Look at you now translate Turkish
1,488 parallel translation
Look at you now.
Kendine bir bak.
Look at you now - thin, gorgeous, guys falling all over you.
Zayıf ve çekicisin.
You swore you'd never become a fucking funeral director and look at you now.
Cenaze müdürü olmayacağına yemin etmiştin. Haline bak.
I can barely even look at you now!
Sana şu an bakamıyorum bile!
Oh, look at you now.
Şuna bir bakın hele.
That's encouraging, but look at you now.
Cesaret verici bir şey, ama şimdiki haline bir bak.
And look at you now, Mr. Prosecutor, huh?
Şimdi şu haline bak, Bay Savcı?
But look at you now, Tanz.
Şu haline bak Tanz.
Look at me! We have to get you out of here, now...
Seni buradan çıkartmalıyız, hemen...
Now, you've seen the future, so let's have a look at the past.
Şimdi, geleceği gördün, bir de geçmişe bakalım.
Well, look at you now.
Şimdi şu haline bir bak.
I was misquoted and I would recommend that you stop reading the article right now, and just look at the pictures.
Okuyanlara da sözlerimin yanlış aktarıldığını söyle. Bence makaleyi okumayı hemen bırak ve sadece fotoğraflara bak.
Now, would you look at that?
Yoksa geri düşersin. - Şuna bak.
Because you gave me that picture. Now every time I look at me, I think of you.
Cunku bana o resmi verdin ve simdi ne zaman o resme baksam seni dusunuyorum.
Now, Shane, I want you to look at me.
Shane, bana bakmanı istiyorum.
And look at you and Winnie now.
Winnie'ye ve kendine bak şimdi.
Now, look, I wanna show you something at Geary's.
Şimdi, bak, Geary'de sana birşey göstermek istiyorum.
I'm sure right now you don't even want to look at me.
Şu anda yüzüme bakmak bile istemiyorsundur.
Now, let's look at the five lies you tell yourself that prevent you from being all that you can be!
Seni olabileceğin kişi olmaktan alıkoyan beş yalana bir göz atalım.
Now, look, Captain Push, I appreciate you're far from home but these temporary pacemakers are only designed to work three or four days at a time before a permanent unit can be placed inside the body.
Şimdi, bakın, Yüzbaşı Push, evden uzak olsanız sevinirim. Ama bu geçici tempo ayarlayıcı cihaz vücudunuza kalıcı bir ünite konulmadan önce bir defada üç-dört gün çalışması için dizayn edildi.
And now, look at you : here you are- - nowhere.
Şimdi şu haline bak. Buradasın. Hiçbir yerde!
Now, if you look closely, you can see a perceptible difference due to molar wear, which is highly unusual given the short span of years, at least in modern man.
Yakından bakarsanız azı dişinin aşınmasına bağlı farkı görürsünüz. Bu da bu kadar kısa yaşam süresinde olağan değildir.
Right now, I may not be able to move in this world, but you won't even look at it.
Şu anda, bu dünyada hareket edemiyor olabilirim ama sen onu göremiyorsun bile.
Look at you now -
Haline bak.
Now look at you.
Şimdiyse haline bir bak.
I'm just now saying, look at it as you can.
- Şunu diyorum, hala şansın varken izle onu.
You can look at him now.
Ona şimdi bakabilirsin.
Look, Clark, I don't know how you did it, but if it weren't for you, I'd be at the bottom of the Mississippi right about now.
Bak Clark, nasıl yaptın bilmiyorum ama sen olmasaydın şu sıralar Mississippi'nin dibini boylamış olacaktım.
Well, at least you look like a girl now.
En azından şimdi bir kıza benzemişsin.
Now, I'm gonna go up and adjust the dish and you go look at the TV and tell me when the picture improves.
Sen de televizyona bakıp görüntü düzelince bana sesleneceksin.
Now will you take a look at it?
Bir bakar mısın?
And now you won't even look at me.
Şimdi yüzüme bile bakmıyorsun.
If you look at the amount of money that we've been able to generate for all kinds of other things, like invading Iraq, for example, now, what has that cost?
Diğer her türlü şey için, mesela lrak'ı işgal etmek için üretebildiğimiz paranın miktarına bakıldığında bunun değeri nedir ki?
All you have to do now is stand there and let me look at you.
Şimdi tek yapman gereken, sana bakmama izin vermek.
And now, doesn't something human look at you from every cherry in the orchard?
Peki şu an, bahçedeki her bir kiraz ağacından insani bir şeyler gözükmüyor mu sana?
There there, look at you a big tough warrior you aren't frightened now, are you?
Bak sen. Bizim koca, sert savaçımıza bir bakın. Şu an korkmuş değilsin, değil mi?
now, come on. Get in. I Want you to take a look at this sketch.
Hadi şimdi bin arabaya da şu krokiye bir göz at bakalım.
You're giving me the lessons now, look at this.
Şu hale bak, sen bana ders veriyorsun.
Look at you now.
Şimdi kendine bir bak.
And now look at you.
Ve şimdi sana bak.
Now, if you look at it, you'll see it's exactly like all the other atrocities committed against the people by the Church.
Eğer incelerseniz kilise tarafından başka insanlara da aynı acımasız uygulamaların yapıldığını göreceksiniz.
I don't even wanna look at you right now. Get out.
Yüzünü bile görmek istemiyorum, defol.
I know that you don't even wanna look at me right now, but just let me say this.
Şu anda bana bakmak bile istemediğini biliyorum. Ama şunu söylememe izin ver.
Now look, you've got no strike zone, so he's guaranteed to walk you.
Atış alanın yok, seni 1. kaleye yürüteceği kesin.
I'm asking you a question now, Patrick. Look at me in the eyes.
Sana bir soru soruyorum, Patrick.
And now, look at you.
Şimdi, kendine bir bak.
Now, Penny, I want you to turn around and look at the car.
Şimdi Penny, arkanı dön ve arabaya bak
You don't need a car now, you got a ride already! Look at that!
Bu halde arabayı nasıl kullanacaksın?
My boy is coming over here right now with a car for you to look at.
Bir arkadaşım sana araba göstermek için buraya geliyor.
- You need to look at this now, please.
- Lütfen, buna hemen bakmalısın.
Why can't you even look at me right now?
Niye yüzüme bakmıyorsun?
look at me 7366
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at that 4253
look at you 3730
look at your face 75
look at yourself 268
look at it 733
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at that 4253
look at you 3730
look at your face 75
look at yourself 268
look at it 733