English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Minutes a day

Minutes a day translate Turkish

248 parallel translation
If you only spent five minutes a day with each kid that's 45 minutes.
Bir çocukla her gün 5 dakika ilgilenirsen 45 dakika eder.
- A few minutes a day and all the leave you'd ever want.
- Günde birkaç dakika karşılığında istediğin izni alacaktın?
Then let me have me your skinny little body for just 15 minutes a day.
Öyleyse sıska vücudunuzu günde 15 dakika bana verin.
If everybody prayed to St. Joseph and spent 30 minutes a day in meditation, we'd all be perfectly relaxed.
Eger herkes St. Joseph'e dua etseydi ve meditasyonda 30 dakikalarını geçirselerdi şu an hepimiz tam anlamıyla rahatlamış olurduk.
Twenty minutes a day.
Pekala.
30 minutes a day, Columbo.
Gel, onu arayalım. Geri döneceğim.
What do you do with'em the other 23 hours 45 minutes a day?
Geri kalan 23 saat 45 dakikada neye yararlar?
The animal is subjected to this experiment... 10 minutes a day, 7 days In a row.
# Bu deney farenin üzerinde... #... arka arkaya 7 gün, her gün 10 dakika uygulanır.
40 minutes a day without their breathing apparatus.
Solunum cihazları olmadan günde 40 dakika.
Thirty minutes a day, just shake and roll it.
Günde 30 dakika. Fazla sürmez.
At first, I only used it a few minutes a day, but I began relying on it more until finally I just turned it on and never shut it off.
İlk zamanlar günde sadece birkaç dakika kullandım,... fakat gün geçtikçe daha fazla bağımlılık yaptı sonunda bir daha kapatmamak üzere açtım.
It only takes me five minutes a day but I do it every day, rain or shine, sleet or snow.
Günde en fazla beş dakikamı harcıyorum ama her gün yapıyorum. Kapalı ya da açık hava. Yağmur ya da kar.
They sleep only five minutes a day.
Günde sadece 5 dakika uyurlar.
Only 25 minutes a day, and you can attach it to any doorknob.
Günde sadece 25 dakika ayrıca her kapı koluna uyuyor
You have to tighten and release it for ten minutes a day.
Tek yapman gereken günde 10 dakika dik oturup, vajina kaslarını sıkıp bırakmak.
Ah, the doctor said I could take this patch off five minutes a day.
Doktor bu bantı günde beş dakika için çıkarabileceğimi söyledi.
Do you know we get about 1400 minutes a day?
Bir günde 1400 dakika geçirdiğimizi biliyor musunuz?
Says here I could look like this guy just by working out 15 minutes a day.
Günde on beş dakika çalışarak bu adam gibi görünebileceğim yazıyor.
- Can't you spare a few minutes... - for your education? - But I was educated yesterday, all day.
- Ama dün bütün gün ders aldım.
Oh, on a nice autumn day like this, you couldn't spare 15 minutes for me?
Bu güzel sonbahar gününde bana ayırabilecek 15 dakikanız yok mu?
Thirty minutes, once a day, to see the sea!
Günde yarım saatliğine, deniz görmek için.
Use it ten minutes, four or five times a day.
Günde 4-5 kez, 10'ar dakika kullan.
I don't think a day goes by that I don't spend at least five minutes looking at it.
Ona en az beş dakika bakmazsam gün geçmiyor.
And have 20 minutes massage twice a day.
Günde iki kez yirmişer dakikalık masaj yaptırın.
It didn't take her even 20 minutes... to get over a 20 day affair.
20 günlük ilişkide onunla 20 dakika bile görüşemedim.
In four minutes, the day nurse... who is new to this floor... is going to walk in, read this chart, and administer a massive dose if intravenous tetracycline.
Dört dakika içinde bu katta yeni görevlendirilen hemşire içeri girecek ve bu kartı okuyacak, Ve sana damardan büyük bir doz tetracycline verecek.
To get back would be a three-day hike for me, but for him, it's only minutes away.
Benim geri dönmem yürüyerek 3 gün sürecekti ama o dakikalar içinde oraya ulaşabilirdi.
Range of motion four times a day, and she's turned every 30 minutes.
Günde dört kez hareket ettirilip yarım saatte bir oynatılıyor.
Several minutes ago a new day has begun, 9 august 1991.
Birkaç dakika önce yeni bir gün başladı, 9 Ağustos 1991.
In America there's a burglary every 1 1 seconds an armed robbery every 65 seconds a violent crime every 25 seconds a murder every 24 minutes and 250 rapes a day.
Amerika'da her 11 saniyede, bir hırsızlık her 65 saniyede, bir silahlı soygun her 25 saniyede, şiddet kullanılan bir suç her 24 dakikada bir, cinayet ve her gün, 250 ırza geçme suçu işlenmekte.
I have no desire to hang around With a bunch of upper-class delinquents, do twenty minutes work, and then spend the rest of the day loafing about in Paris, drinking gallons of champagne and having dozens of moist, pink, highly-experienced young French peasant girls galloping up and down my...
Bir sürü üst seviye cani ile takılıp, yirmi dakika görev yapmaya, günün geri kalanda da Paris'te aylak aylak gezip, litrelerce şampanya içerek, düzinelerce sulu gözlü, pembe, hayli tecrübeli, çıtır Fransız köylü kızlarıyla dört nala geçirmeye, hiç niyetim- -
It was on that day A few minutes past twelve
12'yi birkaç dakika geçe olmuştu.
It was on that day A few minutes past twelve
O gün, saat 12.00'den hemen sonraydı.
I know, but I heard a noise.... I spent 15 minutes at the door.
Biliyorum, ama bir ses duydum... 15 dakikadır kapıdayım.
From tomorrow, I have 15 minutes'treatment a day.
Yarından itibaren, günde sadece 15 dakikalık bir tedavim var.
Listen, I've got a personnel review scheduled to start in about five minutes and I know it's been a long day for you.
Yaklaşık 5 dakika sonra bir personel değerlendirmem var. Sizin için uzun bir gün olduğunu da biliyorum. Bunu neden daha sonra konuşmuyoruz?
Good morning, and a warm welcome to you all on this cold day. Our service will begin in a few minutes.
Günaydın ve bu soğuk günde herkese sıcak bir hoşgeldin.
So, it often happens that a whole day passes in which we haven't spent more than a few minutes in each other's company.
Bu sık sık böyle tekrarlanıyor. Günde sadece birkaç dakikayı beraber geçiriyoruz.
And you are never to stir out of doors until having spent ten minutes every day in a rational manner.
Ayrıca her gün 10 dakika mantıklı davranmadığın sürece dışarı adım atamazsın.
It didn't look like it a couple of minutes ago...,... but this is my second lucky day in a row.
Birkaç dakika öncekine benzemiyor ama bu sıradaki ikinci şanslı günüm.
Oh.! I got 15 minutes to gain a pound, or I gotta face another day at work.
Son 1 kilo almak için 15 dakikam var,... yoksa işe gitmek zorundayım.
I'll either be back in 15 minutes with a black eye or I'll be there all day.
Belki de tek gözüm morarmış bir şekilde geri dönerim ya da bütün gün evde kalırım.
Oh, I'd say 191 hours and 17 minutes give or take a day.
Oh, 191 saat ve 17 dakika Bir gün ekle çıkar
Hell, if people tune into this twice a day for five minutes, we're a hit.
Düşünsene, insanlar günde iki kere beşer dakika bizi izlese, bomba gibi patlarız.
No more than ten minutes labor a day.
Günde on dakikalık zahmet.
This far south, the first day of spring lasts only a few minutes, but it triggers the start of an astonishing story of survival through the polar year.
Uzak Güney'de baharın ilk günü, sadece bir iki dakika sürüyor, ancak muazzam bir hikayeyi tetiklemek için yeterli bir kutup yılı boyunca süren yaşam mücadelesinin hikayesini.
Towards the end of autumn, the last day passes in a few minutes and the long twilight begins.
Sonbaharın sonlarına doğru, son gün bir kaç dakika içerisinde geçti ve çok uzun sürecek alacakaranlık başladı.
For a few minutes, day would become night during a total eclipse of the sun.
Tam Güneş tutulması yüzünden birkaç dakika boyunca gündüz geceye dönüşecekti.
In a few minutes, as they have every day since I was born they will wake up and think of me.
Birkaç dakika içinde doğduğum günden beri yaptıkları gibi, uyanacaklar ve beni düşünecekler.
Which is like five minutes at a time, just a few times a day.
Günde birkaç kez, 5 dakikalığına.
We work all day, and if you're lucky, you get a few minutes to sit back... ... and collect peace of mind, or have dinner with your family... ... or just enjoy some privacy.
Bütün gün çalışıp evimize geldiğimizde eğer şanslıysak dinlenmek için az bir zamanımız olur ve kafamızı dinlemek için veya ailemizle zaman geçirmek için veya rahatsız edilmeden özel zaman geçirmek için.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]