English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Nothing major

Nothing major translate Turkish

177 parallel translation
Nothing major.
Önemli bir şey değil.
Nothing major by itself, but... put'em all together, it could add up to a lot of years.
Tek başına büyük bir iş yok ama bir araya gelince, birkaç yıl eder.
- Nothing major.
- Daha önemli birşey yok.
no, no, just the usual, nothing major.
Hayır, hayır, Klasik şeyler, Önemli birşey yok.
I'm just makin'a simple adjustment... nothing major.
Sadece ufak bir ayar yapıyorum büyük bir şey değil.
- Nothing major, obviously.
- Büyük bir şeyler değil, tabii ki.
Nothing major, but you'd red-flagged Forrest Taft for security access.
Forrest Taft'ın gizli dosyalara giriş izni varmış galiba.
- As I said, nothing major.
- Söylediğim gibi önemli bir şey değil.
A few injuries, nothing major.
Önemsiz birkaç yaralanma meydana gelmiş.
- Nothing major, as far as we know.
- Bildiğimiz kadarıyla önemli bir şey yok.
Couple small injuries, nothing major.
Birkaç hafif yaralı haricinde bir şey yok.
There's been a few fights, a few dips, nothing major.
Birkaç kavga çıktı. Büyük bir şey yok. Birazcık itiş kakış.
Nothing major
Diğerleri alkolüydü. Onu dışında temizler.
Latest report from Security show the usual quota of injuries, fights, stabbings... -... nothing major. - Good.
Güvenliğin son raporuna göre yaralanma, kavga, bıçaklanma olaylarının sayısında artış olmamış.
Well, it's nothing major.
Çok büyük bir şey değil.
It's nothing major.
Basit ve doğal bir ortam olacak.
There's nothing Major Carter can do.
Binbaşı Carter'ın yapabileceği birşey yok.
- It's nothing major- -
- Önemli birşey değil...
Yeah, it's nothing major.
Önemli bir şey değil.
Yes. It's nothing major. - How long will it take?
- Ne kadar sürer?
- Well, nothing major.
- Pek önemli şeyler değil.
Nothing major.
Çok büyük bir şey değil.
There's nothing major going on right now.
- Hiç bir suç işlenmiyor şu anda.
There's a gentleman just arrived from Sweden we're rather interested in... but he's nothing to do with your Major Martin.
İsveç'ten gelen ve ilgimizi çeken bir bey var ama sizin Binbaşı Martin'le ilişkisi yok. - Bankaya gelmeyeceğinden eminim.
Major, sir, there's nothing my boys would appreciate more, sir.
Binbaşım, çocukların bundan fazla minnettar olacağı bir şey yoktur.
Even if we had said that his being Jewish should have nothing to do with the trial, we knew perfectly well that it would be a major issue.
Yahudi olmasının davayla hiçbir ilgisi olmadığını söylemiş olsaydık bile bunun çok önemli bir mesele olacağını adımız gibi biliyorduk.
- You could say : "Father Hugh, there's nothing between me and Major Doryan."
"Peder Hugh, Binbaşı Doryan'la aramda bir şey yok." diyebilirsin mesela.
There is nothing between me and Major Doryan.
Binbaşı Doryan'la aramda bir şey yok.
'Finally, a land mine accomplished what nothing else could -''put General Hollister out of action with severe wounds,''wounds that necessitated his untimely retirement from active duty'as one of the youngest major generals in this nation's military history.'
'Sonunda bir mayın, kimsenin yapamadığı şeyi başardı : 'ağır yaralanan General Hollister cephe gerisine gönderildi.' 'Aktif görevden zamansız emekliye ayrılmak zorunda kaldı.'
Herr Major, nothing important.
Binbaşım, önemli bir şey yok.
I don't have to point out to you that... if we can prove it had nothing to do with Israel, we could be averting one mother of a major flare-up.
Bunu açıklamak zorunda değilim... Eğer, İsrail'le alakası olmadığını kanıtlayabilirsek, ateşi söndürmüş oluruz.
Nothing about you interests me, Major.
Sizinle ilgili hiçbir ºey ilgimi çekmez Binbaºi.
Major Murphy, you have told me nothing.
Binbaşı Murphy, bana hiçbir şey anlatmadınız.
I guess it's nothing, Major.
Sanırım bir şey yok Binbaşı.
Nothing came through that, Major.
Bundan bir şey çıkmadı, Binbaşı.
Nothing here, Sergeant Major.
Burada kimse yok, Başçavuşum.
"according to general ramey, major marcel should have realized... That what the rancher had found was, in fact, nothing but a weather balloon."
General Ramey'e göre binbaşı Marcel, çiftçinin bulduğu şeyin aslında, bir hava balonundan başka bir şey olmadığını anlamalıydı.
- No, major, nothing else.
- Hayır, binbaşım. Yok.
I respectfully disagree, Major. Nothing is about all we can do.
Tek yapabileceğimiz bir şey yapmamak.
Believe me, Major, I want nothing more than for this mission to be concluded as quickly and as efficiently as possible and I leave the details in your capable hands.
İnanın bana binbaşı, tek istediğim bu görevin olabildiğince hızlı ve olabildiğince etkili sona ermesidir ve tüm ayrıntıları sizin yetkin ellerinize bırakıyorum.
On the contrary the good Major would also welcome my untimely demise and do nothing to interfere.
Tam tersine iyi Binbaşımız zamansız ölümümü çok hoş karşılar ve üstelik olaya karışmak için hiçbir şey yapmazdı.
You may not believe this, Major but when it comes to Ziyal I regret nothing.
Buna inanmayabilirsin Binbaşı ama Ziyal konusunda hiçbir şeyden pişman değilim.
Still nothing, Major.
Hala bir şey yok Binbaşı.
But nothing this major.
Bu kadar büyük değildi.
Nothing major. Everything's great.
Hiçbir şey yok.
And the major's office bought that TV for nothing.
Ve Başkanın bürosu TV yi bir şey için satın aldı.
Nothing for the PM's eyes yet, Major Merton.
Başbakanın gözleri için birşey yok henüz Binbaşı Merton.
Nothing of major concern.
Önemli bir şey değil.
What is it, Major? Nothing really.
Pek sayılmaz.
Nothing will mess with you when you've got a major sting in the tip of your abdomen.
Karnınızın ucunda büyük bir iğne taşıyorsanız, kimse sizinle ilgilenmeyecektir.
Nothing. Just major cuts are coming.
Sadece birkaç kişinin kovulacağını duydum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]