Nothing's impossible translate Turkish
117 parallel translation
That's nothing but an impossible dream for me.
Gökyüzü benim için karmakarışık.
Nothing's impossible with me, my dear Lange
Ben varken hiçbir şey imkânsız değildir sevgili Lange.
Nothing's impossible.
Hiçbir şey imkansız değildir.
In the Army, nothing's impossible.
Orduda, olanaksız diye birşey yoktur.
Nothing's impossible.
- İmkânsız diye bir şey yoktur.
Nothing's impossible.
İnşallah o adam horlamıyordur.
Nothing's impossible.
" Hiçbir şey olanaksız değildir.
Nothing's impossible!
Ama bu imkansız, çok yakında başka bir grup olacak.
Nothing's impossible for you...
Senin için imkansız yok...
- Nothing's impossible.
- Hiçbir şey imkansız değildir.
Nothing's impossible.
Hiç bir şey imkansız değil.
- Nothing's impossible.
- Hiçbir şey imkânsız değildir.
Nothing's ever impossible.
- Fethedilemeyecek kale yoktur.
- Nothing's impossible.
- Bugünlerde hiçbir şey imkânsız değildir.
There's nothing impossible in this idea.
Bu fikrin hiçbir imkansız yanı yok.
It's impossible no one knows nothing.
Kimsenin bir şey bilmemesi imkansızdır.
It may seem impossible to you, one whose idea of romance is a floormat and The Bolero played at 78,... .. but you are about to see a man get a date using nothing but sincerity and his own feelings.
Senin gibi romantizm anlayışı tuş etmekten ve 78'de çalınan Bolero'dan ibaret olan birine imkânsız gelebilir ama az sonra bir erkeğin bir kadını içten ve gerçek duyguları dışında hiçbir şeyi kullanmadan fethettiğine tanık olacaksın.
Nothing's impossible.
Hiçbirşey imkansız değildir.
Nothing's impossible!
Avigdor! Hiçbir şey imkansız değildir!
- Nothing's impossible!
- İmkansız. - Hiçbir şey imkansız değildir.
Nothing's impossible.
- Hiçbir şey imkansız değildir.
- Bullshit. Nothing's impossible.
Hiçbir şey imkansız değildir.
Nothing's impossible, not for you.
Senin için hiçbir şey imkansız değil.
Nothing's impossible, Albert.
Hiçbir şey imkansız değil Albert.
Nothing's impossible, Lieutenant.
İmkansız. İmkansız diye bir şey yok!
Nothing's impossible, Mario.
İmkansız diye birşey yoktur, Mario.
There's nothing impossible about it at all.
Onun için imkansız diye birşey yok.
Nothing's impossible.
İmkansız diye birşey yoktur.
- Nothing's impossible!
- İmkansız yoktur!
Nothing's impossible if you can imagine it.
Hayal ettiğin sürece hiçbirşey imkansız değildir.
Nothing's impossible!
Hiçbirşey imkansız değildir!
- Nothing's impossible.
- Hiçbir şey imkansız değiI.
Nothing's impossible.
Hiçbir şey imkansız değiIdir.
Now, Carl, nothing's impossible.
Carl, imkânsız bir şey yoktur.
It's impossible that you can care much about her. You'll be encumbering yourself and getting nothing for it.
Her şeyinizi sunuyorsunuz ve karşılığında hiçbir şey almıyorsunuz.
maybe it's a dream, I must be drunk at that time nothing impossible, Laura how many chances do I have to find you?
Belkide bir rüya, o zaman sarhoş olmalıyım. Laura, hiçbişey imkansız değil. Sana daha ne kadar şans bulmak zorundayım?
Okay, first, nothing is impossible. So let's not focus on that.
Öncelikle, hiçbir şey imkansız değildir o yüzden buna takılıp kalma.
'Nothing is impossible for a determined mind
'Odaklanmış bir akıl için hiçbir şey imkansız değildir.'
Nothing's impossible, Charlie.
İmkansız diye bir şey yoktur, Charlie.
Nothing's impossible.
İmkansız diye bir şey yoktur.
Nothing's impossible.
- Hiçbirşey imkansız değildir.
- Nothing's impossible.
- İmkansız diye bir şey yoktur.
Sure there's nothing impossible with God?
Emin misin?
Nothing's impossible if you push it.
Yeterince zorluyorsan hiçbir şey imkansız değildir.
- There's nothing here. - That's impossible.
- Peki, burada birşey yok.
It's a place where people interested in spirituality sit, do nothing,... which as it turns out is nearly impossible.
İnsanların ruhani yolculuklarıyla ilgilendiği, oturup hiç bir şey yapmadığı bir yer. Görünüşe göre, neredeyse imkansız.
Aren't you the man who told me to live every week like it's Shark Week and that nothing's impossible except for dinosaurs?
Her haftayı köpek balığı haftası gibi geçirmemi söyleyen sizdiniz. "Dinazorlar hariç hiçbir şey imkansız değildir" demiştiniz.
Still, nothing's impossible, I suppose.
Ama hiçbir şey imkansız değildir.
- There's nothing in there. - Impossible.
- Burada hiçbir şey yok.
Tell him... nothing's impossible, there's always a solution.
- Her şeyin mümkün olduğunu söyleyin. Her şeyin çaresi vardır, ona yardım için buradayız.
He says nothing's impossible.
Sana her şey mümkündür diyor.
impossible 1310
impossible to say 17
nothing 25771
nothin 482
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
impossible to say 17
nothing 25771
nothin 482
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing yet 509
nothing changes 92
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing so far 85
nothing has changed 127
nothing fancy 88
nothing serious 268
nothing yet 509
nothing changes 92
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing so far 85
nothing has changed 127
nothing fancy 88
nothing serious 268