English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Man on p

Man on p translate Turkish

556 parallel translation
[Man On P.A.] Attention, please. Attention, please.
Dikkat, dikkat lütfen.
- [Whistle Blows ] - [ Man On P.A.] Get on board quick as you can.
Oldukça hızlı gemiye bininiz!
[Speaking Foreign Language ] # # [ Flute Plays Mozart ] [ Man On P.A.] Attention all personnel!
Yüzbaşı Bandini şimdi palmarel pop... poplit, bir pop... bir palmarel P-O-P-L-I-T-E-A-L damar keşef... damar keşfi ve muhtemel doku nakli gösteriyor.
[Man On P.A.] Ladies and gentlemen... five minutes ago at 10.01 this morning... the truce was signed in Panmunjom.
- Onun röntgeni mi? - Evet. Boston'dan bir kalp cerrahı, Kongre Üyesine oğlunu kurtaracak tek kişinin Yüzbaşı John McIntyre olduğunu söylemiş.
Even when that infamous girl Candy makes a pass on a rich man no matter how lonely or sad she is... she always ties her back hair neatly before she comes onto the man.
O ünlü Candy gerçekten var mı bilmiyorum ama yalnız ve üzgün olsa da saçlarını cesurca bağlayıp yaşamaya devam etti.
You don't care if a man can live on his wages or not.
Bir insanın o maaşla yaşayıp yaşayamayacağı umurunuzda değil.
Take a man on the wall, keep your eyes peeled.
Bir adam alıp duvarın üzerine çıkın, gözlerinizi dört açın.
It seems a shame to waste a toast on a man like that.
Böyle bir adam için kadeh kaldırmak ne ayıp.
Its bad enough picking on a straw man, but picking on little dogs...
Samandan bir adama ve zavallı bir köpeğe saldırman çok ayıp.
I don't know if you'll understand this, but I look on myself as an honest man.
Bunu anlayıp anlamayacağını bilmiyorum, fakat kendime dürüst bir adam gözüyle bakıyorum.
Fifty seven years later, before a congressional investigation Walter P. Thatcher, grand old man of Wall Street for years chief target of Kane papers'attacks on trusts recalls a journey he made as a youth.
Bundan 57 yıl sonra, hükümet soruşturmasından önce, Wall Street'in en önemli isimlerinden yaşlı Walter P. Thatcher Kane'in gazetelerinin tröstlere açtığı savaşın baş hedefi gençliğinde yaptığı bir yolculuğu hatırladı.
What would you call a man who not only supplied false documents and hid Italians preparing attacks on our soldiers, but also gave asylum and aid to German deserters?
Sadece sahte belgeler hazırlamakla kalmayıp, kaçak Alman askerlerine yardım eden, askerlerimize saldırı planlayan, İtalyanları saklayıp onlara sığınak sağlayan, bir insanın amacı başka ne olabilir!
The times have been, that, when the brains were out, the man would die, and there an end ; but now they rise again, with twenty mortal murders on their crowns, and push us from our stools.
Ama eskiden, beyni paralanınca... insan ölür gider, herşey bitermiş. Şimdi, ölenler diriliyor... Kafalarında yirmi bıçak yarasıyla kalkıp, iskemlemizi alıyorlar altımızdan.
The man who dropped the bomb on Hiroshima will be judged, and be sentenced to death as the enemy of humanity.
Hiroshima'ya atom bombası atanlar da yargılanıp, insanlığa kast suçundan ölüm cezasına çarptırılacaklar. "
Mr. Bailey has a competent man on his way here now... to take the load of running The Furies promptly.
Bay Bailey buradaki işinde oldukça ehil biri.. .. The Furies'in idaresini ele alıp düzlüğe çıkartmak adına.
What I mean is, what do you suppose makes a man's stomach carry on like this?
Söylemek istediğim, bir adamın midesi niye hep böyle guruldayıp durur?
On Christmas Eve, the Geneva man showed up with some presents for us.
Ama öyle olmadı. Noelden bir gün önce, Cenevreli adam, bize getirdiği hediyelerle çıkıp geldi.
Why would a man leave his apartment three times on a rainy night with a suitcase, and come back three times?
Neden bir adam yağmurlu bir gecede bavulla üç kez evinden çıkıp üç kez geri döner?
Shame on you, Ruby, mooning around the house after that mad dog of a man.
Ayıp sana, Ruby! O kuduz herif için evin içinde dört dönüyorsun.
There weren't a man on this outfit what didn't pop his eyes when he first seen Mae.
Bizim ekipte yer alıp da onu ilk gördüğünde kalbi hızla atmayan kimse olmadı.
Can Rocky Graziano shake off every roof that has caved in on him during the past six months and bounce back to take the title from the only man to ever knock him out?
Rocky Graziano son altı aydır başına gelen talihsizlikleri üzerinden atıp,.. ... kendisini nakavt etmiş tek adamı yenerek unvanını elinden alabilecek mi?
Mrs. James, would you look around this courtroom and tell us if you see the man who was in your office on July the 9th in this courtroom?
Bayan James, mahkeme salonuna bakıp 9 Temmuz günü ofisinizde olan adamı görüp görmediğinizi bize söyler misiniz?
We'll get on our horses and we'll ride out of this town and maybe he can start living like a man's supposed to.
Emin ol edecekler. Atımıza atlayıp ve bu kasabadan ikimiz beraber ayrılacağız. ve belki Bart kendini adam edecek bir hayata başlayabilir.
You stood on this very spot. And heard and saw what that man and woman said and did.
Tam bu noktada durmuştunuz... ve bir adam ve bir kadını bir şeyler yapıp konuşurken gördünüz.
Come on, man, get somebody moving!
Haydi kıpırdat adamlarını!
The sun rose from the sea, and the old man could see other boats low on the water and well in toward the shore, spread out across the current.
Denizden yükselen güneşle, yaşlı adam kıyıdan açıklara doğru yayılmış batıp çıkan diğer kayıkları görebiliyordu artık.
It's just that crazy conjure man that sells trinkets on the turnpike.
O sadece paralı yolda pılı pırtı satan çılgın bir adam.
A man's been calling me on the telephone and saying that he's going to kill me.
Yabancı bir adam bana telefon açıp "Seni öldüreceğim" diyor.
Just now, Kit got a neighbour of ours to lie for her, to pretend she heard the man on the phone.
Az önce, Kit komşularımızdan birini telefondaki adamı duymuş gibi yapıp... kendisi için yalan söylettiriyordu.
Eve.... you make me feel like a man standing on a narrow ledge...
Eve... Eve, şu an kendimi bir kaya çıkıntısında sıkışıp bir boz ayıyla karşı karşıya kalmış gibi hissediyorum.
There's a whole lot of men sitting'together on one side... and one man keeps pointin'at the coloured man and yellin'.
Bir tarafta yan yana oturmuş bir sürü insan var... ayrıca bir de parmağıyla zenciyi göstererek bağırıp çağıran birisi var.
Go outside on the street and ask the first man you see.
Sokağa çıkıp, karşına çıkan ilk adama sor.
A man on the run must sooner or later become tied to a town.
Kaçak kişi eninde sonunda bir kasabaya bağlanıp kalır :
Thinking that a fine, decent man had used me as though I were a cloth to wipe his shoe on,
Bu kadar iyi ve dürüst birinin beni kullanıp bir kenara attığını düşündüm. Ama bu doğru değildi.
There's a time in life when a man must put away his toys and get on to the serious business of living.
Bir erkeğin hayatında, oyuncaklarını bir kenara bırakıp ciddi işlere bakması gereken bir zaman vardır.
I'm glad I'm not an educated man, sir, if that's what makes you go off on a damn fool search for lost cities.
Eğitimli bir adam olmadığıma sevindim, efendim, kayıp şehirleri aramak gibi aptalca bir şey.. sizi böyle harekete geçirebiliyorsa!
The man in front had his hands on her chest, and she was kicking her legs up and down because the man in back was trying to tickle her and he kept on laughing!
Öndeki adamın elleri kızın göğsündeydi, ve kız bacaklarını yukarı aşağı sallayıp duruyordu, çünkü arkadaki adam kızı gıdıklamaya çalışıyorken, adam da kahkahalar atmaya devam ediyordu!
A man either lives life as it happens, meets it head-on and licks it or he turns his back on it and starts to whither away.
Bir insan yaşamı olduğu gibi dolucasına yaşamalı ve tadına varmalı ya da bu yaşama sırtını döner ve sararıp solmaya başlar.
When I came to this county I had absolutely nothing on me Kept thinking how could a man like me...
bu bölgeye geldiğimde ne hevesim ne de yaşam sevincim kalmıştı benim gibi biri nasıl... hayatını sürdürür diye düşündüm bende hükümet binasında kargaşa yaratıp kendimi kodese tıktırdım barınak ve yemek sağlamış oldum!
On the contrary, what is surprising is that a man like me could remain all those years watching life as a spectator before he discovered the force that was in him, but...
Tam tersine, asıl şaşırtıcı olan,... benim gibi bir adamın,... yaşadığı bütün o yıllar boyunca, hayata seyirci kalıp,... kensinde olan büyük gücü keşfedememiş olması, ama...
It is a pretty awful thing to see a grown-up man dancing around on his toes to some kind of silly music and painting all kind of funny-looking pictures with watercolors.
Yetişkin bir erkeği saçma sapan bir müzik eşliğinde,.. ... parmaklarının ucunda dans ederken ve suluboyalarını alıp resim yaparken izlemek epey korkunç bir şey.
The man you are looking at is Nicholas Groat, whose reputation as a brilliant chess master has given him entree and enabled him to con and steal on an international scale.
Gördüğün adamın adı Nicholas Groat kendisine giriş izni ve dolandırıp çalması için yetki verilmiş çok zeki ve ünlü bir satranç ustası.
Go up on the roof. Man the.50 calibre machine gun, shoot that bastard down.
Çatıya çık... 50 kalibrelik mitralyözü kullanıp o piçi vur.
"Suppose a man has a hundred sheep. If one of them strays, does he not leave the other 99 on the hillside and go in search of the one that strayed?"
"Bir adamın 100 koyunu olsa ve onlardan biri yolunu şaşırsa, 99'u bırakıp dağlara gitmez ve yolunu şaşıranı aramaz mı?"
The minute I came in and found you on the bed with your eyes shut pretending to be asleep, I said to myself, Here is the man. What does that mean, "the man"?
Buraya gelip, sizi gözleriniz kapalı vaziyette uyuyormuş gibi yapıp yatağınızda yatar bulduğum dakika, kendime dedim ki işte bu benim adamım!
That man is going to get up tomorrow morning... put on his striped trousers, and wait for my mother... who will be putting on her $ 900 dress from Bergdorf Goodman.
O adam yarın sabah kalkıp çizgili pantolonunu giyip annemi bekleyecek ki kendisi Bergdorf Goodman markalı 900 dolarlık elbisesini giyecek.
[Man On P.A.] Sorry to interrupt your peace bulletin, folks... but we got wounded in the compound.
- Şimdi mi? - Çocuk mu?
- The man up there, he said he'd like it better if he could go in to the judge and tell him... that you'd made one good case for Uncle and you were working on some others.
Savcı, yargıcın karşısına çıkıp senin, bir davada "Amca" ya yardım ettiğini ve başka davalar için de çalıştığını söyleyebilirse bunun çok iyi olacağını belirtti.
Any man who's gonna steal gold from one train... and put it on another train is liable to do anything.
Bir trenden altın çalıp onu başka bir trene koyan adamdan her şey beklenir.
And so excruciating is Richard's honesty, that he's insisted on warning... Time magazine's nomination for con man of the year... that our call to him is being taped.
Ve richard'ın dürüstlüğü öyle can sıkıcıydı ki, Time dergisinin yılın dolandırıcısı adayının... bu telefon konuşmasını kayda aldığımızı bildirmemiz için... devamlı uyarıp durdu.
( man # 3 ) lf you can imagine the eftect of nearly 6,000 dead men on an island this small, and considering it's one degree from the equator, the amount of heat you have there, you can imagine the smell you get within a day or two from all this rotting flesh.
Eğer ki 6.000 ölü bedenin, ekvatorun hemen bir derece kuzeyinde bulunan yani havanın sıcaklığını hesaba katıp bu denli küçük bir adada yarattığı etkiyi hayâl edebilirseniz bir ya da iki gün içerisinde burnunuza gelen çürümüş et kokusunu tahmin edebilirsiniz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]