English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Listen to it

Listen to it translate Turkish

4,863 parallel translation
If we listen to it, we'll get rich!
Eğer onu dinlersek, zengin olacağız!
I don't even listen to it.
Kulak asmıyorum bile.
- Then why listen to it?
- O hâlde neden dinliyorsun?
- If you like listening to classical music so much why do you listen to it on "Voice of America" with all the static and the noise?
Klasik müzik dinlemeyi bu kadar çok seviyorsanız neden onu cızırtılı bir şekilde "Amerikanın Sesi" inden dinliyorsunuz?
Why don't you listen to it on an official station?
Niye resmi bir radyodan dinlemeyeseniz ki?
I hope you listen to it.
Umarım dinlersin.
Hey, listen, I know you're supposed to have Sofia tonight, but if it'd be easier for you to spend some time alone or if you'd rather not be alone then, you know, you just tell me, and whatever you need that's what we'll do.
Dinle bak, bu akşam Sofia sende kalacaktı biliyorum ama eğer yalnız kalmak istersen, veya yalnız kalmak istemeazsen, haber ver, sen nasıl istiyorsan öyle yaparız.
Think of it as a relationship, except I'll actually listen to what you have to say.
İlişki olarak düşün, aslında söyleyeceklerin haricinde duyacaklarını.
- Listen to me, damn it.
- Beni dinle, lanet olsun.
Right now listen those Norwegians from Minnesota, they're going to be joining us see we told them it was the Kings Birthday.
Pekâlâ, dinleyin... Minnesota'lı Norveçliler bize katılacaklar. Onlara kralın doğum günü olduğunu söyledik.
Listen, Meg, we decided that maybe it's best if you don't talk to us anymore.
Dinle Meg, belki de en iyisinin artık bizimle konuşmaman olacağına karar kıIdık.
Okay, listen, Tom, if you insist on bringing in outside food, you got to at least just hide it in one of these flax seed tortillas.
- Sen de mi koştun yoksa? - Hayır ama kanserden nefret ederim.
Listen, Rick, if you're gonna stay here rent-free and use my son for your stupid science, the least you could do is put a little bit of it to use for the family.
Dinle, Rick, eğer burada bedavaya kalacaksan ve oğlumu aptal bilimin için kullanacaksan, hiç olmazsa ailene yarayacak bir şeyler yap.
Listen, whatever's, uh, going on with me and your dad, I don't want you to ever, ever think that it's all not worth it.
Bak, babanla aramızda her ne geçtiyse tüm bu olanlara değmediğini düşünmeni hiç istemiyorum.
And she's got no choice but to just soak it up and listen to you.
Başka da seçeneği yok, seni dinlemek zorunda kalacak.
- Stop it, listen to me.
Beni dinleyin.
It's just talking to people and pretending to listen to them. How hard could it be?
İnsanları dinliyormuş gibi yapıp, onlarla konuşmanın neresi zor?
I've had it. I can't listen to one more self-righteous chestnut out of your mouth.
Ağzından çıkacak tek bilgiç tavsiyeyi daha dinleyemem.
Listen, Marti, if there's a mark to bring in, we do it.
Dinle Marti, verilecek bir hedef varsa, bu işi çözeriz.
- Listen to me, damn it!
- Dinle beni. Lanet olası!
Listen to me. It is not what you think.
Dinle beni, düşündüğün gibi değil.
Listen to me... when we get there, it'll be 11 minutes before a response team shows up.
Beni dinle. Oraya gittiğimizde... İkinci ekip gelmeden önce 11 dakikamız olacak.
Listen to me, it was a mistake.
Beni dinle, o bir hataydı.
Listen I don't want to hear any more about it Owens.
- Since you started giving canned Owens.
I am a board certified doctor of internal medicine... and I really don't like it when people don't listen to me!
Ben sertifikalı bir dâhiliye doktoruyum ve insanların beni dinlememesi hiç hoşuma gitmez!
Listen, the others might be too afraid to say it, but you have to haul ass on out of town, kid, or you're gonna get us all killed.
Dinle, diğerleri söylemek için korkuyor ama, ama bu kasabadan basıp gitmelisin, çocuk, yoksa hepimizin ölümüne neden olucaksın.
It's just going great, if somebody would listen to me!
Harika, eğer biri beni dinlerse tabii!
I can do it. Listen to me.
- Başarabilirim.
Hey, listen, you are gonna love it when it happens to you.
Bak, dinle.Senin başına geldiğinde buna bayılacaksın.
Okay, listen, babes, if anyone can go from editor to author, it's you, and I mean that.
Bak bebişim, editörlükten yazarlığa geçebilecek biri varsa o da sensin. Tamam. Ciddiyim.
Evidently you've been using it as some kind of seduction, a kind of lure, a kind of a general serenade for whoever wants to listen.
Bu lafı, tavlamak için, dinlemek isteyenlere genel bir serenat olarak kullanıyormuşsun.
So the thing is, when it's time, I will tell Manny, and he will... I'm almost 99 % sure he will listen to me, because we have great rapport with each other, and he knows I'm an honest person,
Yani vakti geldiğinde Manny'ye söyleyeceğim ve o... Yüzde 99 eminim ki beni dinleyecektir çünkü çok iyi bir arkadaş ilişkimiz var. Ve dürüst biri olduğumu biliyor.
Of course it is, but, dude, listen to me.
Tabi ki yarayacak. Bir dakika beni dinle şimdi.
Hold it to your ear and listen carefully.
Kulağına koy ve dikkatlice dinle.
- Listen to me. I can prove it to you.
Sana kanıtlayabilirim.
Listen to this, it's from the trial 7 years ago.
Şunu bir dinle. 7 sene önceki duruşmadan.
For me, it's gettin'high and listen'to freakin'Slayer.
Benim içinse, kafam dumanlı bir şekilde Slayer dinlemektir.
You listen to it.
Hiçbir şey.
Listen, whatever I've done to you, whatever it is, I'm sorry.
Bak, sana her ne yaptıysam özür dilerim.
Oh, Davey... it's not like I didn't have feelings for you back or anything... it's just... listen... you don't want to get involved with someone like me.
David. Ben de sana karşı boş değildim, sadece... Dinle.
Listen, you like really don't have to lose any sleep over it, okay?
Uykunu kaybetmeye değecek bir şey değil, tamam mı?
You know, I listen to the drunks and it's like you're listening to a fairy story about a fight with a fucking monster when the actual title of the story is
Biliyor musun, sarhoslari dinliyorum, sanki bir peri masali dinler gibi, canavarla nasil dövüstüklerini anlatiyorlar, ama aslinda masalin adi su :
Listen, you got to understand. It wasn't here, okay?
Bakın, burası olmadığını anlayın, tamam mı?
Look, Megan, listen, you can't just like drop a bomb on me like, "hey, maybe you've never made a girl come in your entire fucking life," and then say you don't want to talk about it.
Bak Megan, dinle "belki de tüm o lanet hayatında tek bir kızı bile boşaltamamışsındır" diye bombayı kucağıma bırakıp sonra da bu konuda konuşmak istemiyorum diyemezsin.
It was hard to listen to.
Dinlemekte bile zorlandım.
You should listen to Móri man, he's really got it.
Móri'yi dinlemen gerek dostum, o cidden aşmış biri!
Well, it won't take long once you get inside, but listen to me.
Sen içeri girince uzun sürmez, ama beni dinle.
Listen to me, damn it!
Ya beni bir dinlesene.
Well, it means you have to listen and share, which is two things that you suck at.
Anlamı, dinlemeli ve paylaşmalısın, ki bu ikisinde berbatsın.
Well, how about I tell all your precious donors... and anybody who will listen what kind of school it is they're giving to!
Tüm nadide bağışçılarına ve dinleyecek herkese bağış yaptıkları okulun nasıl bir yer olduğunu anlatsam ne dersin?
Listen, Robinson, we are gonna be on this sub with these men and it's going to be full of gold, right?
Bu denizaltında bu adamlarla tıka basa dolu altınla beraber olacağız Robinson.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]