Quite simply translate Turkish
209 parallel translation
Quite simply she said she was a thief... who worked in fancy hotels and that was the job she offered me.
Çok sakin bir şekilde, hırsız olduğunu güzel otellerde çalıştığını ve bana da bu işi önerdiğini söyledi.
Yes, you are already famous, and no doubt rich enough for a man at bay to appeal to you, quite simply.
Evet, siz çok ünlüsünüz ve hiç şüphesiz ki size başvuran zor durumdaki biri için yeterince zenginsiniz. Bu çok açık.
"Quite simply."
Bu çok açık.
Quite simply, "No." ls that understood?
Basitçe : "Hayır". Anlaşıldı mı?
And now, inasmuch as I have already given you the final message... I believe the rest explains itself quite simply.
Artık son mesajımı da ilettiğime göre gerisinin anlaşılır olduğunu düşünüyorum.
And that's David, quite simply.
Bu da David.
Compared to the White House, we live quite simply.
Beyaz Saray'la karşılaştırıldığında, oldukça sade bir evde yaşıyoruz.
The illusion, quite simply, is so perfect that tourists weep.
İnsanda gerçekmiş duygusunu öyle başarıyla uyandırıyor ki,... turistler ağlıyor.
- Quite simply :
- Rio mu?
Or quite simply I'll kill myself. "
Yoksa..... kendimi öldüreceğim. "
I shall tell you quite simply.
Daha basit bir şekilde ifade edeyim.
'It's quite simply the most important, most far-reaching,'most beneficent development in mass education...'since the beginning of time.
Bu yöntem, çok basit bir biçimde zamanın başlangıcından bu yana, yaygın eğitimdeki en önemli, en geniş kapsamlı ve... en hayırsever atılımdır.
As long as the Argentinean left operates under this shadow created by Europe besides being magnificently propagated by our system and liberal education, quite simply it has no purpose.
Avrupa tarafından yaratılmış bu gölgeyle işlev gördüğü sürece Arjantin solu sistem ve liberal eğitim sistemi tarafından çoğalmak dışında amaçsız olacaktır.
If you don't want to get married on an island, we could do it somewhere else... quite simply, in our neighborhood.
Bir adada evlenmek istemiyorsan başka bir yerde de yapabiliriz açıkça, mahallemizde.
It happened quite simply, like all major things.
Bütün belli başlı şeyler gibi oldukça basit oldu.
Now, the approach to Kilimanjaro - is, quite simply, over the foothills. And then we go on after that - up to set a base camp Somewhere in the region of the bottom of the glacier, when after the glacier we'll find...
Kilimanjaro'ya eteklerinden yaklaşacağız ve ardından bir kamp kuracağız buzulun alt kısmında bir yerlerde.
The question was quite simply, "What are you going to do?"
Soru son derece basitti, "Ne yapacaksınız?"
I found myself facing a man who astounded me, because he was already quite simply the king of France.
Ana oyuncuyla karşılaşacağımız güne dek "O güne kadar de Gaulle'i görmek isterdim." dedim. İyi gitmedi.
Right... now, quite simply The approach to lake pahoe is up the steps And then we come to the shores of the lake.
Merdivenleri çıkıp Pahoe Gölü sahiline varacağız.
Francesco's been a great friend to us all, but quite simply, we have nothing in common any more.
Francesco hepimizin iyi dostuydu, ama açıkçası artık onunla ortak bir noktamız kalmadı.
Apart from that there's no evident divisions, we can't separate the spirit from the body, less brutal interference from more brutal interference, quite simply these aren't matters which can be so easily divided.
Bunun dışında belirgin bir divizyon yaşanmaz daha acımasız müdahaleden daha az acımasız müdahaleyle bedenden ruhu ayıramayız. Açıkçası bu kadar kolay ayrılabilen hususlar değildir bunlar.
Quite simply.
Çok basit.
He quite simply fails to appreciate the pressures that vast quantities of money just do not bring.
Onun açısından, büyük paraların getirmediği baskılar hiç önemli değildir.
Which means, quite simply, that for your own good, you better forget this marriage.
Açıkçası kendi iyiliğin için en iyisi bu evliliği unut.
- Why is that? Because it means quite simply that Mademoiselle Jacqueline could not have done it.
Mademoiselle Jacqueline katil olamaz.
Quite simply, an overdose of pleasure.
Yüksek dozda zevk olarak açıklayabilirim.
Quite simply because... nobody gets to me so easily.
Çok basit. Kimse bana bu kadar yaklaşmamıştı.
Quite simply because I want to.
Oldukça basit, çünkü istiyorum.
I mean, quite simply... that what you said is not true.
Oldukça açık bir şekilde diyorum ki söylediklerin doğru değil.
Quite simply...
Kuşkusuz...
Without the ability to defend one's own viewpoint against other more aggressive ideologies then reasonableness and moderation could quite simply disappear.
Kendi bakış açısını, saldırgan ideolojilere karşı... savunma kabiliyetinden yoksun olunursa... sağduyu ve ılımlılık kolayca yok olabilir.
It is quite simply, the most sophisticated robot on planet Earth.
Basit bir deyişle, dünya üstündeki en sofistike robot.
I walk, let's be splendid about this, in a lightly accented cloud of gorgeousness that isn't far short of being, quite simply, terrific.
Yürüyüşüm, harika düşünerek konuşalım müthiş olmasına az kalmış harika bir yürüyüş. Hafif de aksanlı.
Mr Hugh Laurie has kindly agreed to embarrass us all with a song of his own composing entitled, quite simply, Mystery.
Bay Hugh Laurie kendi yazdığı bir şarkıyla hepimizi küçük düşürmeyi sağ olsun kabul etti. Şarkının adı basitçe : Gizemli.
He answered quite simply that if God granted him life, in 30 years he would have planted so many more that these 10,000 would be like a drop of water in the sea.
Yanıtı gayet yalın oldu Tanrı uzun ömür verirse otuz sene içinde o kadar çok ekmiş olacaktı ki bu on bin denizde damla gibi kalacaktı.
Oh, er, it would mean, quite simply, economic ruin for England.
Oh, ıı, bunun anlamı - gayet basit bir şekilde - İngiltere için ekonomik çöküş demektir.
Quite simply, I'm proposing amnesty for every Gatherer.
Çok basit, her Toplayıcı için genel af öneriyorum.
Sir William has called his sketch quite simply, "Bitchmother, Come Light My Bottom."
Sir William bu skece "Kaltakana, Gel Kıçımı Aydınlat." adını verdi.
Quite simply, we sever the nerves within the spino-thalamic tract, there... which, as you know, transmits neural impulses of pain and vibratory sense to the brain.
Basit olarak, Spino-thalamic kısmı kesiyoruz, burası... böylece beyine giden acı algılayıcı damarları hissizleştirmiş oluyoruz.
Quite simply, why are you doing this?
Tam olarak bunu neden yapıyorsun?
I haven't quite decided whether to call it Modern Living or simply Biography.
Tam karar vermedim ona modern yaşam mı desem yoksa özgeçmiş mi.
Mr. Bragner, simply because we haven't lived quite as many years as you have doesn't mean that we don't know anything about the theater.
Bay Bragner, sırf senin kadar çok yıllar geçirmemiş olmamız tiyatro konusunda bir şey bilmediğimiz anlamına gelmez.
Quite actually, sir, we were simply discussing the incredible variety
İşin aslı, efendim, biz sadece Tahiti bitki örtüsünün inanılmaz çeşitliliğini...
Quite simply, captain.
Çok basit, Kaptan.
You must simply live less intensively, that what you planned to do in 3 or 4 years, you must spread out over five six, quite straight forwardly, you have to slow down.
Yoğunluğunu daha aza indirgeyip yaşaman gerekiyor. Üç dört yılda yapacaklarını, beş altı yıla yaymalısın. Olabildiğince dümdüz ilerleyip hızını düşürmek zorundasın.
It's quite ridiculous. I simply don't believe it.
Buna inanamam!
The way you simply answered all the questions and said quite frankly and honestly what it's like here.
Sorulara basitçe verdiğin cevaplar ve buradaki herşeyi oldukça açık ve dürüstlükle anlatman.
See, I think it's quite possible that the 1960s... represented the last burst of the human being before he was extinguished... and that this is the beginning of the rest of the future, now... and that from now on there'll simply be all these robots walking around... feeling nothing, thinking nothing.
Bence 1960'lı yıllar insan oğlunun yok olup gitmeden evvel son kez ileri atıldığı zamanlar olabilir bugün ise geleceğin geri kalanının başlangıcı ve... bundan sonra etrafta hiçbir şey hissetmeyen, hiçbir şey düşünmeyen robotlar dolanıyor olacaklar.
As I stated quite clearly in my latest paper, metaphysical philosophers are simply men who are too weak to accept the world as it is.
Son deneme yazımda açıkça ifade ettiğim gibi..... metafiziğe inanan filozoflar dünyayı olduğu gibi..... kabullenemeyen zayıf insanlardır.
I'm quite capable of getting an "A" in your class... by simply doing the work.
Sınıfınızda basitçe çalışarak "A" alabilecek kapasitem var.
I will simply draw your attention to three details which, taken together, are really quite conclusive.
Dikkatinizi üç detaya çekeceğim. Bir araya getirildiğinde oldukça kati.
simply 76
simply put 65
quite 566
quite interesting 19
quite the opposite 151
quite well 74
quite often 32
quite the contrary 91
quite literally 47
quite a bit 64
simply put 65
quite 566
quite interesting 19
quite the opposite 151
quite well 74
quite often 32
quite the contrary 91
quite literally 47
quite a bit 64
quite sure 96
quite a few 36
quite nice 19
quite a lot 58
quite a while 18
quite right 315
quite good 34
quite so 150
quite a sight 16
quite all right 51
quite a few 36
quite nice 19
quite a lot 58
quite a while 18
quite right 315
quite good 34
quite so 150
quite a sight 16
quite all right 51