Out of bounds translate Turkish
333 parallel translation
Remember, out of bounds.
Unutma, girmek yasak.
- The darkroom's out of bounds.
- Karanlık oda yasak.
- It's out of bounds.
- Orası yasak.
Hey, and that darkroom is still out of bounds.
Hey, unutma, o karanlık oda hala yasak.
Out of bounds...
Girmek yasak...
Out of bounds?
Girmek yasak mı?
Why, it's the darkroom, and it isn't out of bounds for me.
Karanlık oda bana yasak olamaz.
He's knocked out of bounds.
Saha dışına itildi.
I suppose I'm under arrest for being out of bounds, as you call it?
Herhalde haddimi aştığım için tutuklanmış olmalıyım, değil mi?
- It's out of bounds.
- Yasak.
- Out of bounds.
- Yasak.
- It's out of bounds!
- Yasak!
How come it isn't out of bounds for Tatum?
Nasıl oluyor da Tatum için yasak olmuyor?
Just give me a slap whenever I step out of bounds.
Ölçüyü kaçırırsam, tokatla beni! Bu gereksiz olur.
He's out of bounds for you, Helen, way out of bounds.
O sana uygun biri değil Helen, hem de hiç değil.
Now, don't tell me girls are out of bounds.
Şimdi, bana kızların da yasak olduğunu söyleme.
My head, madam, is out of bounds.
Kafam, girişlere kapalıdır bayan.
The place is out of bounds.
Burası korkunç bir yer.
I could have stepped out of bounds I could have cut back and reversed my field.
Durabilir,..... yönümü değiştirebilir, geri dönebilirdim.
The town, of course, is out of bounds.
Ve tabii ki şehre çıkışlar kesinlikle yasaktır.
Trash cans are out of bounds.
Çöp kutuları sınırın dışında.
Why he was out of bounds!
Niye çizginin dışında olsun?
That guy stepped out of bounds.
Adam çizginin dışına çıktı.
It's out of bounds.
Bu vagona dokunmak yasak!
It's out of bounds.
Aut.
These stairs are out of bounds to anyone but me, all right?
Bu merdiven benim dışımda herkese yasak, tamam mı?
Maj. Schroeder is in the armoury, and I have told you before this area is out of bounds to you people, except Capt. Drazak.
Binbaşı Schroeder cephanelikte, daha önce de söylemiştim buraya yüzbaşı Drazak hariç kimse giremez.
The last I heard it was out of bounds.
En son duyduğumda, manastır bu sınırların dışındaydı.
Factories had their private camps, out of bounds to the SS.
Fabrikalar kendi özel kamplarını oluşturdular.
And if I hear of any more of these outrageous incidents, I will be forced to declare the inn out of bounds.
Ve bir daha bu tip rezaletler kulağıma gelirse, bu mekana gidilmesini yasaklamak zorunda kalacağım.
As a result of this, certain categories of clandestine operation were ruled ipso facto out of bounds.
Sonuç olarak, gizlice yapılan işlerin bazı bölümleri istenen sınırın altında kendiliğinden geçerli oldu.
Out of bounds on the 10.
10 yardda top dışarıya çıkıyor.
So from now on, the cormorant is strictly out of bounds!
Bu yüzden, bugünden itibaren, karabatağa dokunmak yasaktır!
Don't go into the shop - there are objects that could get broken and are valuable - and my room's out of bounds.
Dükkana girme, orada kırılabilecek değerli eşyalar var. Bir de benim odama girmek yasak.
Hang on, that's out of bounds.
Bir dakika, orası sınırların dışında.
Out of bounds.
Dışarı çıktın.
Trancer hunting is out of bounds and you know it!
- Yokedici avlamakla sınırlarını aşıyorsun.
Isn't that area out of bounds?
Orası izin verilen sınırın dışında değil mi?
He's to the 30, to the 40... and he's run out of bounds at midfield by Jimbo Maccavechi!
İlerliyor, 30, 40... ve orta sahada Jimbo Maccavechi tarafından saha dışına itiliyor!
- You jumped out of bounds.
- Ofsayt. Sınırı geçtin.
Over the line on the serve, yellow is out of bounds, play to 21. Ready?
Servisler çizginin gerisinden, sarı çizgi çıkar, 21'de biter.
But if Jesse steps out of bounds again, are you gonna be responsible?
Fakat, Jesse tekrar sınırı aşarsa, sorumlusu sen olacak mısın?
You're out of bounds, guys.
Minderden çıktınız çocuklar.
No, on second thought, the stove is out of bounds for now.
Hayır, diğer taraftan,... ocak şu an için yasak bölge.
It's out of bounds.
- O değil!
That question is out of bounds.
bu soru çizgiyi aştı!
O, eternal god, who alone spreadest out the heavens and rulest the raging sea, who has compassed the waters with bounds until night and day come to an end receive into thy almighty and most gracious protection the persons of us, thy servants and the fleet in which we serve.
Ya Rab, göklerin tek hakimi, karalarla çevrelediğin azgın denizlerin efendisisin kıyamet gününe kadar biz kullarını ve donanmamızı yüce ve merhametli kanatlarının koruması altına al.
That's five miles out-of-bounds, incidentally.
Aklıma gelmişken, orası sınırın 8 km dışındadır.
Your room is out-of-bounds.
Bu odaya girmemiz yasak.
- You're out of bounds.
- Çizgi dışı.
And is therefore reasonable to assume that a dingo eating a baby human being out of its suit... is quite within the bounds of probability.
Ve bu nedenle dingonun bebeği tulumundan çıkararak yemesinin oldukça mümkün olduğunu mantıklı kabul edebiliriz.
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of interest 20
out of town 49
out of nowhere 149
out of 299
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of interest 20
out of town 49
out of nowhere 149
out of 299