Perhaps one day translate Turkish
233 parallel translation
Perhaps one day
Belki bir gün..
Perhaps one day the story of our adventures will all be written in a book
Belki bir gün bu maceramız kitaplarda yazar.
Perhaps one day I'll get a new dress suit.
Belki bir gün yeni bir elbise alırım.
Perhaps one day you'll honor me by sketching Magnific.
Belki bir gün Magnific'e binerek beni onurlandırırsınız.
And perhaps one day, when this nightmare is over... you will love me too.
Ve belki bir gün, bu kabus sona erince belki sen de beni seveceksin.
Perhaps one day we'll meet again.
Belki bir gün yine karşılaşırız.
Perhaps one day there will be change, for hate is festering in the bosom of these people, hate which could become strong enough to defy the fear they live with.
Belki bir gün değişim olacak, çünkü nefret bu insanların göğüslerini sıkıyor, nefret yeterince güçlü olunca, yaşadığı korkuyu unutacak.
I don't know, but perhaps one day people will live where they like
Bilmiyorum. Belki bir gün insanlar istedikleri gibi yaşayabilir.
Perhaps one day, if it is permitted, you will find Yonada again.
Belki bir gün, eğer fırsat verilirse, Yonada'yı tekrar bulacaksın.
Perhaps one day you will be able to understand what I mean.
Kimbilir, belki de bir gün ne demek istediğimi anlarsın.
Perhaps one day you will find the same applies to you.
sanırım birgün kendine uygun birini bulacaksın.
Perhaps one day...
Belki bir gün...
Perhaps one day you will be a tiger.
Belki bir gün kaplan olursun.
If you know, but you can't tell me now, perhaps one day you will.
Eğer biliyor da, şu an bana söyleyemiyorsan, belki de bir söyleyebilirsin.
Perhaps one day, it might be a great deal
Belki bir gün, çok önemli olabilir.
Perhaps one day, the subscribers of the lending libraries will club together and hire an assassin.
Belki bir gün kitapçılar bir araya gelip kiralık bir katil tutarlar.
Perhaps one day your husband and I can meet as friends.
Muhtemelen, birgün kocanızla arkadaşça tanışabilirim.
Perhaps one day you will live like this.
Belki bir gün sen de böyle yaşarsın.
Perhaps one day.
Belki bir gün.
Perhaps one day, When i can deal with my seedy lineage, I will see you again.
Belki bir gün hastalıklı soyumu kabul edebilirsem, sizi tekrar görebilirim.
Perhaps one day we will go to that Mundial.
Belki bir gün dünya çapında katılabiliriz.
Perhaps one day, my people will travel above the skies.
Belki bir gün, benim insanlarım da göğün ötesinde yolculuk yapacak.
Perhaps one day, when this terrible war to finish, let's work again joined.
Belki bir gün, bu korkunç savaş bittiğinde beraber çalışabiliriz.
I once thought in my innocent youth And I once was as innocent as you Perhaps I too would have a suitor one day
Masum gençliğimde düşünüp duruyordum ki, ben de bir zamanlar sizin gibi masumdum belki bir gün bana da çıkardı uygun bir eş adayı bilmem gerekirdi o zaman, nasıl davranacağımı ve eğer bir de zenginse ve bir de nazik biriyse ve eğer yakası kar gibi beyaz ise ve biliyorsa bir bayana nasıl davranacağını hayır demeliydim ona.
Perhaps we can drive out and have lunch with you one day soon, Mr. Hollingsway.
Belki çok yakında bir gün çıkıp sizinle bir öğle yemeği yiyebiliriz Bay Hollingsway.
I hoped, I dreamed that one day perhaps I could make you love me.
Dilerim umudum gerçekleşir ve benimde çocuklarım olur.
One day, perhaps Gauguin will come.
Belki bir gün Gauguin gelir.
And one day, perhaps, you'll put an advertisement in the newspaper looking for me.
Belki, bir gün, gazeteye bir ilan verip, beni arayacaksın.
Perhaps it's too much for one day.
Ama belki de bu bir gün için çok fazla.
Unless, perhaps, one day... a war...
Ola ki, bir gün,... bir savaş...
One day, perhaps, I may become literary and write a love story... with insects as characters.
Belki birgün edebiyata dönerim, kahramanları böcekler olan bir aşk romanıyla.
Perhaps I will one day.
Belki bir gün yaparım.
"... perhaps mean that one day all people will be free of hunger.
"... belki de, günün birinde, insanlığın açlık sorununa çare olacak. "
One day perhaps he will realise, don't you think, gentlemen?
Bir gün bunu o da anlar belki, değil mi beyler?
One day, perhaps.
Bir gün belki.
The shutters have been closed ever since then perhaps an heir will come one day and the shutters will be opened and I'II have some company
Asla. O zamandan beri panjurlar kapalı Belki varislerden biri bir gün gelir ve panjurlar yeniden açılır.
- Perhaps you will one day.
- Belki bir gün.
We're sending them into retirement, and perhaps we're not considering that, one day, we have to go also.
Birçok kişiyi emekli ederken, gün gelip kendimizin de emekli olacağını düşünmüyoruz hiç.
Perhaps he dreamt that voyages of discovery to the planets would one day be like the voyages of geographical discovery in his time and place.
Belki de gezegen keşif seyahatlerinin bir gün kendi zamanının keşifleri gibi gerçekleşeceğini düşünmüştü.
Perhaps, one day, there will be civilizations again on Earth.
Belki bir gün Dünya'da uygarlık tekrar oluşacak..
One day perhaps you'll meet someone, marry, raise a family.
Birgün biriyle tanışıp, evleneceksin ve bir ailen olacak.
Well, of course, perhaps, one day.
Elbette, belki, bir gün.
And to where, one day soon perhaps, I might venture as well.
Ve belki bir gün benim de gidebileceğim yer.
Finally, realising that if there is no phone call the first day, there probably won't be one, or perhaps there will be one, but a day later,
Sonunda, fark etti ki ilk gün aramazsa, büyük ihtimalle aramayacaktı veya belki de arayacaktı, fakat ertesi gün,
One day or two, perhaps.
Belki...
One day or two, perhaps.
Belki bir gün...
They'll be 24 perhaps 30 hours without a drink and, if we fail to take Beersheba in one day...
24 saat belki 30 saat susuz kalacaklar Ya Birüssebi'yi bir günde düşüremezsek...
Yes. I used to dream that one day, perhaps, I'd have a little place by the sea.
Evet, hep deniz kenarında küçük bir evim olacağını hayal eder dururdum.
One day, perhaps, we shall look at it together.
Bir gün, belki Ona beraber bakacağız.
Perhaps dozens of them, one for every day of the week.
Kaç program yarattın? Haftanın her günü, her ruh hali için ayrı bir program mı?
One day, perhaps, he shall but not now.
Bir gün, belki, kabul edilir ama şimdi değil.
one day at a time 90
one day 2293
one day soon 34
one day more 18
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
one day 2293
one day soon 34
one day more 18
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
day off 18
days remain 20
days a year 35
days now 26
days and 46
day two 29
days later 66
days a week 26
days ago 298
day off 18
days remain 20
days a year 35
days now 26
days and 46
day two 29
days later 66
days a week 26