Meeting someone translate Turkish
599 parallel translation
You know what you said about meeting someone?
Birisiyle tanışma hakkında dediklerini hatırlıyor musun?
- It's like meeting someone from home.
- Bu evimizden birini görmüş gibi bir şey.
- I'm meeting someone.
- Biriyle buluşacağım.
- Meeting someone? - Yeah. My niece Linda and her roommate.
Yeğenimi ve oda arkadaşını.
But someday he is meeting someone different.
Günün birinde farklı biriyle tanışacak.
You dream of meeting someone you want.
İstediğin gibi biriyle tanışmanın hayalini kuruyorsun.
- No, I'm meeting someone.
- Biriyle buluşacağım.
Are you supposed to be meeting someone here?
Burada biriyle mi buluşacaksınız?
Meeting someone for a drink.
- Hayır. Birisiyle içki içeceğiz.
If you're meeting someone, there's a little hotel nearby.
Biriyle buluşacaksanız, yakınlarda küçük bir otel var.
- I was meeting someone.
- Biriyle karşılaştım.
- Thanks, but I'm meeting someone.
- Sağ ol ama biriyle buluşacağım.
- I'm meeting someone.
- Birisiyle randevum var.
I mean, it's silly to miss out on meeting someone just because of principles.
Sırf prensipler nedeniyle biriyle tanışma fırsatını kaçırmak çok saçma olurdu.
I'm meeting someone today
Bugün bir toplantım olacak!
Oh, meeting someone?
Oh, biriyle mi buluşacaksın?
- I'm meeting someone for work.
- Birisiyle iş görüşmem var.
We're meeting someone coming in from Boston.
Boston'dan gelen biriyle buluşacağız.
I'm meeting someone for dinner.
Yemekte biriyle buluşacaktım ama...
There's nothing I enjoy more than meeting someone like yourself... and getting to know you, then taking photos of you while I drive.
Sizin gibi birine rastlayıp onu tanımaktan ve araba sürerken fotoğrafını çekmekten daha çok sevdiğim bir şey yok.
Imagine, meeting someone like him on our first day here.
Baksana daha ilk günden böyle biriyle tanıştık.
I heard him talk to Frobe about meeting someone at sea.
Onu Frobe ile, denizde biriyle buluşmak hakkında konuşurlarken duydum.
Oh, yes. Just when I'd given up hope of meeting someone, along came the most gallant, sophisticated, charming man I've met in ages.
Evet, tam da biriyle tanışmaktan umudumu kesmek üzereyken yıllardır gördüğüm en centilmen kültürlü ve çekici adamla karşılaştım.
"I wouldn't mind meeting someone new and interesting tonight."
"Bu gece, yeni ve ilginç biriyle tanışmamın hiç bir mahsuru yok."
I never mind meeting someone new and interesting.
Benim zaten yeni ve ilginç biriyle tanışmamın asla mahsuru olmaz.
Have you ever felt, after meeting someone for ten minutes...
On dakika önce tanıştığın birini iki ya da üç yıldır...
I'm meeting someone who wants to see my work.
Onları görmek isteyen biriyle randevum var.
I'm meeting someone.
Ben birisiyle buluşacağım.
I can't. I'm meeting someone.
Üzgünüm. Birini bekliyorum.
I always dreamed of meeting someone untouched, someone pure, someone... just like you.
Senin gibi saf ve temiz biriyle.
- l'm meeting someone. ls he here?
- Birisi ile buluşacaktım, geldi mi?
I'm meeting someone.
Biriyle buluşacağım.
Living, working, meeting someone.
Yaşamak, çalışmak, biriyle tanışmak.
It's like meeting someone's twin.
Sanırım bu birinin ikizini görmesi gibi.
I'm meeting someone here.
Burada birisiyle buluşacağım.
I'm not someone who can be called out so easily for a meeting.
Her istediğinde görebileceğin biri değilim ben.
For someone who's so curious about how I've been doing, you don't even call... and leaves our meeting to mere coincidence?
Hiç arayıp sormadan benimle bu şartlar altında görüşen kişi... -... nasıl olduğumu merak mı etti?
I thought you might enjoy meeting someone your own age.
Yaşıtın biriyle tanışmak hoşuna gidebilir.
Someone's meeting me in the restaurant.
Bir arkadaş lokantada beni bekliyor.
He'll set up a meeting with someone you absolutely trust.
Tamamen güvendiğin biriyle bir toplantı ayarlayacaktır.
Someone told me it's meeting this Monday.
Birisi bana bu pazartesi toplanacaklarını söyledi.
Every time I try to look only at the facts in this meeting, someone hold a speech.
Ne zaman gerçekleri ortaya çıkarmak için bu toplantıyı düzenlesem birisi bir konuşma yapıyor.
- Yes, someone's said the same place as the meeting point to all of us.
Yani... Paşa Mahmut.
Is he meeting someone?
Biriyle mi buluşacak?
I'm simply saying that if someone he trusts, like Valera, asked Joss Beaumont for a meeting, he'd come.
Ben basitçe diyorum ki, eğer Valera gibi güvendiği biri, Joss Beaumont'la buluşmak isterse, o gelirdi.
That I had a meeting with someone about my work.
İş ile ilgili bir toplantım olduğunu.
A meeting that turned into a peek-a-boo session with bullets, set up by someone who's been playing me like a violin.
Beni maymun gibi oynatan birinin tezgahladığı buluşma, resmen kurşunlarla saklambaca dönüştü.
Someone else that I have to be meeting right now.
Hemen buluşmam gereken başka biri.
Is someone meeting us?
- Birini mi bekliyoruz?
Someone forget to tell me about the meeting? I guess so.
Biri bana toplantıyı bahsetmeyi unuttu mu?
Someone said so at the meeting.
Toplantıda bir söyledi.
someone 794
someone like you 74
someone special 26
someone else will 34
someone you know 34
someone like me 67
someone i can trust 22
someone call an ambulance 31
someone's at the door 48
someone else 171
someone like you 74
someone special 26
someone else will 34
someone you know 34
someone like me 67
someone i can trust 22
someone call an ambulance 31
someone's at the door 48
someone else 171
someone to talk to 24
someone help me 78
someone to see you 39
someone said 23
someone is coming 23
someone died 43
someone's here to see you 35
someone else did 27
someone help 76
someone's coming 286
someone help me 78
someone to see you 39
someone said 23
someone is coming 23
someone died 43
someone's here to see you 35
someone else did 27
someone help 76
someone's coming 286