Not better translate Turkish
9,507 parallel translation
- You're not better than me!
- Benden iyi değilsin!
- You're not better than me!
- Benden iyi değilsin.
If there's enough blood being spilled, time's gonna make it worse, not better.
Eğer kan dökülürse zaman bunu daha kötüye götürür, iyiye değil.
It's not in the better interest of our financial lenders to risk continuing the mortgage on your property.
Yatırımcılarımızın, mülkünüz üstündeki ipoteğe devam etmesinde bir çıkarı yok.
You better hurry. Your compadre might not be around much longer.
Acele et, yoldaşın buralarda fazla kalmayabilir.
Nah, you were having a shitty day, and I did not make it any better.
Yok be, kötü bir gün geçiriyordun, düşene bir de ben tekme vurmuş oldum.
Are you sure you're not just pretending you didn't know what it was to make me feel better?
Hediyenin bu olduğunu bilmiyormuş gibi yaparak beni iyi hissettirmeye çalışmadığına emin misin?
If you can't come up with something better than that, I'm not gonna be able to help tommy.
Bundan daha sağlam bir şeylerle bana gelmezsen Tommy'ye yardım falan edemem.
Go be a better man than Kanan, not the man he's trying to turn you into.
Git Kanan'dan daha iyi bir adam ol. Seni dönüştürmeye çalıştığı adam değil.
So you're not feeling better.
İyi hissetmiyorsun yani.
You're not gonna find a better dancer in school than me.
Bu okulda benden iyi bir dansçı bulamayacaksın.
If you want me to trust you, you better know it ain't gonna be in blind faith, not anymore.
Sana güvenmemi istiyorsan körü körüne bir güvenim olmadığını bilsen iyi olur, artık yok.
There might not be a better shot at this, brother.
Elimizde bundan daha iyi fırsat geçmeyebilir kardeşim.
Better not be with that Kevin boy.
Kevin'la çıkmasan iyi olur.
Not really, just that I was better off without them.
Var denemez. Onlarsız hayatımın daha iyi olduğunu biliyorum.
Better not be anyone around to see us do this.
Bunu yaptığımızı gören başka biri olmasa iyi olur.
And it is not my task to teach you better sense.
Sağduyunu geliştirmek benim görevim değil.
You're not even up for parole for another two years, which means my life is currently better than yours.
Senin şartlı tahliye için bile en az iki sene beklemen lazım yani anlayacağın, şu anda benim hayatım seninkinden daha iyi.
You better not scratch the goddamn thing.
Arabayı çizmez isen iyi edersin.
- Hey, hey! - You better not say anything to him about that, you little shit!
Ona söylemez isen iyi edersin!
Eddie, you may not have caught the chickenpox, but you caught something better...
Eddie, suçiçeğine yakalanmamış olabilirsin ama daha iyi bir şeye yakalanabilirsin.
It's better not to resist us.
Bize karşı koymasan iyi edersin.
Man, I better not mess up any surgeries!
Ameliyatlarda hata etmesem iyi olacak yani!
Hmm. What better way of avoiding discovery than not recovering a body at all?
Ortada ceset yokken, ortaya çıkmaktan kaçınmanın daha iyi yolu nedir ki?
Listen, I'm not gonna lie to Leslie so that you can look like a better brother, okay?
Daha iyi bir kardeş gibi görün diye Leslie'ye yalan söylemeyeceğim.
And I said, "You better buckle up,'cause you are not ready for this."
"Kemerlerini bağlasan iyi edersin çünkü buna hazır değilsin." dedim.
Just feels like everybody thinks I'm better off not knowing stuff.
Herkes bilmememin daha iyi olacağını düşünüyor.
No, they better not.
Öyle bir şey olmayacak.
I'm not that old, but I remember a time when things were better on Lothal.
Yaşca o kadar büyük değilim fakat Lothal'da işlerin daha iyi olduğu zamanları hatırlıyorum.
He said not to worry, we'll all get better as soon as...
Endişelenmememi ve o şeyi bulur bulmaz iyi olacağımızı söyledi.
But, like, I know you're not capable of anything better, so, that's why I've been so nice to you.
Ama daha iyisini yapacak kapasitede olmadığını bildiğim için sana hep iyi davrandım.
It's not what the play suggests, but you have to wonder if it wouldn't have been better for Daniel to get beat up even more.
Oyun bunu ima etmiyor ama acaba Daniel'ın daha çok dayak yemesi onun için daha iyi olur muydu?
According to her, the FBI is at your office, so I guess I'm not the only one who knows about you and Strauss, which means we better hurry this up.
FBI'ın ofisinde olduğunu söylüyor sanırım senin Strauss'la olan ilişkini bilen tek ben değilim yani acele etsek iyi olur.
"Do not allow your guilt " to get the better of you.
"Pişmanlığının seni ele geçirmesine izin verme."
You'd better not hurt her!
Ona zarar vermeyin!
You're not destined for better things.
Hayatında daha iyi şeyleri hak etmiyorsun.
Those people that took you in, they're not making the world a better place.
Seni yanına alan o insanlar dünyayı daha iyi bir yer haline getirmiyorlar.
Don't tell him... not until he's better, okay? Please.
Durumu biraz daha iyi olana kadar söylemeseniz olmaz mı?
I thought things were better, and now, again, he's not coming home.
İşler yoluna giriyor sanmıştım. Ama yine eve gelmemeler başladı.
You better not be using that girl.
- O kızı kullanayım deme.
Norman, you better not tell her.
Norman, sakın ona söyleyeyim deme.
Better not tell Judge Polk.
Yargıç Polk'a söylemezseniz iyi edersiniz.
And you had better not have made me miss my special surprise!
Ve bana özel sürprizimi kaçırtmamış olsan iyi olur!
But you need not to be afraid, it will be much better.
Ama korkmana gerek yok, her şey daha güzel olacak.
That was not the meaning I intended. However, it is self-evident that, in many ways, I can take better care of your children than you, Laura.
Demek istedigim o degildi ama çocuklarina senden iyi bakabilecegim pek çok sekilde ortada Laura.
It's probably better you not know.
Bunu bilmeseniz daha iyi olur.
We talked about this. - No, I just... - Okay, it better not be about that creep on the trip.
bunu konuşmuştuk hayır, ben sadece... tamam, tatildeki o ucube hakkında..
The only way for me to walk a new and better path Is for me to not follow in my own footsteps.
Yeni ve daha iyi bir yolda yürümenin tek çaresi kendi ayak izlerimi takip etmemek.
Better not, Ma.
Koymasan daha iyi, anne.
Well, Brittany, if you're Emma's nurse, then you know better than anyone that Emma's not amazing.
Pekala Brittany, eğer Emma'nın hemşiresiysen Emma'nın harika olmadığını herkesten iyi biliyorsundur.
- Yeah, we better not.
- Gitmesek daha iyi ya.
better 1689
better safe than sorry 106
better than sex 19
better than me 42
better watch out 24
better luck next time 114
better than ever 45
better late than never 142
better you than me 22
better than what 22
better safe than sorry 106
better than sex 19
better than me 42
better watch out 24
better luck next time 114
better than ever 45
better late than never 142
better you than me 22
better than what 22
better than nothing 32
better than you 74
better than good 18
better than anyone 25
better than 39
better be careful 25
better and better 18
better get going 29
better still 66
better not 94
better than you 74
better than good 18
better than anyone 25
better than 39
better be careful 25
better and better 18
better get going 29
better still 66
better not 94
better than okay 22
better than that 75
better go 43
better yet 239
better now 93
better idea 20
better be good 17
better hurry up 22
better be 31
better hurry 60
better than that 75
better go 43
better yet 239
better now 93
better idea 20
better be good 17
better hurry up 22
better be 31
better hurry 60