Maybe one day translate Turkish
933 parallel translation
Maybe one day they'll learn that they haven't got one chance in a million to get away with this.
Belki bir gün böyle bir şeyden kurtulma şanslarının milyonda bir bile olmadığını öğreneceklerdir.
Maybe one day you'll teach me an Indian dance.
Belki birgün bana kızılderili dansını öğretirsin.
Maybe one day, when I'm rich.
İlerde bir gün zengin olunca belki.
Maybe one day I'll tell her the same thing.
Belki bir gün ben de ona aynı şeyi söylerim.
I figured maybe one day you might have a weak moment.
Bu günlerden birinde zayıf bir anını yakalayabilirim.
Well, maybe one day when there was some mistletoe there.
Günün birinde, ökse otunun altında olabilir belki.
Maybe one day we'll be friends again.
Belki bir gün tekrar arkadaş oluruz.
Maybe one day she'll find her happiness.
Belki bir gün mutluluğu bulur.
Maybe one day I'll be lucky enough to meet a man I could live with... without either one us having to give up our own self.
Belki de bir gün birlikte olabilmek için, ikimizin de kendi benliğimizden vazgeçmesinin gerekmeyeceği bir adamla karşılaşacak kadar şanslı olabilirim.
Maybe one day I find a present for you too.
Belki bir gün sizin için de bir hediye bulurum
- Maybe one day he'll write about it.
- Belki bir gün kitabında yazar.
Dear Gerry, you said you wanted me to fall in love again and maybe one day I will, but there are all kinds of love out there.
"Sevgili Gerry..." "... yeniden âşık olmamı istediğini söylemiştin. " " Belki bir gün olacağım ama hayatta öyle çeşitli sevgi türleri var ki! "
Maybe one day someone will think about it and you know.
Belki bir gün biri bunu düşünecek. Biliyosun,
Maybe one day it'll happen, and what if it doesn't?
Belki bir gün olur, peki ya olmazsa?
But maybe one day it wouId be nice to say, "I Iove you" to someone.
Belki bir gün birine, "Seni seviyorum." demek hoş olabilir.
Maybe one day Jerry Lewis would go on television, and instead of getting hung up with muscular dystrophy, he'd have a clapathon!
Belki bir gün Jerry Lewis televizyona çıkar ve kas erimesinden bahsetmeyi bırakıp bel soğukluğunu anlatır!
Maybe one day in future... you will find it useful
Belki gelecekte bir gün... bunu kullanışlı bulursun
Maybe one day he will show you a dance of his.
Belki bir gün o da size kendi dansını gösterir.
Maybe one day you'll have to kill her, Fatima.
Belki bir gün onu öldürmen gerekebilir, Fatima
Maybe one day I'll be able to try too, what do you think?
Birgün belki ben de denerim. Siz ne dersiniz?
Maybe, one day, you thought you had one.
Belki, bir gün, bir tane vardı diye düşündün.
Yeah, it gets your picture in Life, and maybe get a new suit, a lot of hullabaloo, then one day I'm walking along and down comes a bolt of lightning.
Evet, resmini hayatın içine sokar, yeni bir elbise sağlayabilir, bir sürü kargaşa sonra bir gün yolda yürüyorum ve bir yıldırım düşüveriyor tepeme.
Maybe you will one day.
Belki bir gün edeceksin.
You know, I kept thinking that maybe you'd come to the club one day.
Durmadan belki bir gün kulübe gelirsin diye düşündüm.
I wish some day I could win maybe one fight.
Bir gün bir kavga kazanabilsem keşke.
Maybe some of them haven't been as abnormal as this one, but i'll lay my betting average on the line any hour of the day.
Görüşmen yarın. Deneyeceğine söz vermiştin.
Maybe one saccharine day we could have lunch, you and I, sweetie. What do you say?
Tatlı bir gün tatlı tatlı, öğlen yemeği yeriz.
Maybe even one day...
Hatta belki de bir gün...
Then maybe, one day, is it possible...
O zaman belki, bir gün, olabilir...
One day soon... man is going to be able to harness... incredible energies. Maybe even the atom. Energies that could ultimately hurl us to other worlds in..
Yakında, bir gün... insanoğlu inanılmaz enerjileri kontrol edebilecek, belki atomu bile, bir uzay gemisi ile başka dünyalara gitmemizi sağlayacak enerjileri.
You knew I was only gonna stay one day, maybe two.
Biliyorsun, sadece bir ya da iki gün için kalacaktım.
- One day maybe you can take us. We want to see for ourselves.
Bir gün belki bizi götürürsün böylece kendi gözlerimizle görebiliriz.
One day maybe.
Belki bir gün.
One day you pick up a newspaper, you read a little story in there. Maybe the feds pick up 220 pounds of shit at the docks.
Bir gün gazeteyi açıp bir bakarsın federaller limanda yüz kilo mal bulmuş.
Maybe if we all got together for one day or for one week and stopped, just stopped doing everything and said...
Belki de hepimiz bir günlüğüne veya bir haftalığına bir araya gelmiş olsak ve dursak sadece durmakla her şeyi yapmış olsak ve şöyle desek...
Or maybe first one of the day it would be all right.
Veya belki günün birisinde ilk olarak onu birisi yapacak.
One day, maybe even tomorrow, we will be like him.
Günün birinde, hatta belki yarın onun gibi oluruz.
Maybe I'll tell you one day.
Bir gün anlatırım sana.
I said maybe we'd divorce one day.
Belki bir gün boşanabileceğimizi söylemiştim.
Maybe I'll kill someone one day... then I'll be wanted, like the guy in the picture.
Belki bir gün birini öldürürüm sonra da aynı o resimdeki adam gibi peşime düşerler.
I'm afraid to commit suicide, and one day maybe God will have a use for me.
İntihar etmekten korkuyorum, belki birgün Tanrı'nın işine yararım.
Maybe I didn't say it right, but you been down hard on me since day one.
Belki iyi ifade etmedim ama ilk günden beri bana karşı sertsiniz.
Maybe you'll learn to play pool one day, though I don't see much chance for you.
Belki günün birinde bilardo oynamayı öğrenirsin. Yine de, fazla bir ihtimal vermiyorum.
It doesn't mean that a part of me won't always love him and, Maybe we'll find our way back to each other, one day.
Bu demek değil ki bir parçam onu hep sevmeyecek, ve belki de bir gün tekrar birlikte oluruz.
Maybe... Maybe if the weather lets up, you and I can go fishing one day.
Şey, belki de... belki de, hava uygun olursa, sen ve ben bir gün balığa gidebiliriz.
One day Aleppo, two days Iran Bogotá, maybe four or five days.
Bir gün Halep, iki gün İran.
Maybe he'll be my guest one day.
Belki bir gün misafirim olur.
Oh, you might get to Berlin or Constantinople, maybe even Hong Kong, wherever you're going, but one day you'll turn the wrong corner and :
Oh, Berlin yada İstanbul'a gidebilirsin, hatta belki Hong Kong, her nereye gidersen, birgün yanlış köşeyi döneceksin ve :
Well, maybe we'll get lucky and one day modern medicine will find a cure.
Belki bir gün şans yüzümüze güler de modern tıp çaresini bulur.
Or maybe she just tells everybody she knows... not to get on planes, and then one day... one crashes and that's her lucky day.
Ya da belki, tanıdığı herkese uçağa binmemelerini söylüyordur, ve sonra bir gün bir tanesi düşünce, o da onun şanslı günü olmuştur.
So it is. One day, maybe she come back to you.
Aynen öyle, bir gün bir de bakmışsınız ki size gelmiş!
maybe one 27
one day at a time 90
one day 2293
one day soon 34
one day more 18
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
one day at a time 90
one day 2293
one day soon 34
one day more 18
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
days remain 20
day off 18
days a year 35
days now 26
day two 29
days later 66
days a week 26
dayna 86
days ago 298
days remain 20
day off 18
days a year 35
days now 26
day two 29
days later 66
days a week 26
day out 85
day before yesterday 18
day in and day out 25
days and 46
day one 66
day in 57
day by day 66
day basis 16
day suspension 16
day weekend 17
day before yesterday 18
day in and day out 25
days and 46
day one 66
day in 57
day by day 66
day basis 16
day suspension 16
day weekend 17