Quite right translate Turkish
2,401 parallel translation
Quite right, Doctor.
Haklısınız, doktor.
But you knew something wasn't quite right.
Ama siz bunun tam olarak doğru olmadığını biliyordunuz.
Quite right.
Kesinlikle doğru.
There's something not quite right here.
Bir terslik var.
Quite right, but, as you can see, the process persists to this day.
Haklısın. Ama gördüğün gibi bugünlere kadar geldi.
Quite right, sir.
Oldukça haklısınız, efendim.
You see, she didn't get the eyes or the nose quite right.
Görüyorsun ki, burun ve göz kısmını tam olarak aklında tutamamış.
Never fully charged Never quite right
Hiçbiri tam değil Hiçbiri doğru değil
- Quite right, Miss...? - Van der Woodsen.
- Kesinlikle haklısınız Bayan- -
A rare thing, Miss Price, but Kitty is quite right.
Nadir bir şey, Bayan Price ama Kitty çok haklı.
Quite right.
Tamamen haklısın.
Quite right. Concentrate.
Çok doğru.
Good, but redoing the figuring, you'll see it's not quite right.
Güzel, baştan hesaplarsan bunun pek doğru olmadığını göreceksin.
Quite right, Pa.
Çok doğru, baba.
You're quite right.
Ewet haklısın.
We're having difficulties getting it just quite right.
Doğru orantıyı tutturmak için biraz zorluk çekiyoruz.
I'm not sure what it is, but something is not quite right with her.
Onun ne olduğundan emin değilim. Ama onun hakkında iyi olmayan bir şey var.
You and I are cousins so that's quite right, isn't it?
Sen ve ben kuzeniz yani bu doğru, değil mi?
Well, quite right.
Şey, haklısınız.
The hair isn't quite right.
Saç tam olarak doğru olmamış.
- No, darling, you're quite right.
- Hayır, hayatım. Kesinlikle haklısın.
You are quite right.
Çok haklısın.
No, you're quite right.
Yok, çok haklısın.
Yes, quite right.
Evet, haklı gibisin.
It's all right, Henry. He's quite sedated.
Sorun yok Henry, sakinleştirici verildi.
Are you quite all right?
Gerçekten iyi misiniz?
Right, if we were to really answer that question, we'd have to go back quite a while.
Doğru, bu soruyu cevaplayacaksak, Biraz geçmişe gitmeliyiz.
- It's quite all right, Thomas.
- Sorun değil, Thomas.
Oh, it's quite all right.
- Hiç önemi yok.
You're quite certain this American has the right to pose these questions?
Bu Amerikanların, bu soruları sormaya hakları olduğuna emin misin?
In fact, when you get right down to it, It's really quite simple.
Aslında birlikte olduğunuzda daha basit oluyor.
She's going to be having quite a difficult time of it right now.
Birazdan baya kötü zaman geçirmeye başlayacak.
Right, because you're quite... - Doe-eyed?
Çünkü gözlerin, geyik gözlerine benziyor?
We never quite got it right, did we?
Pek uygun değildik, değil mi?
But I am sure it is quite all right if you do it for me, Mr collins.
Ama bunu benim yerime yaparsanız hiç sorun olmaz, Bay Collins.
- Really, I'm quite all right. - Tess!
- Gerçekten, ben çok iyiyim.
It's quite all right.
Sorun değil.
Right, well, I don't think I'm quite ready yet.
Şey, ben... Hazır olduğumu pek sanmıyorum.
Oh, that's quite all right, Mrs Plornish.
Oh, sorun değil, Bayan Plornish.
That's quite all right.
Hiç sorun değil.
I'm quite all right.
Çok iyiyim.
It's not a systematic explanation of Pythagorean triples, it's simply a mathematics teacher doing some quite complicated calculations, but in order to produce some very simple numbers, in order to set his students problems about right-angled triangles,
Matematiğin her dalında kendini gösteren bir sayıdır. Fakat özellikle, mühendisler için çok yararlıdır. Çünkü eğrilerin dahil olduğu her ölçümde, pi'ye mutlaka gerek duyulur.
Quite often revolutions in mathematics are about producing the right language to capture a new vision and that's what
Çoğu zaman matematik devrimleri yeni bir bakış yakalayabilmek için... doğru dili ortaya koymayla alakalıdır.
I'm afraid I didn't quite have time to pack the right things.
Korkarım, yanıma fazla bir şey alacak vaktim olmadı.
But it turned out all right because she got on quite nicely with the pigs.
Ancak o buna hiç aldırış etmedi çünkü domuzlarla oldukça iyi geçiniyordu.
Right now I find it quite difficult.
Bu bana şuanda bayağı zor geliyor.
It's quite all right.
Hiç sorun değil.
I'm not certain that's quite right.
- Bence bu doğru değil.
- That's quite all right, thanks.
- Oldukça iyi, teşekkürler.
No, no. I'm quite all right.
Hayır, oldukça iyiyim.
You are quite right, whether that be different.
- Haklısın, her şey farklı olacak.
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
right back at ya 34
right foot 41
right as rain 57
right in the middle 29
right on schedule 82
right or wrong 91
right away 1349
right behind you 176
right on time 239
right back at ya 34
right foot 41
right as rain 57
right in the middle 29
right on schedule 82
right or wrong 91
right away 1349