orospu çocuğu, seni oradayken incitemem mi sanıyorsun?
Sometimes, I feel like you don't listen to me.
Bazen beni dinlemediğini düşünüyorum.
- Yeah! - Listen, why don't you guys go down and talk to Nick Jr.?
Çocuklar, neden gidip küçük Nick'le takılmıyorsunuz?
Listen, I don't want to freak you out, but I got a call about a job.
Dinle, seni korkutmak istemem ama bir işten teklif aldım.
Reed will listen to anything you say to him.
Reed seni dinler.
Even if you're completely wrong, that's what an artist does, listen to one's self.
Tamamen hatalı dahi olsa, bir sanatçının işi budur, kendini dinlemek!
Listen, I'll make it up to you, OK?
Bak, sonra telafi ederim, olur mu?
Uncle, listen, I really need to talk to you.
Amca, dinle. Seninle konuşmam gerek.
Listen, I have some papers I'd really like you to take a look at.
Göz atmanı istediğim birkaç kağıt var.
Well, I'm gonna talk um, for a little bit at least and then you're going to listen.
Ben konuşacağım en azından biraz ve sen de dinleyeceksin.
Listen, the only thing that you need to do is pack up your things and get Yvonne as far away from this place as possible.
Dinle, yapman gereken tek şey... eşyalarınız toplayıp Yvonne'ı buradan olabildiğince uzağa götürmek.
How can you listen to that?
Bunu müziği nasıl dinliyorsun?
Barry told me not to listen to anything you say.
Barry, senin söylediğin hiçbir şeye kulak vermememi söyledi.
You really listen to me.
Beni gerçekten dinlemelisin.
Listen, I know this is a difficult time, you're probably still recovering, and your face is... ( chuckles ) just a mess, but I need to speak to your son Greg...
Biliyorum zor bir zamandan geçiyorsunuz eminim halen yüzünüzdeki karmaşadan... kurtulmak için çabalıyorsunuz ama benim oğlunuz Greg ile konuşmam lazım.
Listen, you need to... - Don't!
- Dinle, yapman gereken...
If you don't listen to me, you won't have one.
Sözümü dinlemezsen olmayacak.
You went off your meds and you didn't tell me? I didn't want to, you know, declare anything until I saw how it worked, and listen, a lot of vets are using weed to help with their PTSD.
Evet, işe yarayıp yaramadığını görmeden söylemek istemedim ama bak Travma Sonrası Stres Bozukluğu'na iyi gelsin diye gazilerin çoğu ot içiyor.
Listen, I was looking at my third quarter staffing budget and I'd like to offer you a few days punch up on a show I'm doing for Waze.
Üçüncü çeyreğin personel bütçesine bakıyordum da Waze için yapacağım program için sana birkaç günlük bir iş teklif ediyorum.
Listen, kid, I need you to run an errand for me, pronto.
Benim için bir işi halletmen lazım. Derhal!
Colt, you came in there and told a five-minute story, and the moral was, "Don't listen to Coach and you win a State Championship."
Colt, oraya gidip beş dakikalık bir hikaye anlattın. Meali, "Koçu dinlemezseniz şampiyona kazanırsınız."
Since when do you listen to what she says?
Ne zamandan beri onun söylediklerini dinliyorsun?
Listen to me. Or do you miss Sam so much that you threw yourself at the next most disgusting man in this house?
Ya da Sam'i mi özledind e kendini, bu evdeki en mide bulandırıcı ikinci adama bıraktın?
No, I think you should listen to what I have to say.
Hayır, bence söylemem gereken şeyi dinlemelisin.
Listen, the only reason I have to come to these stupid meetings is because of you.
Bu aptal toplantılara katılmak zorunda olmamın tek nedeni sensin.
listen to your heart 36
listen to your mother 43
listen to your father 24
listen to yourself 211
listen to yourselves 16
listen to me 9369
listen to the music 21
listen to me now 51
listen to me carefully 119
listen to me very carefully 119
listen to your mother 43
listen to your father 24
listen to yourself 211
listen to yourselves 16
listen to me 9369
listen to the music 21
listen to me now 51
listen to me carefully 119
listen to me very carefully 119