English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Look at my face

Look at my face translate Turkish

408 parallel translation
Just take a look at my face. I have to get some sleep during the day.
Yüzüme bir bak, uyumam lazım.
Mr. Kringelein, you must look at my face, and not the floor.
Bay Kringelein, yüzüme bakmalısınız, yere değil.
When I dine with a woman, I expect her to look at my face.
Bir kadınla yemek yerken yüzüme bakmasını isterim.
Well, now that you've had a good look at my face, how do you like it?
Bu kadar baktın suratıma, beğendin mi bari?
Hmph! He took one look at my face and off he went.
Yüzüme bir bakış atıp uzaklaştı.
Look at my face, Pop! Look at my face!
Yüzüme bak, Baba!
Look at my face if you don't believe it.
İnanmazsan yüzümdeki yaraya bak.
Look at my hands. Look at my face. Look under my eyes.
Ellerime bak, yüzüme, gözlerimin altına.
Take a look at my face and see.
Yüzüme bak görürsün.
I want Lt. Kageyama to get a good look at my face.
Teğmen Kageyama'nın yüzümün halini görmesini istiyorum.
Don't be afraid, just look at my face
Ağlama olur mu? Benden korkmana gerek yok.
Now, I want you to take a very good look at my face.
Şimdi, yüzüme çok iyi bakmanızı istiyorum.
Just look at my face!
Yüzümün haline bak!
Look at my face!
Yüzüme bir bak!
I want you to look at my face. Look at this.
Bir dakika yüzüme bak.
- Who will look at my face here? - There are dirty dogs everywhere.
- Burada kim bakacak benim suratıma?
When I look at my face in the mirror when I'm shaving in the morning... you know what I see?
Sabah ayna karşısında tıraş olurken yüzüme baktığımda ne görüyorum, biliyor musun?
Look at my face!
Yüzüme bak!
I look at my face all the time.
Yüzüme sürekli bakıyorum.
Take a look at my face, Dick.
Yüzüme bak, Dick.
The man's already dead, actually And you've come here to look at my face while you tell your story?
Sen de buraya geldin hikayeyi anlatmak ve yüzümdeki ifadeyi görmek istedin.
Now look at my face the way it would look if I had another job.
Şimdi yüzüme bak ve bir işim daha olsaydı neye benzerdi onu gör.
Well, for one thing, you can look at my face when you're talking to me.
Öncelikle konuşurken suratıma bakabilirsin.
Look at my face.
Suratıma bak.
- Look at my face, sir do I look capable of fighting?
- Yüzüme bir bakın, efendim ben kavga çıkaracak bir insana benziyormuyum?
Look at my face, Paul.
Yüzüme bak, Paul.
Look at my face. Look at it.
Suratıma bak.
Don't look at my face like an idiot.
Kızım salak salak bakmasana.
Just don't... don't look at my face.
Yüzüme bakma.
- Can you look at her face and doubt, my Lord?
- Yüzüne bakıp da şüphe edebilir misiniz, Lordum? - Hayır.
Every time I look at one of those babies, I see my old man's face.
Ne zaman o bebeklerden birine baksam babamın yüzünü görüyorum.
Look at you, with that stupid look on your face... getting involved with my man.
Haline bir bak. Şu aptal sıfatınla erkeğimle ilgileniyorsun.
Look at the expression on my face and see if you can tell what is coming next.
Yüzümdeki ifadeye bir bakın ve daha sonra ne olacağını söyleyebilecek misiniz, bir görün.
Look at the blood on my face.
Yüzümdeki kana bakın.
Look at my face.
Yüzümün haline bak.
Look at my face.
Yüzüme bak.
- My face, look at it.
- Yüzüm, baksana.
But look at my daughter's face
Şu kızıma bir bakın!
My face is yours to look at... as long as you keep looking back.
Suratım sen baktığın sürece.. senindir.
Look closely at my face.
Yüzüme dikkatlice bak.
My God. Jesus Christ, look at his face.
Yüce Tanrım, yüzüne bak!
I don't know if I can look at one more face come into my court expecting right... and I gotta tell them wrong.
Mahkememe gelip, benden doğruyu isteyen birine, yanlışı vermek zorunda kalmayı yapabilir miyim, bilmiyorum.
Look at the smile on my face
Yüzümdeki gülümsemeye bak.
Look at that pig stuffing his face with doughnuts on my time!
Şu iş zamanı çörek yiyen domuz suratlı herife bak!
Look at my poor client's innocent face.
Zavallı müvekkilimin masum yüzüne bakın.
At least I don't look like somebody's tried to open a can of beans with my face.
En azından birisi yüzümle konserve açmaya çaIışmış gibi görünmüyorum.
When you look at me, I feel my face is between my legs.
Bana baktığında, sanki yüzüm bacaklarımın arasındaymış gibi hissediyorum.
" If you look at the numbers on my face...
" Yüzümdeki rakamlara bakarsın...
"When I look at my hands, there I see a face etched"
"Ellerime baktığım zaman, oraya kazınmış bir yüz görüyorum."
I've never got a clean look at his face but he's become my white whale.
Ak balinam haline geldi.
I couldn't look at my father and have him see in my face... all that had happened to me.
Babamın yüzüne bakıp başıma gelenleri anlamasına... izin veremezdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]