English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Look at me

Look at me translate Turkish

25,705 parallel translation
Don't look at me like that. You hid the girl, Mendoza.
Bana öyle bakma, Mendoza'yı saklayan sensin.
What do you mean, "look at me now"?
"Şimdiki halin" diyerek ne demek istedin?
Miranda... look at me.
Miranda bana bak.
Look at me and face me.
Bana bak ve yüzleş.
Look at me.
Bana bak.
Look at me, all right?
Bana bak, tamam mı?
Hey, look at me!
Bana bak!
And look at me.
Bana bak.
Sam, look at me.
Sam, bana bak.
Don't talk to me. Don't even look at me, okay?
Benimle konuşma, hatta bana bakma.
Don't look at me.
Bana bakma.
But I haven't yet, so you don't have to look at me like that.
Fakat daha konuşamadım. O yüzden bana öyle bakıp durma.
Hai Lai, look at me.
Hai Lai, bana bak.
And he look at me sad-like and said we couldn't play no more.
Ve bana üzgün şekilde baktı. Ve artık oynayamayacağımızı söyledi.
Hey, look at me.
Bana bak.
Look at me, look at me.
Bana bak, bana bak.
Look at me.
Baksana bana.
Look at me.
Bana baksana.
Aria look at me.
Aria bana bak.
Look at me!
Bana bak!
Jason, look at me.
Jason, bana bak.
Look at me. It's going to be OK.
Bana bak, düzeleceksin.
Look at me, I'm Robo Butler.
Bana bakın. Ben Robo Butler'ım.
Yo, T., T., he's got to go. - Don't look at me.
Yo T. T, bunun gitmesi lazım.
You know, professor, ever since you've been at the precinct, they look at me with new eyes.
Biliyorsundur, profesör sen yakınımızda olduğundan beri, herkes bana başka gözle bakıyor.
Hey, hey, look at me.
Bana bak.
Look at me. I'm right here.
Bana bak ben buradayım.
Look at me.
Bak bana.
Look at me.
Halime bak.
Michael, look at me.
Michael, bana bak.
Isabela, look at me, please.
Isabella, bana bak... Lütfen.
Look at me, Frank.
Bana odaklan Frank.
Ehh... - When you look at me, do you see me or some kind of a hallucination?
Bana baktığında, beni mi görüyorsun yoksa bir çeşit halüsinasyon mu?
look at me.
- Bana bak.
Pilar, look at me.
Pilar, bana bak.
I'm getting someone to look at the clerk's handwriting and we're going to keep an eye on her after she leaves here, but she doesn't strike me as someone who could be a part of a major conspiracy like this.
Kâtibin el yazısını inceleyecek birini buldum. Buradan ayrıldıktan sonra da gözümüz üzerinde olacak. Ama bana böyle büyük bir komplonun parçası olabilecek biri gibi gelmedi.
Can you just come with me to the hallway and take a look at a pile I made out there?
Benimle koridora gelip orada yaptığım bir yığına göz atabilir misin?
Every time I look into one of... You kids's faces, I see her face looking back at me...
Çocuklarımın yüzüne her baktığımda bana bakışı aklıma geliyor.
Let me just look at you for a second.
Sana bir saniye bakayım.
It's his job to make me look like an absentee mother because I have to work at a real job?
Onun işi, gerçek bir işte çalıştığım için... ilgisiz bir anne olduğumu göstermek mi yani?
- I told Peter that if I made him look like a total badass at the party last night, that he'd have to give me the entire uniform account of Lincoln high.
Peter'a dün geceki partide, onu sert bir çocuk gibi gösterirsem bana Lincoln Lisesi'nin tüm forma işini vermek zorunda olacağını söyledim.
You paged me "911" to look at a list?
911 çağrısını listeye bakmam için mi verdin?
Look, I know Jake has probably been spilling trash about me since we broke up, and you can just tell me about it.
Bak, muhtemelen Jake ayrıldığımızdan beri arkamdan atıp tutuyordur. Bana anlatabilirsiniz.
Look, in that room at the resort before all the lights went off and someone pushed me down a hole, I was scared.
Bak, resorttaki o odadayken bütün ışıklar sönmeden ve biri beni bir deliğe çekmeden önce korkuyordum.
Let me look at you.
Dur sana bir bakayım.
Don't look at me.
- Bana hiç bakmayın.
Look, I really cared for Zane, but he was acting like he was cheating on me, showing up at my place at all hours of the night, lame excuses.
Bakın, Zane'e gerçekten değer veriyordum, Fakat sanki beni aldatıyormuş gibi davranıyordu, Gecenin herhangi bir vaktinde benim evime geliyordu,
Look at this. You got me eating carbs.
Bana karbonhidrat yedirtiyorsun.
So, what do we have here? Let me take a look at this.
Pekala, burada ne varmış bir bakalım.
I couldn't wait. Let me look at you.
Bekleyemedim. izin ver de sana bir bakayım.
Let me take a look at that.
Dur bir bakayım şöyle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]