English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Put him on

Put him on translate Turkish

3,896 parallel translation
- I put him on layaway.
- Onu taksitlendiriyorum..
Well, if you ask me, dating Adrianna Tate-Duncan really put him on the map.
Eğer bana sorarsan, Adrianna Tate-Duncan'la çıkmak gerçekten dikkatleri üzerine çekti.
Put him on the side.
Bu tarafa çevir.
I put him on the beach so you'd know I didn't...
Onu plaja koydum ki bilin diye, benim...
I put him on the list, and I handed it in.
Adını listeye yazıp işleme soktum.
The university's put him on sabbatical since then.
Üniversite, o günden sonra maaşlı izne çıkarmış.
- Put him on speaker, Maggie.
- Hoparlöre ver, Maggie.
I put him on the list, and I handed it in.
- Onu listeye ekledim ve listeyi teslim ettim.
- Good. We'll put him on the no-fly list, get HPD on the hunt.
Güzel, uçuş yasağı koydurup, peşine polis takalım.
So we'll put him on a cell saver machine, and then continue the hypertonic saline, colloids, and factor VII to pump up his intravascular volume.
Onu bir hücre koruyucu cihaza bağlayacağız ve damar içi hacmini artırmak için hipertonik salin, kolloid ve faktör VII vermeye devam edeceğiz.
Put him on the spot, see how he'd react.
Onu güç durumda bırakmak, nasıl tepki vereceğini görmek için.
Hey, is fat ass home yet? Put him on, I want to talk to him.
Ona ver telefonu, onunla konuşacağım.
Who put him in bed when he got sick and rubbed vapor rub on his little muscled chest while he slept...
Hasta olduğunda kim yatağa yatırdı ve uyurken az kaslı göğsüne... -... kim Vicks sürdü sanıyorsun?
And, not to put too much pressure on him... he will save your life.
Ve üzerinde çok baskı uygulamak istemiyorum... O senin hayatını kurtaracak.
Did you let him put his hands on you?
Sana dokunmasına izin verdin mi?
- I want to put the cuffs on him, you know?
Onu kelepçelemek istiyorum.
Put a tail on him.
- Peşine adam takın.
Of course I put a tail on him.
Tabii ki de taktım.
I've got a start with a Russian firm building on Aldgate. Artan's got a cousin working there. Now, if I can persuade you to marry him, his cousins going to put a nail gun through my hand.
Aldgate de başlıycam rus firması ve Artan'ın kuzeni orda çalışıyor onla evlenirsen, kuzeni beni oraya alacak
then you wanted to get even, so maybe you put a mask on someone and then tried to convince yourself that the sex you were about to have was with yourself, but it turned out to be him, and all you ended up doing
Ve ödeşmek istedin. Böylece mesela birine maske taktın. Sonra sevişeceğin kişinin sen olduğuna kendini inandırmaya çalıştın.
And you want to put him back on air.
Ve siz onu tekrar yayına almak istiyorsunuz.
I put a tail on him, my guys know every move he makes.
Takip ettiriyorum.
No, don't put a tail on him.
Adamlarımın yaptığı her hareketten haberi oluyor.
Put it on him.
Başına geçir.
Make him put you on a case.
Seni bir davaya koymasını sağla.
I'm trying to get him to put me on something, but he keeps saying I'm too green.
Beni bir şeye koymasını için uğraşıyorum ama bana ağzın süt kokuyor diyor.
Put Vincent on the phone. I need to warn him.
Vincent'a telefonu ver onu uyarmam lazım
Get to Vasquez. Tell him to put a hold on that Arlo deal.
Arlo'nun anlaşmasını beklemeye almasını söyle.
Danny's gonna put on a tough exterior, but look out for him, will you?
Danny dışarıdan sağlam görünecektir. Ama ona dikkat et, olur mu?
- Put him back on my contact list.
- Tekrar irtibat listeme ekleyin.
And, er... in his absence, they very kindly put the blame on him.
Artık bir şey diyemeyeceği için de suçu ona attılar.
I put that on Harvey's desk for him, not you.
Bunu Harvey'nin masasına onun için bıraktım senin için değil.
While I'm sorting him out, I wondered if you'd look in at the kitchen and tell Mrs Field he's arrived and to put his luncheon on a tray.
Ben onu hallederken acaba sen mutfağa gidip Bayan Field'a Bay Grigg'in vardığını söyler misin, yemeğini tepsiye koysun?
Have you ever seen him before you were drugged and put on a plane souring 60,000 feet in the air while our country's blown to shit?
Ülkemiz yerle bir edilirken ilaçla uyutulup 20000 metre yükseklikte uçmakta olan bir uçakta uyanmadan önce o adamı hayatınızda hiç görmüş müydünüz?
Okay, put it on my desk and I'll have him review it.
Tamam, masama bırak. Ona tekrar bakmasını söyleyeceğim.
I figured, if he put the hit on Arlo, maybe I'd suss it out, having Hunter there in front of him.
Eğer Arlo'nun ölüm emrini o vermişse, Hunter'ı önüne... -... götürürsem söyletirim sanmıştım.
- You got smoked. - Does anybody want to put a leah on him before we go another round right here?
- Şimdi burada bir tur daha atmadan önce şunun tasmasını takacak biri var mı?
I can't put all the blame on him for that.
O konuda bütün suçu ona atamam.
Put a team on Remi, bring him in and get him to confirm what Nemec told us.
Remi'nin peşine ekip takıp buraya getirin. Nemec'in söylediklerini teyit ettirin.
You put eyes on him, I'll make it worth your while.
Yerini bulursan, zahmet ettiğine değmesini sağlarım.
Hey, guys, you ready to put a BOLO on him and get KSP and locals on it?
Beyler, arama emri çıkartıp, Kentucky eyalet ve yerel... -... polislerine haber verdiniz mi?
And what's more, given his high-profile connections in Westminster, no-one would dare put any pressure on him to do otherwise.
Ayrıca dahası Westminster'daki yüksek mevkili bağlantıları dikkate alınınca hiç kimse aksi olmadıkça ona herhangi bir şekilde baskı yapmaya cesaret edemez.
He's been going on and on. About how the cia put extra salt on his french fries. To dehydrate him and...
CIA'in onu susuz bırakmak için patates kızartmasına fazladan tuz katmasıyla ilgili böyle konuşup duruyor.
At which point you put him back on a ventilator.
Bu sırada da onu ventilatöre tekrar bağladınız.
Ellis, that man killed that woman who was pretending to be Marta del Sol, and when J.R.'s son was in jail, he put a contract out on him.
Ellis, bu adam, Marta del Sol numarası yapan kadını öldürdü. ... ve J.R.'ın oğlu hapisteyken onu öldürmek için kiralık katil tuttu.
Then Harris found out about my plans to divorce him, and he forced me to see a psychiatrist, who put me on more medication.
Harris boşanmak istediğimi öğrenince daha çok ilaç vermesi için bir psikiyatriste görünmemi istedi.
And when J.R.'s son was in jail, he put a contract out on him.
J.R'ın oğlu hapisteyken onu öldürmesi için kiralık katil tuttu.
You saying I put you on him?
Seni, onun peşine benim taktığımı söylemişsin.
Put him under house arrest, but he kept on slipping through the net.
Onu ev hapsine koydularsa da nette kaymaya devam etti.
But Big Boss doesn't know that. ... life has already put a death contract on him.
Ama, Big Boss hayatın da, onun ölümü için anlaşma yaptığından habersizdi.
I put him on her.
Onu Hannah'nın başına ben sardım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]